islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4751
EURO
36,2672
ALTIN
2.955,33
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

İslam’ın Emretmiş Olduğu Cihad Şekilleri

İslam’ın Emretmiş Olduğu Cihad Şekilleri
1 Mayıs 2024 12:00
A+
A-

İslam’ın emretmiş olduğu Cihad  şekillerini dört ana noktada toplamak mümkündür…

1-Cihadı Ekber:

Hiç şüphesiz insan, bu dünyaya imtihan için gelmiştir. Bu imtihanı başarabilmesi için ise, önündeki bir çok engeli aşması gerekmektedir. Kuranın birçok yerinde tekrarlanan “şeytanın adımlarına uymayın” tabiri, insanın önünde duran engelleri nasıl aşacağı konusunda en büyük yol göstericidir. İşte insanın bu engelleri aşabilmesi için, ilkönce kendi nefsiyle mücadele etmesi, şeytanın yolundan gitmemesi gerekir. İnsanın İslami çizgide yaşayabilmesi için, nefsani arzularına gem vurması, yani onunla savaşması en büyük cihattır. İnsanın kendi nefsiyle olan cihadı kazanması ve o doğrultuda yaşaması demek, diğer cihat kavramlarının zeminini de oluşturması demektir. Yoksa dünyevi duyguların ağır bastığı, uhrevi duygulardan yoksun insanlar topluluğunun, gerçek manada ki cihad ruhuyla hareket etmeleri zaten beklenemez.

2- İlim  ile Cihad:

Şunu hiçbir zaman unutmayalım ki, bütün kötülükleri ana kaynağı cehalettir. Kuranı kerim ayetleri nazil olmaya başlamadan önceki dönemi “ Cahiliye dönemi” olarak adlandırmaktayız. Hiç şüphesiz o dönemde, kız çocuklarının uğursuz sayıldığı için diri diri toprağa gömülmesi, cehaletin etkisi ve tesiriyle olmaktaydı. O gün kız çocuklarını diri diri toprağa gömen cehalet, bu gün kızlarımızı ve kadınlarımızı cinsel obje ve reklam aracı olarak kullanmaktadır. On beş asır önce ki cehalet ile günümüzde ki cehalet arasında anlam ve içerik bakımından maalesef hiçbir fark yoktur.

Günümüzde insanlar, yatak odasıyla mutfak arasında sıkıştırılmış bir hayat yaşamakta, en önemlisi de okumamaktadır. Hele bir de buna, post modernizm’in pompalandığı tv ekranlarını ve internet olgusunu katar isek, olayın vahameti daha da derinleşmektedir. İlk emri oku olan bir dinin mensupları olarak, okumadan ve araştırmadan yaşamak, hayat felsefemiz haline gelmiştir. Oysa gencinden ihtiyarına, kadınından erkeğine okuyan ve kendini geliştiren insanlardan oluşan toplum, kendini kötülüklerden alıkoymayı başarmış bir toplumdur.

İlim ve irfan ile cihad yapılması gerektiğine en güzel örnek, yine Asrı Saadet döneminde yaşanmıştır. Mekke döneminde Peygamberimiz (sav), şehrin etrafında kurulan panayır çadırlarını tek tek dolaşarak insanlara ayetler okumuş, onları hak yola çağırmıştır. Peygamberimiz (sav)  bu çadırları gezerken, zaman zaman sözlü sataşmalara maruz kaldığı gibi, bazen de darp bile edilmiştir. Ancak Hz. Muhammed (sav) efendimizi, ne darp edilmesi, ne de sözlü sataşmalara maruz kalması yolundan döndürmemiştir. O,  insanlığı ilme ve irfana davet konusunda hiç tereddüt göstermemiş, bıkmadan ve usanmadan insanlığı İslam’a çağırmaya devam etmiştir. Bu gerçek Kuranı Kerimde şöyle dile getirilmiştir.

