Dışarıda ülke yavaş yavaş kendisini toparlıyor.
İktidarıyla ve muhalefetiyle 20 yılda ülkeyi bu hale getirenlerin toparladığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
Şimdi sıra içeride toparlanmada. Ancak iyiliği ve güzelliği getirmenin yolu, kötüleri ve kötülüğü defetmekten geçtiğine göre, dışarıdaki bu gelişmelere ayak bağı olmaması için içerisinin de toparlanması şart. İşte bunun için yaklaşık 6 yıldır altyapı hazırlanıyordu.
Hemen aklınıza “bunu yapan kim?” diye bir soru gelebilir.
Bunu yapan ne hükümet, ne de muhalafettir. “Devlet” dediğimiz bir mekanizma var. Kimi bu mekanizmaya “Kadim Türk Devleti” der, kimileri de “Kayıt Tutan Devlet” der. Neticede her ikiside aynı “devlet” ten bahseder. Bu mekanizmaya en uygun KTD ismini yakıştırdım.
Aklınıza “Böyle bir mekanizma varsa, son 20 yıla niye izin verdi?” diyenler de elbette olacaktır.
Devletin aklı farklı çalışır. Birkaç yüzyılı planlarken bazen birkaç on yılı gözden çıkarır. O sürede toplumu yeni yüzyıla hazırlarlar. Bazen toplumda infiale sebep olan olaylarla şiddetli yada düşük şiddette elektrik verir ki, ezberlerin bozulmasını hedefler.
Birkaç gündür Nakşibendilerin Halidi kolunun en büyük temsilcisi olan İsmailağa Cemaati etrafında kopartılan “çocuk gelin” tartışmaları gündemine bu pencereden bakılabilir.
Bu yapı üzerinden tüm cemaatlere, tarikatlere ve dergahlara verilmek istenen mesaj şu olabilir.
“Elimizde sizi bir kaşık suda boğacak yüzlerce dosyalar var. Yeni yüzyılda ülkenin idaresinde siz yoksunuz. Eğer varolmak için herhangi bir teşebbüste bulunursanız daha sansasyonel dosyaları süreriz. Namazında niyazında olanları bile sizi istemez hale getiririz, sonrasında kaybolur gidersiniz. Bizim izin verdiğimiz ölçülerde ve çizdiğimiz sınırı aşmadan uslu uslu faaliyetlerinize devam edebilirsiniz”
Bunu yaparken, farklı bir dayak metodu olan “derenin kuşunu derenin taşıyla vurmak” stratejisiyle cemaatlere, tarikatlere dergahlara vb lojistik yan kuruluşlarını siyasetten uzaklaştırıp destek verdikleri siyasi yapının etrafını boşaltarak zayıflatılması hedeflenir.
Bu mekanizmanın seçimler yaklaştığında iki türlü dayak yöntemi uygulaması vardır.
Biri seçimden önce atılan, diğeri de seçimden sonra atılacak olandır…
Bakalım cemaatler, tarikatler ve dergahlar ilk “uslu dur” dayak uyarısı sonrasında ikinci dayağı yememek için ne karşılık verecekler…
Sadi ÖZGÜL