Prof. Dr. Ali Seyyar hocamız, Sakarya üniversitesinde görev yapmakta iken, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ihraç edilmiş, ancak mahkemece aklanmış, görevine iade bekleyen mümtaz hocalarımızdan biri. Konumuz bu olmamakla birlikte girişi bu şekilde yapmayı uygun buldum.
Bendenizin, ilim erbabı olarak gördüğü ve takdir ettiği Sayın Prof. Dr. Ali Seyyar hocamız, onu kara listeye alanlar ve almayanlar tarafından okunması gereken güzel ve kapsamlı bir eser kaleme aldı. İktisatçı ve sosyal siyaset uzmanı olan hocamızın çok yakında piyasaya çıkacak olan “İslam’da Sosyal Devlet” adlı eserini PDF formatında bendenize gönderdiğinde, sevindim ve heyecan içinde okumaya koyuldum. Zira bu fakirin de 32 yıl İmam Hatiplik yapması ve sosyoloji okuması, bu alanda merakını giderecek şekilde kitaplar okumaya gayret sarf etmesi, hocamızın kitabına olan ilgisinin temel sebebiydi.
Çok yakında MGV Yayınlarından piyasaya çıkacak olan eser okuyucusuna, İslam’da sosyal devlet anlayışının kriterlerini ortaya koyarak, yeni bir açılım ile yeni bir ufuk kazandıracak niteliktedir. Zira günümüzde İslam dünyasının en büyük talihsizliği, Müslümanların, oryantalistlerin ileri sürdüğü fikirlere modernleşmek adına sahip çıkmaları ve Batılılaşmak uğruna kendi manevi değerlerinden yüz çevirmeleri, kanaatimizce günümüz Müslümanlarının sorunlarının başladığı noktadır. Oysa Sosyal İslam’ın insanlara sunduğu sosyo-politik kurallar bir bütün içinde ele alınıp hayata geçirilmiş olsa insanlar hem bu dünyada hem ahiret hayatında mutluluğu yakalamış olacaklardır. Zira İslam, Mekke döneminde ve günümüzde uygulanan vahşi kapitalizmi yerle yeksan edecek olan faizi yasaklamakla kalmamış, onun karşısına muhteşem bir alternatif kurum yerleştirmiştir. Bu kurum, zekât ve sadaka kurumudur. Ancak günümüz Müslümanı, vahşi kapitalizm veya başka izm’lerin merhametsiz, acımasız ve şefkatsiz kollarında ezilmekte bu ezilmişliğin içinde kendi değerlerine dönüp bakmaya fırsat bile bulamamaktadır.
Dolayısıyla da Prof. Dr. Ali Seyyar hocamız, insanlarımıza ve özelliklede yöneticilerimize bu kitabıyla, mensubu bulunduğumuz İslam dininin sosyo-politik ve sosyo-ekonomik yapısını günümüz şartlarına (ki siz buna çağdaş şartlar da diyebilirsiniz), uygulamanın yollarını gösteriyor ve günümüz şartlarına uygun, kendi geliştirdiği zekât formülünü tablolar ile anlatıyor.
Kitabın hemen giriş kısmında sosyal devlet ve sosyal devlet anlayışının tanımını yapan ve İslam’ın sosyal yapısıyla mukayese eden yazar, İslam’ın haricindeki sistemlerde insanların zaman zaman ekonomik refaha ulaşabileceklerini ama mutlu olamayacaklarını örneklendirerek, sosyo-politik İslam’ın mükemmelliğini ortaya koyuyor.
Özellikle II. Dünya savaşından sonra kavram olarak ve fiiliyatta geliştirdikleri sosyal politikalar ile modern sosyal devleti hüviyetine kavuşturmaya çalışan devletleri yönetim biçimleriyle birlikte inceleyen Ali Seyyar, vahye dayanan ve âdil bir devlet modeli olan Sosyal İslam modeliyle mukayese ederek, aradaki farkı açık ve net bir şekilde ortaya koyuyor.
