islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4780
EURO
36,4367
ALTIN
2.954,01
BIST
9.294,64
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

İsrail kuruluşundan bu yana en tehlikeli varoluşsal tehditle karşı karşıya

İsrail kuruluşundan bu yana en tehlikeli varoluşsal tehditle karşı karşıya

Mirat Haber Ajansı

İsrailli analistler Siyonist devletin kamu kurumlarına olan güvenini kaybettikten sonra tarihinin en tehlikeli krizlerinden biriyle karşı karşıya olduğuna inanıyor ve bu güven eksikliğinden Bibi Netanyahu’yu sorumlu tutuyor. Netanyahu, İsraillilere uzun bir başarı listesi sundu, ancak çok sayıda başarısızlıkları var. En büyük sorunu sadece koronavirüs salgınını yönetmekte başarısız olması değil, aynı zamanda yıllardır devlet kurumlarına karşı yürüttüğü saldırı sonucu İsrailliler arasındaki ilişkileri yok etmesi. İsrailli Yahudiler yıllarca medyaya, akademik kurumlara, yargı sistemine, polise, savcılığa, savcılığa ve Maliye Bakanlığı yetkililerine inanmama dürtüsüyle yaşadılar. Sonunda birçok İsraillinin devletin otoritesine inancını yitiridiği ortaya çıktı. İsrailliler artık “vatansever kardeşlikleri” olarak tanımladıkları şeyin çökeceğinden, bunun İsrail’in parçalanmasına yol açabilecek kabilecilik ve iç nefretle değiştirileceğinden korkuyor. Her yeni lider, kamplarının sadakatini kazanmak için düşmanlıkları derinleştirmeye çalıştığından iç bölünmelerin derinleşmesi nedeniyle bir iç savaşın patlak vermesi mümkün görünüyor.

Arap Körfezi prenslerinin ve Amerikan cumhuriyetçilerinin güvenini elde etmeyi başaran Netanyahu’nun İsraillilerinkini kaybetmesi de ironik bulunmakta. Liderliğini yıllarca İsrailliler arasında bölünme ve nefret ekme temeli üzerine kurduktan sonra sloganı “Ben İsrail’im ve İsrail benim” oldu. Artık kişisel çıkarları ile devletin çıkarları arasında ayrım yapamıyor. Anarşik hükümetine eleştiri getirmeye cesaret eden herkes derhal vatana ihanetle suçlanıyor ve İsrail’den nefret eden bir solcu olarak sınıflandırılıyor. İsraillilerin yarısı hala Netanyahu’nun arkasında duruyor ve diğer yarısı onu İsrail’in geleceğine gerçek bir varoluşsal tehdit olarak görüyor. Neredeyse üç ay üst üste protestolar düzenleyen Netanyahu karşıtı hareketin çoğu, başbakanın eski takipçilerinden kaynaklanıyor. Durum gergin ve küçük bir kıvılcım bir infilaka yol açabilir. İsrail’deki mevcut gerilimler, başka bir siyasi suikastın yaklaşmakta olabileceğine işaret ediyor. Bu, İsraillilerin her zamankinden daha fazla bölündüğü ve iç kışkırtıcılığın yeni boyutlara ulaştığı Yitzhak Rabin suikastından 25 yıl sonra gerçekleşti. Suikastı takip eden dönem, İsrail tarihinin en dramatik dönemlerinden biri oldu. Bu zor günler, İsraillilere Rabin’in öldürülmesinden önceki olayları hatırlatıyor. İsrail’in üzerinde bulduğu yamaç her zamankinden daha kaygan.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.