CİNSEL ÖĞRETİM FARZDIR
MÜHİM BİR HATIRLATMA
İnsan, Allah’ın, yarattıklarının büyük çoğunluğuna üstün kıldığı varlıktır. Göklerde ve yerdeki varlıklar onun hizmetine sunulmuştur.
Hiç şüphesiz insanın rûhî yücelikleri yanında bedenî özellikleri pek zayıf kalır. Rûhî hazlarının inceliği ve derûnîliği yanında cinsel hazları da pek kaba ve sathîdir.
Biz bu yazı dizimizde İslâm Dîni’nin iki ana kaynağı olan Kur’ân ve Sünnet ölçülerine göre insanın cinselliğini ve cinsel hayatını açıklamaya çalışacağız.
Mevzûumuzu gereğince açıklayabilmek için insanı hep cinsel yönü ile değerlendirdik. Kur’ân ve Sünnet ölçülerinin hep cinsel nüktelerine dikkat çekmeye çalıştık.
Yazı dizimizde Kur’ân ve Sünnet’in cinselliğe ışık tutucu düstûrlarını ard arda okuyan okuyucumuz “Kur’ân ve Sünnet yalnızca cinselliği mi konu edinmektedir?” şeklinde bir düşünceye kapılmamalıdır. Çünkü açıklandığı üzere, kitabımızda yalnız cinsellik incelenmekte, bu sebeble de Kur’ân ve Sünnet’in yalnızca cinselliğe yönelik ilkelerine yer verilmektedir.
İyice bilinmelidir ki Kur’ân ve Sünnet; insanlığın biricik hayat nizâmıdır. Birbirini tamamlayan bu iki mukaddes kaynak yalnızca cinselliği değil, insanla ilgili itikâdî (inanç), siyasî, ictimaî (sosyal) iktisadî, hukûkî, ahlâkî vs. her konuyu içericidir. Böylece dünya ve âhiret saadetine erdiricidir.
Kur’ân ve Sünnet Ölçülerine Göre Cinsel Öğretim Farzdır
“…Şöylece duâ et: Rabbim! İlmimi arttır…” (Tâhâ, 114)
İslâm Dîni, ilkelerini Allah’ın ve peygamberi Hz. Muhammed’in koyduğu bir hayat nizamıdır.
Şanı yüce olan Allah’ın, insanları inanmakla ve yaşamakla mükellef tuttuğu bu Yüce Din; fert ve toplum hayatını bütünüyle kuşatıcıdır. O, insan hayatını bütünüyle kuşattığı gibi cinsel hayatı da çevrelemekte, koruyucu ve yönlendirici yasalarıyla kulluk sınırları içine almaktadır.
Cinsel nitelikli farz görevlerin ve haramların öğretimi farzdır
İslâm Dîni’nin îman esaslarını, görev yükleyici bütün emirleri ve yasaklarını öğrenmek farz‐ı ayındır.[1] Bir diğer anlatımla mutlaka yapılması gereken bir İslâmî görevdir.
Her bir mü’min tarafından öğrenilmesi farz‐ı ayın olan bilgileri, öğrenmekle yükümlü olduğumuz gibi bizzat veya kişi ve kurumlar aracılığı ile erkek ve kız çocuklarımıza öğretmekle de yükümlüyüz.
Bu hususta İslâm bilginlerinin ittifakı vardır.
İSLÂM’A GÖRE CİNSEL HAYAT
İslâm Dîni’nin cinsel hayatı düzenleyici düstûrlarının büyük çoğunluğu yapılması gereken emirler (farzlar) ve kaçınılması gereken yasaklar (haramlar) şeklinde olduğu içindir ki, bu ilâhî emirler ve yasakların belirlediği müfredat içerisinde cinsel öğretim farzdır.
