Mirat Haber Ajansı
İsrailli analistler Siyonist devletin kamu kurumlarına olan güvenini kaybettikten sonra tarihinin en tehlikeli krizlerinden biriyle karşı karşıya olduğuna inanıyor ve bu güven eksikliğinden Bibi Netanyahu’yu sorumlu tutuyor. Netanyahu, İsraillilere uzun bir başarı listesi sundu, ancak çok sayıda başarısızlıkları var. En büyük sorunu sadece koronavirüs salgınını yönetmekte başarısız olması değil, aynı zamanda yıllardır devlet kurumlarına karşı yürüttüğü saldırı sonucu İsrailliler arasındaki ilişkileri yok etmesi. İsrailli Yahudiler yıllarca medyaya, akademik kurumlara, yargı sistemine, polise, savcılığa, savcılığa ve Maliye Bakanlığı yetkililerine inanmama dürtüsüyle yaşadılar. Sonunda birçok İsraillinin devletin otoritesine inancını yitiridiği ortaya çıktı. İsrailliler artık “vatansever kardeşlikleri” olarak tanımladıkları şeyin çökeceğinden, bunun İsrail’in parçalanmasına yol açabilecek kabilecilik ve iç nefretle değiştirileceğinden korkuyor. Her yeni lider, kamplarının sadakatini kazanmak için düşmanlıkları derinleştirmeye çalıştığından iç bölünmelerin derinleşmesi nedeniyle bir iç savaşın patlak vermesi mümkün görünüyor.
Arap Körfezi prenslerinin ve Amerikan cumhuriyetçilerinin güvenini elde etmeyi başaran Netanyahu’nun İsraillilerinkini kaybetmesi de ironik bulunmakta. Liderliğini yıllarca İsrailliler arasında bölünme ve nefret ekme temeli üzerine kurduktan sonra sloganı “Ben İsrail’im ve İsrail benim” oldu. Artık kişisel çıkarları ile devletin çıkarları arasında ayrım yapamıyor. Anarşik hükümetine eleştiri getirmeye cesaret eden herkes derhal vatana ihanetle suçlanıyor ve İsrail’den nefret eden bir solcu olarak sınıflandırılıyor. İsraillilerin yarısı hala Netanyahu’nun arkasında duruyor ve diğer yarısı onu İsrail’in geleceğine gerçek bir varoluşsal tehdit olarak görüyor. Neredeyse üç ay üst üste protestolar düzenleyen Netanyahu karşıtı hareketin çoğu, başbakanın eski takipçilerinden kaynaklanıyor. Durum gergin ve küçük bir kıvılcım bir infilaka yol açabilir. İsrail’deki mevcut gerilimler, başka bir siyasi suikastın yaklaşmakta olabileceğine işaret ediyor. Bu, İsraillilerin her zamankinden daha fazla bölündüğü ve iç kışkırtıcılığın yeni boyutlara ulaştığı Yitzhak Rabin suikastından 25 yıl sonra gerçekleşti. Suikastı takip eden dönem, İsrail tarihinin en dramatik dönemlerinden biri oldu. Bu zor günler, İsraillilere Rabin’in öldürülmesinden önceki olayları hatırlatıyor. İsrail’in üzerinde bulduğu yamaç her zamankinden daha kaygan.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…