islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4852
EURO
36,4080
ALTIN
2.960,47
BIST
9.359,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

İşleri Güçleri Kusur Aramak

İşleri Güçleri Kusur Aramak
13 Haziran 2018 13:43
A+
A-

Öyle insanlar var ki kendilerine hiçbir şeyi beğendiremezsiniz. Ne yaparsanız yapınız, beğenmezler. İyi de yapsanız, kötü de yapsanız mutlaka bir hata, bir kusur bulurlar, beğenmezler. Zira onların gözleri hiç güzeli, doğruyu görmeye alışık değildir. Hep çirkini, yanlışı, hatayı, noksanı görürler.

Bu durum, biraz da insanın iç âlemi, düşünce dünyasıyla ilgilidir. Aslında güzellik veya çirkinlik düşüncede başlar: Güzel düşünen, güzel söyler, güzel konuşur, gördüğü varlıkların güzel yönlerinden bahseder. O bakımdan insanın fikri ne ise zikri de odur, denilmiştir. Zikri güzel olanın fili de güzel olur, güzel işler yapar.

Fikri, zikri, fiili kötü olan kimseye gelince, o, gördüğü olayları da kötü yorumlar. Kendisinin güzellikten behresi olmadığı için olaylardaki güzelliği de göremez ve güzel yorumlayamaz.

Buna misal olarak aşağıdaki olayı ve bu konudaki ayeti zikredebiliriz:

Ebû Mes’ûd el-Bedrî el-Ensârî (r.a.) bizzat şahit olduğu bir olayı şöyle anlatıyor:

“Biz Peygamber’in ashabı sadaka vermekle emrolunduğumuz zaman, ücretle arkamızda yük taşır, kazancımızdan bir kısmını sadaka verirdik. Ebû Akîl de bir gün sadaka olarak yarım sâ’/bir buçuk kg. hurma getirmişti. Durumu iyi olan başka biri de ondan daha çok miktarda sadaka getirmişti.

Orada bulunan bazı münafıklar:

“Şüphesiz Allah zengindir, bu birinci adamın getirdiği sadakaya muhtaç değildir. Şu çok sadaka getiren kimse de ancak gösteriş için getirmiştir, dediler.[1] İşte bunun üzerine şu ayet indi:

الَّذِينَ يَلْمِزُونَ الْمُطَّوِّعِينَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ فِي الصَّدَقَاتِ وَالَّذِينَ لَا يَجِدُونَ إِلَّا جُهْدَهُمْ فَيَسْخَرُونَ مِنْهُمْ سَخِرَ اللَّهُ مِنْهُمْ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ

“Müminlerden, içlerinden geldiği gibi yüklü miktarda sadaka verenleri (bunlar gösteriş yapıyorlar diye) ayıplayanlar, çekiştirenler ve dişinden tırnağından artırdıkları azıcık şeylerini verenleri de (Allah’ın bunların bir avuç hurmasına mı ihtiyacı var diye) alaya alanlar var ya, asıl Allah onları alaya almıştır. Onlar için çok acı bir azap vardır.” (Tevbe, 9/79)

Bu olaya şahit olan akl-ı selim sahibi birisi olayı doğru yorumlar, ondan kendisine ders çıkarır ve der ki:

Bu zengin kimse ne kadar da cömert, demek ki o verdikçe Allah da ona veriyor.

Az veren kimseye gelince o da akşama kadar çalışıp sırtında yük taşımış, aldığı ücretin yarısını sadaka olarak getirmiş, gerçekten takdire şayan bir kimse. O, bu haliyle hem fakirlere örnek, hem de zengin olup da yardım etmeyen kimselere örnek olmuştur, der.

Varlık ve olaylardaki güzellikler göremeyen, içleri dışları fitne fesat dolu kimseler ise olayı tam tersine yorumlayarak, çok vereni ‘gösteriş için veriyor’ diye ayıplıyorlar, az verenle de ‘Allah’ın bu kadarcık sadakaya ihtiyacı mı var’ diyerek alay ediyorlar, eğleniyorlar. Ne diyelim, zamanı gelince Allah da onlarla eğlenecek ve hak ettikleri cezayı verecektir.


Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.