Kâideleştirdiğimiz bu gerçeği misallendirmek için dînimizin cinsel hayatla ilgili yasaklarının (haramlarının) bir kısmına bakalım:
Cinsel arzuyla; şehvetle bakmak, evlenilebilecek bir kadın/erkekle bir arada yalnız kalmak, flört, cinsel duyguları uyarıcı mûsıkî, zinâ, homoseksüellik, sevicilik, hayvanlarla cinsel temas, vücûdun erotik bölgelerini ve örtülmesi gereken yerlerini açığa vurmak, kadın ticareti, zinâ ve eşcinsellik iftirası, cünüblük sonrasında ğusül abdestini bir namaz vaktini aşacak şekilde ertelemek, hadımlaştırmak, kısırlaşmak, eşlerle de olsa âdet ve lohusalık günlerinde cinsel ilişki, zevceye/eşe arka organdan temas, dînî ve tıbbî bir mazeret olmaksızın kocanın cinsel arzularına karşı çıkmak, eş olan kadını ihmal etmek, eşin hakları ve özgürlüklerini kısıtlayıcı cinsel kıskançlık ve oral ilişki vs…
Yukarıda bir kısmına işaret ettiğimiz Kur’ân ve Sünnet’e dayanan cinsel haramları ve bunlarla ilgili gerekli ayrıntıları öğrenmek ve öğretmek elbette ki farzdır.
Bu haramlar öğrenilmez ve öğretilmezse nasıl bilinecektir? Bilinmedikçe de bunlardan nasıl korunulacaktır? Kaldı ki değinilen haramlar yanı sıra, bir de onları aşan oranda cinsel nitelikli pek çok görevimiz vardır.
Cinsel görevler ve haramlar âhiret hayatımızla yakından ilgilidir
Mü’minler istikrarlı, şahsiyetli ve az problemli bir dünya hayatı için cinsel haramları bilmeye ve bunlardan kaçınmaya muhtaç oldukları gibi, Cehennem azabından korunmak için de muhtaçdırlar. Zira Allah’ın Resûlü Hz. Muhammed, Cehennem’e götürecek baş suçların (günahların) dille ve cinsel organla işlenen suçlar olduğunu bildirmektedir. O, Cennet’e girebilmek için cinsel haramlardan korunmak gerektiğini de şöylece açıklamaktadır:
“(Ey Mü’minler!) Kim bana iki çenesi arasındaki dilini ve iki uyluğu arasındaki organını (yalan ve zinâ gibi haramlardan) koruyacağına garanti verebilir ki, ben de ona Cennet’e gireceğini garanti edeyim.”2
Utanma duygusu cinsel öğrenime ve öğretime engel olmamalıdır
Açıklamaya çalıştığımız dînî önemi sebebiyledir ki Allah’ın Resûlü Hz. Muhammed, cinsel hayatla ilgili ilâhî emirler ve yasakların öğretimi ve öğrenimine büyük bir önem vermiştir.
Allah’ın Resûlü dil edebi ve ciddiyetini korumakla beraber haya (utanma) duygusunu cinsel öğretimine engel kılmamış, cehâlete mahkûm eden utanmayı tasvîp buyurmamıştır.3
Muhâtabının durumu açık bir beyanı gerektirmedikçe Allah’ın Resûlü erkek‐kadın ilişkisinden, örtülü ifadelerle söz ederdi. Çünkü O, peygamberlik dönemi hayatının her anı ve safhasında kendisine indirilen Kur’ân’ı izlediği gibi cinsellikle ilgili üslûbuyla da Kur’ân’ı izliyordu. Yüce Allah Kur’ân‐ı Kerîm’de cinsellikle ilgili yasaklarını koyar ve açıklamalarda bulunurken, “cinsel birleşim” için kinayeli sözleri ve terkibleri kullanmıştır. Bunlar arasında “teni ten üzerine koymak”, “kadınlara yaklaşmak”, “ekim alanına istenildiği şekilde gelmek”, “kadınlara girmek”, “kadınlardan yararlanmak”, “erkek kadını çepeçevre örtmek” vs. gibi ifadeler başta gelmektedir. (Bakara 187, 222, 223, Nisâ 23, 24, 25, Araf 189). Ancak bu Kur’ân’î ifadeler her fert tarafından anlaşılamayacağı, hatta yanlış anlaşılabileceği için, bütün müfessirler tefsirlerinde bu ifadeleri cima (cinsel ilişki) ve türevleri olan kelimelerle açıklamışlardır.