Batı tipi sanayileşmenin “Vahşi Kapitalizm’i” doğurduğunu, bağımlı hale getirilen işçilerin zengin kapitalist işverenler tarafından sömürüldüğünü hatırlatan hocamız, bundan kurtulmanın yolunun, Sosyal İslam’ın kriterlerinde olduğunu söylüyor. Hakeza yine komünist rejimlerdeki uygulamaların da İnsanlara mutluluk getirmediğini beyan eden Sayın Seyyar, insan eliyle ortaya konan ekonomik ve sosyal politikaların insanları zaman zaman refah seviyesine ulaştırabileceğini, fakat mutlu edemeyeceğine vurgu yapıyor. İslam âleminin müzmin sorunlarının tespitini de şu cümle ile yapıyor:
“Asırlardan beri İslâm dünyasının içine düştüğü kaotik durum ve yaşamakta olduğu sosyal çalkantılar, Allah’ın gönderdiği son kitabı Kur’an ve en son Peygamber Hz. Muhammed’in (sav) Sünneti ekseninde tahlil edilmelidir. Şüphesiz yaşanan bütün sorunlar, birlikte yaşamaya dair Kur’an ve Sünnetin bize sunduğu emir ve yasaklardan bihaber olmamızlayakından ilgilidir.”
Bugün, üzerinde Müslümanların yaşadığı ülkelerin İslamî devlet modeline sahip olmadıklarını, dolayısıyla da zekâtın gönüllülük esasına bırakıldığını, bunun da toplumlarda etkin bir rol oynayamadığını örneklendiren kitap; zekâtın Kur’an ve sünnette bildirilen aslını bozmadan, modern dünyada “çağdaş zekât kurumunun” nasıl uygulanabileceğini tablolar halinde bize sunuyor. Kanımca en büyük eksiğimize de parmak basmış oluyor. Ali Seyyar hoca, zekâtın fıkhi boyutunun çok iyi bilinmesine rağmen, bunu günümüz şartlarında uygulanabilir hale getirilip devlet politikası haline getirme noktasında laiklik ilkesinin önümüze çıktığını, oysa zekâtın kurumsallaştırılmamasının laikliğin pragmatikyönünün de ihmal anlamına geldiğine vurgu yapıyor.
Peki, % 2.5 oranında ve belli bir nisab miktarına ulaşan Müslümanların vermesi gereken zekât ibadetini günümüz şartlarında sosyal bir devlet politikası haline getirmek, nasıl olacak? İşte tam da burada sorulan ve sorulabilecek soruların cevabını hocam, bu kitabında cevaplamış ve mükemmel tespitlerde bulunmuş. Ali Seyyar kitabında, nisab miktarının hesaplanmasında ve verilecek kimseler babında, gayri safi milli hâsıla[1] ve asgari geçim standardını da göz önünde bulundurarak, çağdaş zekât modelini formülize edip, Müslümanlar adına büyük bir hizmete imza atmış.
Çağdaş ve modern zekât modeli denilince, bazı dostlarımızdan “Zekâtın nisab hesaplaması ve verilebilecek yerler âyetlerde ve hadislerde bellidir. Çağdaş zekât modeli de ne ki?” diye itiraz sesleri yükselebileceği varsayımıyla, “İslam’da Sosyal Devlet” kitabından küçük bir örnek vermek istiyorum.
Şöyle ki;
Günümüzde sanayi ve teknolojinin de hızla geliştiğini göz önünde bulundurursak, klasik nisab ölçütleriyle zenginlerin ve fakirlerin tespit edilmesi mümkün değildir. Bunu örneklendirmek gerekirse, klasik fıkha göre nisab miktarı ölçütleri altın ve gümüş üzerinden yapılmaktadır ve zekât hesaplamasında şöyle bir sonuç ortaya çıkmaktadır.
2013-2016 YILLARI ARASINİSAB CİNSİ NİSAB MİKTARI ZEKÂT ORANI ORTALAMA DEĞER ORTALAMA NİSAB DEĞERİ ZEKÂT MİKTARI ALTIN 80,18 gr (20 miskal) 1/40 (% 2,5) 1gr = 85/120 7.000/9.850 TL 175/245 TL GÜMÜŞ 561 gr 200 dirhem 1/40 (% 2,5) 1 gr = 1.43/1.65 800/925 TL 20/23 TL
Tablodan da net bir şekilde görebileceğimiz gibi gümüş, klasik fıkıh usulüne göre bir ölçüt olmakla birlikte günümüzde bu ölçütün kullanılamayacağı aşikârdır. Kaldı ki Asrı-Saadet döneminde gümüşün nisab miktarına karşılık yaklaşık 100 koyun veya keçi alınabilmekteydi. Ancak günümüzde 1.000 TL ile ancak bir koyun alınabilmektedir. İşte o zaman da; Gelişen hayat şatları göz önünde bulundurularak, âyet ve hadisin referans olarak kabul edildiği, Kapitalizm’in ve jakoben laikliğin ipliğini pazara çıkaracak çağdaş bir zekât sisteminin, sosyal devlet politikasının bir gereği olarak hayata geçirilmesi gerekmektedir. İşte, Prof. Dr. Ali Seyyar Hoca da bu bağlamda güzel bir çalışma yaparak; hükümetimizin ekonomik reform çalışmalarını sürdürdüğü bir dönemde, referans olarak kabul edilip başvurulabilecek ve faydalanılabilecek bir eser meydana getirmiş. Hocamızın kalemine ve yüreğine sağlık!
Tabiî ki de “İslam’da Sosyal Devlet” adıyla piyasaya çıkacak olan kitap sadece İslam’da zekât ve sadaka kurumunu güncelleyen formüllerden oluşmuyor. Aynı zamanda “En son din olarak İslâm, başta acizler ve korunmaya muhtaç sosyal kesimler olmak üzere herkesin temel haklarını koruyarak, güçlüler karşısında hiçbir vatandaşın ezilmesine göz yummayarak, toplumda sosyal adaleti ve sosyal dengeyi sağlamaya yönelik temel ilkeleri vazetmiştir.” İlkesinden hareketle, sosyal devlet statüsünün olmazsa olmazlarına da vurgu yapıyor.
İslami sosyal hukuk devletinin;
1-Dini, etnik, siyasi, mezhebi ve cinsi ayrımcılık yapmadan bütün vatandaşlarına din ve vicdan özgürlüğü olmak üzere, ifade özgürlüğü, örgütlenme, hür teşebbüs ve girişimcilik hakkı tanıdığından,
2-Başta yargı ve idare sisteminde olmak üzere, her alanda insanlar arasında adaletin sağlanması ve herkesin yasalar önünde eşit olmasından,
3-Gelir dağılımının âdil bir dağıtıma tâbi tutulmasının, gelir adaletsizliğinin ve yoksulluğun önlenebilmesinden,
4-Hukuku çiğnemek isteyen art niyetli idarecilere karşı zayıfları koruyan bir sistem olmasından dolayı, hayata geçirilmesi gerektiğini, hocamız delilleriyle ortaya koyuyor.
Tüm bunlar hayata geçirilirken de Kur’anî bir ifade olan “Şura” esasına dayalı bir katılımcılık anlayışından söz ediyor. Uzun çalışmalar neticesinde ortaya koyduğu bu eser sebebiyle hocamızı canı gönülden tebrik ederek yazımı nihayetlendirmek istiyorum.
Muhakemesi yapılıp mahkemece aklanan Prof. Dr. Ali Seyyar hocamızın, vatanına ve milletine hayırlı öğrenciler yetiştirmek üzere, bir an önce çok sevdiği mesleğine kavuşmasını da canı gönülden diliyor ve istiyorum. Selam, saygı ve muhabbetlerimle…
[1](GSMH), bir ülkede belirli bir dönemde (genelde bir yılda) üretilen nihaî mal ve hizmetlerin toplam parasal değerine dış ekonomik ilişkilerden elde edilen net döviz kazancının eklenmesi ile elde edilen brüt gelirdir.