اُدْعُ اِلٰى سَب۪يلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ وَالْمَوْعِظَةِ الْحَسَنَةِ وَجَادِلْهُمْ بِالَّت۪ي هِيَ اَحْسَنُ اِنَّ رَبَّكَ هُوَ اَعْلَمُ بِمَنْ ضَلَّ عَنْ سَب۪يلِه۪ وَهُوَ اَعْلَمُ بِالْمُهْتَد۪ينَ

“(Ey Muhammed!) Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin kendi yolundan sapanları en iyi bilendir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilendir” (Nahl suresi 16/125)

3- Mal ve servet ile Cihad:

Allahın insanlara bahşetmiş olduğu mal ve servetin, Allah yolunda harcanması demektir. Bu konuda en büyük referansımız olan Kuran ayetlerine bir bakalım.

اِنْفِرُوا خِفَافًا وَثِقَالًا وَجَاهِدُوا بِاَمْوَالِكُمْ وَاَنْفُسِكُمْ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ ذٰلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ

“Gerek yaya olarak, gerek binek üzerinde Allah yolunda sefere çıkın. Mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.” (Tevbe 9/41)

Mal ve servet ile yapılabilecek cihad konusunda, Peygamberimiz (sav)’in hadisi şerifleri de bizler için yol göstericidir. Enes b. Malik (ra)’ dan rivayet edilen bir hadisi şerifte Rasülü Kibriya efendimiz şöyle buyurmuştur. “Müşriklere karşı mallarınızla, canlarınızla ve dillerinizle cihad edin” (Sünen-i Ebu Davut. Kitabul –Vitr Hadis 1499)

Aslında yukarıda zikretmeye çalıştığımız ayet ve hadisi şeriflerden çıkarabileceğimiz önemli bir sonuç vardır. Mal ve servet ile yapılan cihad, diğer cihad çeşitlerinin de temelini oluşturmaktadır. Hangi cihat türünü düşünürsek düşünelim, hepsine ekonomik yönden ihtiyaç vardır. Cihadın bu koluna günümüz deyimiyle “ekonomik savaşta” diyebiliriz. Bu gün Müslümanlar dünya nüfusunun %22 sini oluşturmakta; İslam alemi yer altı ve yer üstü kaynakları bakımından zengin olmasına rağmen ancak bu gelirlerin  %4’ünden yararlanabilmektedirler. Oysa günümüz dünyasında, ekonomik yönden güçlü olan, her yönden güçlü olmaktadır.

Mal ve servet ile cihad konusunda, 1920’lerde yokluk içinde mücadele verdiğimiz kurtuluş savaşımızda bizler için büyük bir örnektir. Halkımız fakirlik ve yokluk içinde olmasına rağmen, kendisi aç kalma pahasına evdeki bulgurunu, tarhanasını cephede savaşan Mehmetçiğe göndermiştir. Elinde avucunda olmadığı halde, yünden eğirip ördüğü bir çift çorabı cepheye gönderen nenelerimiz ve annelerimizi unutmamak gerekir. Müslümanların yaşadığımız çağda ekonomik yönden güçlü olmaları gerektiğini Bediüzzaman ise şöyle ifade etmiştir. “ Her bir Mü’min  i’lay-ı kelimetullahla mükelleftir. Bu zamanda en büyük sebebi, maddeten terakki etmektir.” (Nursi, Divan-ı Harbi Örfi s.64)

4.Silah ile Cihad:

Günümüzde en çok tartışma konusu olan cihad türüdür. İslam’ın savaşı emredip etmediği, savunma veya taarruz savaşını mı emrettiği tartışma konusu yapılmaktadır. Oysa İslam, savaş konusuna da, barış konusuna da rasyonel yaklaşmış, bu konuda gerekli olan prensipleri ortaya koymuştur. Diğer taraftan Peygamberimiz (sav)’de, Kuran’ın koymuş olduğu bu kriterleri hayata geçirerek bizlere yol göstermiştir.

Savaşlar kimsenin arzulamadığı, ancak insanlar arasında bir realite olan gerçekler arasındadır. İslam inancına göre; din, vatan, namus kavramları kutsal değerler arasındadır. Bunlara tecavüz söz konusu olduğunda, savaşmak ve ya İslami literatüre göre cihad etmek farzdır. Müslümanlar bu gibi durumlarda, yine referans olarak kuran ve sünneti kendilerine rehber edinip cepheye koşarlar. Cepheye koşan samimi Müslümanları, savaş ortamına motive edecek iki büyük mertebe vardır. Şehitlik ve gazilik….

ŞABAN DOĞAN

MİRATYOUTUBE

MİRATHABER.COM