islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,7479
EURO
36,6056
ALTIN
2.965,13
BIST
9.849,55
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
11°C
İstanbul
11°C
Hafif Yağmurlu
Çarşamba Hafif Yağmurlu
12°C
Perşembe Çok Bulutlu
14°C
Cuma Az Bulutlu
13°C
Cumartesi Az Bulutlu
16°C

İSRAİL HAMAS’I VE HAMAS İSRAİL’İ NASIL GÖRDÜ?

İSRAİL HAMAS’I VE HAMAS İSRAİL’İ NASIL GÖRDÜ?
11 Aralık 2023 11:25
A+
A-

 

 

İsrail Hamas’ı ve Hamas İsrail’i nasıl gördü? Ana soru bu?

İSRAİL BİLDİĞİMİZ İSRAİLDİR

İsrail İsrail’dir. 1948’de  İsrail Devleti’nin  kuruluşu öncesinde başlayan İsrail zulümleri  hâlâ devam ediyor.

İsrail’in zalimane tecavüzleri altında doğup büyüyen Filistinliler arasında aşağılanıp tükürülmeyen, tecavüze uğramayan, evi gasp edilip sürgün edilmeyen kişi, şehidi olmayan  ve sakatı bulunmayan  aile yok gibidir.

İsrail zulümleri  devam ederken Gazellileri Gazze’den sürme planları, İsrail, Amerika, İngiltere ve bu üçlünün derin etkisi altındaki sözde İslam ve Arap ülkelerince de kabul edilip uygulamaya konulmak istendi.  Bunu gören ve Allah’tan başka yardımcıları olmadığını bilen Gazze’nin  çocukları olan Hamas ve Filistin kökenli benzeri örgütler birlikte harekete geçti ve 7 Ekim oldu.

Büyük bir kibir ve yenilmezlik duygusu içinde olan İsrail asla içine sindirip kabul edemeyeceği acı bir mağlubiyeti tattı. Onun Allah’tan korkmazlığı ve acımasızlığı da sindiremediği bu mağlubiyetten geliyor.

(İsrail, Filistin topraklarına sonradan gelmiş ve getirilmiş olsa da adalet ve merhamete dayalı müşterek bir düzen oluşturulmuş olsaydı, biz bu olumlu şartlar içinde  7 Ekim ayaklanmasında  Hamas’ı asla mazur görmez  Hak adına İsrail’i bile savunabilirdik. Ama öyle olmadı. Ayaklanmaya  İsrail zulümleri sebep oldu.)

MOSSAD NASIL BİLEMEDİ

Neredeyse bütün dünyanın anlamakta güçlük çektiği bir durum var. CIA, MOSSAD ve işbirlikçi Mısır, Suudi Arabistan ve … istihbaratları  7 Ekim hazırlıklarını ve saldırı yapılacağını nasıl bilemedi?

Son dönemde ortaya çıkan ve çıkarılan bilgi ve belgeler değil CIA  ve MOSSAD’ın Mısır istihbaratının bile durumu bildiği ve bildirdiğini gösteriyor. Ama İsrail’in  siyasi ve ordu yönetimi yapılan ihbarları gereğince önemsemedi, değerlendir(e)medi.

Ciddi istihbarat raporlarına rağmen Hamas’ın böylesi bir başkaldırı da bulunabileceği olası görülmedi. Hele hele İsrail’in içlerine kadar girip yönetici, asker ve hatta generaller dahil yüzlerce kişiyi öldüreceği ve esir alabileceğine binde bir ihtimalle bile yer verilmedi.

Şimdi burada durulup “işin içinde ne var” deyü düşünmek gerekmez mi?

Gerekir de düşünceye yol açacak Vahyi bilgi gerek.

BİLGİ KAYNAKLARIMIZ

İstisnasız bütün insanların bilgi kaynakları akıl ve duyu organlarıdır ve bu ikisinin birleşiminden doğan ve üst akıl görülen birilerini en hakiki mürşit dedikleri ilim-bilimdir.

Bu kaynaklar, hayat nedir -ölüm nedir benzeri temel insanlık soruları-sorunları bir tarafa örneğin İsrail’in siyasileri ve ordu kaynaklarının körlüğüne bile izah getiremiyor.

Biz bilgili ve bilinçli Müslümanlar böylesi bir basiretsizliğe mahkum değiliz. Çünkü bizler akıl ve duyu organları ile birlikte üçüncü bir bilgi kaynağına sahibiz ki o da  Vahiy’dir. Bir diğer anlatımla Rabbimizin insanlığa son mesajlarını içeren Kur’ân-ı Kerîm’dir. Onun Bedir savaşı çevresinde verdiği aydınlatıcı ve yönlendirici bilgilerdir.

BEDİR SAVAŞI ÖRNEĞİ

İslam Tarihi eserlerinde ayrıntılarını okuyabileceğimiz Bedir savaşında Müslümanlar, savaş hazırlığı bakımından  donanımsız 313 kişidir.

Mekke ordusu ise, büyük ve  zengin ticaret kervanlarını korumak için bilinçle yola çıkmış teçhizatlı yani 700 develi ve 100 atlı 1000 kişiden oluşmaktadır. Aslında Mekkeli ticaret kervanını vurmak üzere yola çıkan İslam ordusunun 1000 kişilik savaşa hazırlıklı Kureyş ordusuna karşı çıkma amacı da, hazırlığı da ve morali de yoktur.

Bu durumu  İsrail karşısındaki Hamas’a benzetebiliriz.

Mekke’den mallarını ve ailelerini bırakarak  hicret emek mecburiyetinde bırakılan muhacir Müslümanlar ve onlara kucak açmış Ensar’dan oluşan 313 kişilik ordunun savaşmak amacı yoktur. Onlar  aslında zengin ticaret kervanına el koymak arzusundadır. Ama Allah’ın Hakkı kökleştirme muradı gerçekleşir. Farklı  yönde oluşan gelişmeler iki orduyu karşılaştırır.

İSLAM VE MEKKE ORDUSU BİRBİRİNE AZ GÖSTERİLİR

Tam bu sırada Peygamberimize  muhtemelen Enfal 11’de işaret edildiği üzere bastıran güven verici  uykusunda  Mekkeliler sayıca az olarak  gösterilir. Peygamberimiz de bu bilgiyi paylaşır.

Sahabi ibn- Mesud’un anlatımına göre o yanı başındaki arkadaşına Mekke ordusu 70 kişi kadar  var mı diye sorduğunda yüz kişi kadar varlar cevabını almıştır.

Eğer Peygamberimize düşman ordusunun sayısı az gösterilmeseydi ve bu bilgi Müslümanlar arasında yayılmasaydı Müslümanların korkuya kapılmaları, savaş çıkılıp çıkılması konusunda derin görüş ayrılıklarına düşmeleri kaçınılmazdı.

Bu badireden onları kurtaran Rabbimiz olayın bu kısmını bize Enfal suresinde şöyle anlatıyor.

“ Ey Peygamber! Hani Allah, savaştan önce görmüş olduğun rüyanda, sizi cesaretlendirip savaşa yöneltmek için sana onları sayıca az gösteriyordu. Çünkü eğer onları sana çok gösterseydi, paniğe kapılacak ve bu konuda anlaşmazlığa düşecektiniz. Fakat Allah, sizi yardımıyla destekleyerek tüm tehlikelerden kurtardı. Hiç şüphesiz O, kalplerin içindeki bütün gizli niyet ve düşünceleri bilmektedir.” (Enfal 8/43)

Bu arada Rabbimiz Mekke ordusuna da Müslümanların sayısını olduğunda çok daha az olarak algılatıyor. Okuyalım:

“ Ve hani Allah, savaş öncesinde karşı karşıya geldiğiniz sırada onları sizin gözünüzde az gösteriyor ve sizi de onların gözünde iyice azaltıyordu ki, iyilerle kötüler artık aralarında kozlarını paylaşsınlar ve böylece Allah, yerine getirilmesi kaçınılmaz olan bir amacı gerçekleştirmiş olsun. Nitekim tam savaşın kızıştığı sırada, sizi kâfirlerin gözünde olduğunuzun iki katı göstererek (3. Âl-i İmrân: 13) onların kalplerine korku saldı ve size muhteşem bir zafer kazandırdı. Unutmayın ki, bütün işler Allah’a döndürülecek ve her konuda son sözü  O söyleyecek, hükmü de O verecektir.” (Enfal 8/44)

Böylece Müslümanların galebesiyle bitecek savaşın başlangıcınca her iki taraf savaşa moralli olarak girer.

Müslümanların savaşa girmeleri ve savaş sırasında peygamberimizin  yana yakıla yaptığı dualardan sonra Rabbimiz 1000 melekle Müslümanları  güçlendirir. Okuyalım:

“ Hani siz, en güçlü silahlarla donanmış düşman ordusuna karşı Rabb’inizden yardım istiyordunuz. O da bunun üzerine, “Ben birbiri ardınca yeryüzüne inecek olan bin melek ile size elbette yardım edeceğim!” diye duanıza cevap vermişti.
Aslında bu vasıfları taşıyan kahramanların, meleklerin desteğine bile ihtiyacı yoktu. Nitekim:
Allah bunu sadece, size ilâhî bir müjde olsun ve bu sayede kalpleriniz huzura kavuşsun diye yapmıştı. Yoksa zafer ve yardım meleklerden değil, yalnız Allah katındandır. Hiç kuşkusuz Allah, sonsuz kudret ve hikmet sahibidir.” (Enfal 8/9-10)

Meleklerle güçlendirilen Müslümanları bu defa  Mekke ordusu kendilerinin iki katı olarak görmeye başlarlar. Görelim:

Nitekim Bedir Savaşı’nda karşı karşıya gelen iki toplulukta, size Allah’ın vaadini apaçık gösteren bir delil vardı. Şöyle ki:
Hicretin ikinci yılında, İslâm ordusu ile Mekke müşrikleri Bedir’de karşı karşıya gelmişlerdi. 313 kahraman mücahitten oluşan bir grup Allah yolunda savaşıyordu; tam teçhizatlı 1000 askerden oluşan diğer grup ise, Allah’ın âyetlerini inkâr ediyor ve küfrün, şirkin, zulmün egemen olması için savaşıyordu.
Savaşın ilk anlarında, iki ordu birbirine hücum etsin de ilahi vaad gerçekleşsin diye, Allah her iki tarafa da karşısındakini olduğundan daha az gösteriyordu (Enfâl, 8/44). Çarpışmanın kızıştığı sırada Allah’ın gönderdiği melekler müminlerin safında yerlerini alınca, kâfirler onları açık ve net olarak kendilerinin iki katı görüyorlardı.
İşte Allah, kullarından dilediğini böyle yardımıyla destekler.
Hiç kuşkusuz bunda, akıl ve gönül gözüyle hakikati görebilenler için Allah’ın kudret, hikmet ve adaletini gösteren nice deliller, nice ibretler vardır.” (Al-i İmran 3/ 13)

SONUCA GELİRSEK

Biz yaptığımız açıklamalar ve zikrettiğimiz ayetlerin ışığında soralım:

a.) İsrail’in askeri ve istihbarat gücünü bilen Hamas nasıl cesaret gösterip eyleme geçebildi ?

b.) CIA, MOSSAD VE MISIR istihbaratının haber vermelerine rağmen İsrail’in siyasi ve ordu yönetimi durumun ciddiyetini nasıl kavrayamadı? Nasıl böylesine önemsemezlik içine girebildi?

Yanılabileceğimiz ihtimali ile bizim yukarıda özetlenen Kuranî bilgiler ışığında doğruluğuna inandığımız görüşümüzü şöylece özetleyebiliriz:

Yıllar içinde defalarca ölümcül darbelerini almalarına rağmen Allah Hamas’a İsrail’in gücünü aşılablir-mağlub edilebilir olarak göstermiştir.

İsrail’in Amerika, İngiltere  ve AB ülkeleri desteğinde sürdüreceği katliam düşünülseydi Hamas belki de atılım yapamazdı.

Allah İsrail’e de Hamas’ı hafife alma duygusunu vermiştir

PEKİ SONUÇ YIKIM OLMADI MI?

Peki sonuç yıkım olmadı mı denilirse…

Hamas’ın direnişi ve  binlerce Gazzeli çocuğun ölümü ve yetişkinlerin şehadetinin değil İsrail’de tüm dünyada nasıl bir devrim ateşi yakacağını hep birlikte göreceğiz.

Allah dileseydi bütün insanlar iman eder, adaleti ve barışı gerçekleştirirlerdi.

Ebedi hayatımız için sorgulanmak ve mükâfatlandırılıp cezalandırılmak üzere hepimiz deneniyoruz.

İsrail zulümleri  devam ede dursun.

Hele biz, bize düşen görevlerimizi yapalım…

Mevla Görelim Neyler

Neylerse Güzel  Eyler

ALİ RIZA DEMİRCAN

YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ

MiratHaber.com – YouTube