Günümüzde yaygın etkisi olacak bir sanat eseri üretmek, maddi destek, tanıtım desteği, dağıtımcı desteği gerektiriyor. Çağımızın kitlesel sanatları sinema, müzik, dizi ve bilgisayar oyunları üretmek, tanıtmak ve dağıtmak için kapital bulmak gerekiyor.
Kapitali almak ve eseri dağıttırmak için kapitalin sahipleri, yani Hizbüşşeytan bazı önkoşullar istiyor. Allah’a başkaldırı var mı? Homoseksüellik var mı? Dine saldırı var mı? Cinsel azgınlık bol mu? Yeryüzünde fesad var mı? Tarihteki erdemli kişiler aşağılanıyor mu? Evrime methiye var mı? Paralel evren saçmalığı var mı? Ümitsizlik pompalanıyor mu? İntihar övülüyor mu? Şiddet, cinnet, kan, katliam beyinlere yerleştiriliyor mu?
Bunlar varsa o zaman para da var. Önce şeytana hizmet sonra sanatsal yönler. Bunlar yoksa para çok zor. Tanıtım daha da zor. Kötülenmezse yine iyi. Dağıtım neredeyse imkansız.
İşte böyle bir arka planda Joker filmi tasarlandı ve yapıldı. Şiddeti yücelttiğinden yapım için 60 milyon dolarlık parayı aldı, daha çekimler başlamadan Joachim Phoenix’in Oscar adayı olacağı duyuruldu. Venedik’te Altın Aslan aldı. Dünya çapında sinemalarda yer ayırtıldı.
Ortaya çıkan film sanatsal olarak dahiyane. Bunda bais yok. Phoenix olağanüstü oyunculuk sergiliyor. Oscar onun. Yönetmenlik mükemmel. Sinematografi insanın aklını başından alıcı. Bir sanat eseri mi? Bunda tartışma yok.
Ancak bir propaganda sanatı eseri, bir Satanizm güzellemesi, şiddete övgü, deliliği yüceltme, insanları vahşete yöneltme. Bilinçaltlarına cinayet sizi güçlendirir mesajı. Bir zavallı akıl hastasının nasıl bir sadist katile dönüştüğünün ve nasıl halk kahramanı olarak mutluluğa erdiğinin kanlı bir anlatımı.
Para, medya ve dağıtım şeytanın partisinin elinde olduğu çağımızda, sanat da onların elinde. Orada da Türkiye’de de.
Süleyman Nazif KALAYCI
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi