Sana nasıl seslenmeliyim? Hangi özel kelimeleri ardı ardına sıralayıp seni tanımlamalıyım? Bu kelimeleri zihnimin sadağında bulmanın imkânı var mı? Sîretin ile suretin birbirine bu kadar karışmışken nasıl ayırt etmeye çalışayım? Seni kime nasıl anlatayım? Anlatmaya çalıştığımda da birilerinin elindeki yaftaların hangisinden nasibimi alacağım acaba? İsminin önüne ya da arkasına bir şey eklemedim o nedenle. Sadece ismini yazdım. Şehadet bir çağrıydı tüm nesillere ve çağlara ve sen de önden gidenlerin çağrısına uyup şarkısını söyleyip çıktın sefere. Adanmışlar seferiydi bu. İsmail, adın adanmışlıktı zaten senin. Teslimiyet gösterdiğin şey, Allah’tan gelenlerdi. Başkalarından, özellikle de Siyonist İsrail’den gelen hiçbir şey korkutmadı, korkutamazdı seni. Seçilmiş bir adaktın sen; adaşın, atan putkıran İbrahim oğlu İsmail gibi. Belki de çocukların ve torunlarına gıpta ile bakıyordun, senden önce şehadete ulaştılar diye. Şimdi kalleşçe bir saldırı sonrasında sen de sana ağuşunu açıp bekleyen peygambere doğru yol aldın. Yolculuğun, şehadetin mübarek olsun. Artık sana da gıpta ile bakılıyor.
İsmail, gözünü budaktan sakınmayan yiğit. Cümle zalime karşı dik duran kahraman. Konuşmaları ve yaptıklarıyla koca bir toplumu ayakta tutan cengâver. Şehadet öğretmeni. Son dersini de diğerleri gibi uygulamalı veren usta. Başlattığı yürüyüşün ön safında yer alan önder. ‘’ Lideri şehadete ulaşmış hareket sona ermez, artan bir ivme ile yoluna devam eder.’’ Sen de ferah tut gönlünü. Uğruna bir ömür ve bir de beden feda ettiğin yolun, yolcusuz kalmayacaktır. Yaktığın özgürlük ateşinin etrafında pervaneler misali dönüp duran ve o ateşin bir parçası olmaya can atan nice yiğitler olacaktır.
’İnsan, yaratılışındaki bilgeliği yiğitçe yaşayınca algılayabilir.’’ Böyle söylüyor senin gibi Kudüs sevdalısı olan Nuri PAKDİL. Sen, bu yiğitliği gösterip bilgeliğe de ulaştın kanaatimce. Çünkü yiğitliğine de şehitliğine de dünya şahit. Devam ediyor sözlerine PAKDİL : ‘’En hurda insan bile farkında olmasa da bir bilgeliğe doğru adım adım ulaşmak isteğini tam öldüremiyor aslında, uygarlık canileri müstesna.’’ Evet, uygarlık canileri, bilgeliği de uygarlıkla birlikte öldürmeye aralıksız devam ediyorlar. En hurda insan onlardan daha uygar.Seninle ilgili olarak bize ulaşan bilgiler ışığında diyebilirim ki yeryüzünün kirli siyasetinin içinde, daima giydiğin o beyaz gömleğin gibi bembeyaz bir duruş sergilemeye çalıştın. Sen ve arkadaşların o kirli siyasete bulaşmamaya, Mescidi Aksa’nın muhafızı olmaya gayret ettiniz. Bu yaptığınız bile sizi aklamaya yeter bence. Para, şan, şöhret, makam, mevki hırsıyla kirlenmiş zihinlerin seni ve arkadaşlarını anlamalarını beklemek zaten saflık olur. Koltuğunda kahvesini yudumlarken konforundan feragat etmeyenlerin, sosyal medya maymunlarının, zihin ve davranış ipleri başkalarının elinde olan ve birer çağdaş Pinokyo’ya dönüşmüş kukla liderlerin senin hakikat savunuculuğunu anlamaları imkânsız zaten.
Mertlikten ziyade kahpelik üzerine kurulu siyaset oyunları belki de senin böyle kalleşçe şehit edilmene sebep oldu. Bilmiyorum. Neresinden bakarsam bakayım sonuç değişmiyor. Ama biliyorum ki sen de Kudüs ve Filistin toprakları işgal altındayken konforlu bir hayat ve rahat bir ölüm beklemiyordun. Sen de senden sonra oğlun da aynı düşünceyi dile getirmiştiniz. Oğlun şöyle ifade ediyordu bu düşünceyi: ‘’Babamın kanı Gazze’de öldürülen çocukların, kadınların kanından daha değerli değildir.’’ Sen ve dava arkadaşların, Halit bin Velid’in ölüm döşeğinde sergilediği tavrın benzerini sergilediniz. Büyük kumandan şöyle söylüyordu ömrünün son saatlerinde: ‘’Bana silahımı getirin, bana sıcak yatakta ölmek yakışmaz. Ben, meydanlarda Allah rızası için mücadele ederek can vermeliyim.’’ Kudüs ve Filistin için günümüzün mücadele silahlarını kuşanarak çabaladın ve şehit oldun.
Ömrünü uğruna feda ettiğin topraklarda sen ve senin gibi öncülerin eylemlerinin oluşturduğu özgürlük mücadelesi karşılık bulacaktır. Katil İsrail ve onu koşulsuz destekleyen diğer barbar ülkeler layık oldukları hezimete uğrayacaklardır. Senin özgürlük mücadeleni duyan, okuyan yeni İsmailler aynı duyguyla kaldığın yerden mücadeleye devam edeceklerdir. Sen de senden önceki yiğitlerin kahramanlık öyküleri ile büyümüştün çünkü. Sıra yenilerde. Senden sonra mücadeleyi devralanlar, daha bir bilinçle ve zalimlere karşı daha da bileylenerek Kudüs’ün kalbine Özgür Filistin bayrağını dikeceklerdir inşaallah. Şehadetin mübarek olsun. İlk ve son sözümüz şudur:
‘’İnna lillah ve inna ileyhi raci’un.’’
EYYUP YÜKSEL
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…
Önceki yazımızda Yûsuf 12/76 ayetini kısmen ele almıştık. Bu yazımızda ise ayetin ele almadığımız yönleri…
Eksikleri Varsa da Doğruya Yakın Bir Görüş Mirat Haber olarak, İslam'a aykırı olmadığı müddetçe, her…
View Comments
Diline sağlık hocam.