Her kültür seviyesindeki insana yönelik olduğumuz için biz de güvenilir müfessirlerin ve bilginlerin metodunu izleyerek, gerek âyet ve hadîslerin tercümesinde ve gerekse konuların açıklanmasında anlaşılır ifadeleri benimsedik. Örneğin cinsel birleşim için yer yer “cinsel ilişki”, “cinsî münasebet” ve “cinsel temas” tâbirlerini kullandık. İncelemenin tabîi akışı içinde kullanılması gerekli kelimeleri kullanmakdan kaçınmadık. Aslında kaçınamazdık da. Zira görevin, yasağın, suçun, tatminin, yoksulluğun, kıskançlığın, amacın vs. cinsel olanı da olmayanı da olduğu için buna mecburduk.
Sonuç olarak deriz ki kitabımızda kullandığımız üslûp; tefsîr, hadîs ve fıkıh kitaplarımızda kullanılan üslûpdur. Dînî kaynaklarımızdaki “Kitabü’t‐Tahâreti”, “Kitabün‐Nikâh”ve “Kitabü’l‐Hazri vel‐İbâhe” bölümleri, değindiğimiz üslûbun örnekleriyle doludur. Ne var ki biz Arabça ve Osmanlıca olan ve günümüz insanı tarafından anlaşılamayacak olan ifadeleri Türkçeleştirdik. (Buharî Edeb 7, Müslim Îman 60)
İSLÂM’A GÖRE CİNSEL HAYAT
Haya (utanma) cinsel konuları, cinsel konular da hayayı çağrışım yaptırdığından, burada sırası gelmişken haya meselesine açıklık getirmeye çalışalım.
Haya; insanı eziklik ve pişmanlık duyacağı sözler, davranışlar ve işlerden koruyan bir iç duygusudur. Allah’a ve O’nun huzûrunda muhâkeme olunacağına îmanla gelişen haya, ilâhî emirler ve yasaklarla objektif ölçülerine bürünür.
Öz cevheri insanın yapısında bulunan haya, Allah’a, melekler’e ve insanlara karşı haya kısımlarına ayrılır.
Her bir kısmı ile haya İslâmîdir. Sâhip olunması gereken dînî bir vasıftır. Haya, bir hayırdır. İslâm Dîni’nin bütün emirleri ve yasaklarını öğrenmek de büyük bir hayırdır. Hayır, hayra köstek değil, destek olur. Nitekim Allah’ın Resûlü “Gerçek haya, ancak hayır getirir.”[2] buyurmuşlardır. Bu sebeple haya, farz‐ı ayın olan cinsel öğretime mâni görülmemiş, üstelik fazîlet olarak yorumlanmıştır.
Yüce Peygamberimizin saygıdeğer eşi, sevgili annemiz Hz. Âişe (r. anha) Medine kökenli müslüman kadınları övgü için şöyle buyurmuştur:
“Onlar ne değerli kadınlardır; utanma duyguları dinlerini iyice öğrenmelerine engel olmadı.”[3]
İslâm Dîni’nin cinsel hayatımızla ilgili emirleri ve yasaklarını öğretir ve öğrenirken elbette cinsel organlardan ve bu organlardan çıkan meni, mezi ve kan gibi mayilerden söz edilecektir. Cinsel duygular ve bu duyguları oluşturup geliştiren davranış türleri araştırılacaktır. Zinâ, eşcinsellik, oral ilişki, ve benzeri yasaklar konu edilecektir. Elbette eşler arası cinsel hayatı doyuma erdirecek görevler ve koruyucu yöntemler bahse konu olacaktır. Cinsel vasıflı kusurları ve hastalıkları bilmek için cinsel organların fizik yapısı da ayrıntılarına varıncaya kadar araştırma ve gözleme tâbi tutulacaktır. Misalleri çoğaltabiliriz.
Eğer bütün bunlar İslâmî hayanın yasaklayıcı sınırları içine girseydi, bu Yüce Dîn kendi bütünü içinde çelişkiye düşmüş olurdu.
(Devam Edecek)
DİP NOTLAR
[1] Farz‐ı ayın: Her bir mü’min tarafından bizzat yapılması gereken Allah veya Peygamber emri.
[2] Buharî Edeb 7, Müslim Îman 60
[3] Müslim Hayz 13(60/332), el‐Camiûs‐Sagir 1/153. bak. Ahmet Davudoglu, S. Müslim Tercüme ve Şerhi 2/547
MİRATHABER.COM