Analiz

İSLAM’IN KURULUŞ İLKELERİ (1)

İlhan ORAL

Allah Teâlâ’nın doksan dokuz sıfatından Alîm, Habîr, Kadîr, Hakîm isimlerini anlama hususunda akıl çok önemlidir. Aklın tam kapasite çalışıp nice bilinmeyeni anlamaya gayret etmesi evrensel bir değer taşımaktadır. Aklın bu gayreti için fıtrat bilgilerine ihtiyacı vardır.

Müslümanların asırlardır her şeylerini kaybetmelerinin ve kaybettiklerinin derdine düşmemelerinin temelinde akıllarını kullanmamaları yatmaktadır. Aslında yalın akıl hayatı organize etmeye yeterli değildir. Ancak “Yaradanı” bulmaya mecburdur. Kaldı ki bu durumda müslümanların böylesi bir çabaya ihtiyaçları da yoktur. Çünkü İslam gibi bir sistem dünyanın büyük bir bölgesini asırlarca ilim ve adaletle yani medeniyetin tüm kurum ve kurallarıyla huzur ve güven içinde yönetmiştir. Yalın aklın buna gücü yetmez. Bunun için aklın destek gücü devreye girmelidir. Hem de müslümanlar aklı vahyi ile beslemelidirler. Böyle beslenen akıl faydalı olur. Yüzlerce yıl müslümanlar aklı böyle kullanmışlardır.

İnsanlığa gelen son kitabın “ilk emri çok önemlidir; Yaradan Rabbinin adiyle oku. O, insanı kan pıhtısından yarattı. Oku. Rabbin sonsuz kerem sahibidir. Ki O, kalem ile öğretti, İnsana bilmediğini O öğretti. (Alak:96/1-5) Bu hayat dolu ilâhî mesajları okuyunca gönül dünyamızda kalbi hoplatan ve gözü kamaştıran şimşekler çakıyor. Evet, insan dünyaya hiçbir şey bilmeden geliyor. İnsan bu bilgileri kendi irade ve kendi çabası ile öğrenmiyor. Öğreten irade Yalnızca Rabbimiz Allah Teâlâ olduğu için, bunları hazır bulan insanın, insanlığının gereği düşünüp anlayarak hayata yansıtması hayatının ve geleceğinin teminatıdır. Bunun için de sosuz irade Allah Teâlâ’ya itaat ederek sistemleştirmesi gelecek umudu ve güvenidir. 

Ancak burada bütün İslam dünyasının aşılması zor bir hastalık problemi vardır. Okuyup anlamış havasına giren sorumlularımızın hali dehşet vericidir. Yine bu muhteşem ilâhî mesajları okuyup anladıktan sonra, Kur’an’ın etkinliklerinden kıvırtarak rahatlamayı hedefleyen ve minderden kaçanlar da az değildir. Dünya şer güçlerinin düşmanlık krizleri bunun tuz ve biberidir. Bin yıllık eskimez yazımızı bir gecede kaldırıp lağveden zihniyetlerin hâlâ vesayeti altında oluşumuz mazereti ve affı olmayan tedavi kabul etmeyen hastalıklardır.

Onun için öncelikle Allah Teâlâ’nın Kitabına iman etmiş müslümanların bu gerçekleri özellikle ve ehemmiyetle Kur’an’ı Kerimde tedebbür ederek okumaları gerekmektedir. Tedebbür edip anladıktan sonra, kalplerine kor ateş doldurup şahlanmaları imanlarının gereği olduğunu bilmelidirler. Onun için “Yaradan Rabbinin adiyle oku.” Bu dört kelimelik cümlede engin manalar vardır. “Yaradan’ı” kabul etmek, seviyeli ve sağlam sistemin başlangıç ve hareket noktasıdır. Dengeler âlemi olan Kâinatı tasavvur ile başlayan algılama manevrası akıllı insanı, “Rabbi” tanımaya yönlendirir. Rabbi tanımak harika bir gelişmedir.

Bu harika gelişme Yaradan Rabbin kudretini, kuvvetini, hikmetini, kapsamlı ilmini ve varlıklar âlemini yönetimde ki iradesini simgeler. Burada insan, Rabbinin adı “Allah” ile karşılaşır. Böylece insan kendini tanır, Rabbine yönelir. Bismillâhirrahmânirrahîm diyerek okumaya başlar. Öncelik ve özellikle okumaya başlayacağı ancak ve ancak Allah Teâlâ’nın Kitabı Kur’an’ı Kerîmdir. Tabii, Kur’an’ı Kerîm’i bu anlayış ve bu inançla okuyan inanmış müslümanlar bin yıldan fazla dünya hâkimiyeti ile kendilerine ve insanlığa faydalı oldular.

İslam’ın kuruluş ilkeleri okuma ile başlar ve ilk beş ayette, önce Yaradan bilincine ermek ve Yaradanın, yarattıklarının Rabbi olduğu inancı ve Onun adiyle okumaya başlamalı ve O, insanı kan pıhtısından yarattığına göre nice evrelerden geçtiğini akletmelidir. Böylesi tasavvurda zirveleşmelidir. Rabbin sonsuz keremi ile insan olma şerefine erdiği için bunu da değerlendirip daha derinlemesine düşünebilmelidir. İlmin kalıcı olması için kalem ile bilgiyi öğrettiğinden ve İnsanın bilmediğini öğrettiğinden dolayı Rabbimizin nice hikmet ve lütfuna nail olduğu şuurunda netleşmelidir. Bundan sonra insan imanı ile bütünleşerek yaşamalıdır.

Allah Teâlâ’nın bu kadar açık ve net beyanı olan emrine rağmen müslümanlar okumuyorlarsa ya da okuduklarını anlamıyorlarsa hatta anlasalar da sıvışıp kaytararak yüz çevirip ilgilenmiyorlarsa, müzmin hastalığa tutulduklarını hissediyorlar demektir!

Yaradan’ın “OKU” emri, halis müminleredir! Esselamu aleykum.

Recent Posts

  • Gündem

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Netanyahu ve Gallant İçin Yakalama Kararı Çıkardı!

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…

7 saat ago
  • Gündem

KUR’ÂN ARAŞTIRICISIYDI BEL’AM MI OLDU!

Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…

8 saat ago
  • Gündem

YALNIZCA VE SADECE MİLLETİMİZİN ASKERLERİNE MUHTACIZ

Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…

11 saat ago
  • Gündem

İBB Meclisi’nde İstanbul’da Suya Her Ay Zam Yapılacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…

12 saat ago
  • Gündem

Marmara’da Lodos: Deniz Ulaşımı Olumsuz Etkilendi

İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…

13 saat ago
  • Makale

Evrensel Bir Kişilik Profili: Ebu Leheb ve Karısı (1)

Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…

14 saat ago