İslam Tarihçileri Kâbe örtüsü hakkında farklı tarihler vermişlerdir. Al-Azraki dedesinden edindiği bilgiye göre İbn Hişam Resulallah’ın “Tubba’yı kötülemeyin, o ilk defa Kâbe’yi örttü“ hadisini bildirmiş.
Al-Askalani, Al-Azraki’nin yazdıklarını doğrulamış , Fath-al-Bari isimli eserinde “Tubba Kâbe’yi ilk defa vasail ile örten kişidir” Devamında ise: “Bazı alimlerimiz İsmail’in ilk defa Kâbe’yi örttüğünü söylemişlerdir” yazmıştır.
Al-Baladuri, İsa’nın doğumundan 300 sene evvelinde Adnan b. Add‘ın Kâbe’yi anta ile (deri veya kilim) örttüğünü söylemiştir.
İslam öncesi batıl törelerde tanrılara kurban edilecek hayvanlar ritüellerle kutsallaştırılıyorlardı. Üzerlerine kırmızı damga vuruluyor ve kumaş ile örtülüyorlardı. Mekke’de kurban edilen hayvanların üzerindeki kumaşlar Kâbe hizmetkarları tarafından Kâbe’ye örtülüyordu.
Tarihçiler Kâbe’yi örtme günleri olarak 10 Muharrem Aşure gününü ve Zilhicce’nin sekizini belirtmişlerdir.
Resulallah Efendimiz Kâbe’yi fethettiğinde sahabelerle içini putlardan temizlemiş, yıkamış, fakat müşriklerin örttükleri örtüyü indirmemiştir. (630) Aynı sene içinde bir kadın buhur ile Kâbe’yi tavaf ederken örtüyü dikkatsizlikle yakmıştır. Bu kazadan sonra müslümanlar Kâbe’yi Yemen’den gelen yeni bir örtüyle örtmüşlerdir.
Müslümanlar kurbanlık hayvan üzerindeki örtüleri asla Kâbe örtüsü olarak kullanmamışlardır.
Abbasiler döneminde kumaş dokuma, boyama ve işleme teknikleri gelişmişti. Al-Mahdi 776 senesinde ilk defa üzerine yazı işlenmiş Kâbe örtüsü hazırlatmıştır. Kâbe duvarlarına misk ve amber sürdürmüştür.
Osmanlı Döneminde Kâbe örtüsü siyah ipekten idi: Renk, dikiş ve işlemeleri Memlüklülerin dokuduğu örtüye çok benziyordu. Örtü 30 günde hazırlanıyordu. Kâbe örtüsü 1706 senesine kadar Mısır’da, 1706‘dan-1860’a kadar Konstantinopel’de dokunmuştur. Örtünün Konstantinopel’den İskenderiyye’ye kadar götürülmesi 11 gün sürüyordu.
1.Dünya Savaşı esnasında Kâbe örtüsü Mısır’da değil, İstanbul’da dokunmuştur. Osmanlıların gönderdiği kisve Medine’de muhafaza edildi ve 1922 yılında kullanıldı. 1923 senesinde kisve Irak’ta dokunulmuştur.
1927 senesinde Kral Abdul-Aziz oğluna (Kral Faysal) kisve dokunulan atölye kurmaya teşvik etti. 1927 de Mekke’de kurulan atölyeden sonra, 1974 de Mekke dışında bir atölye kuruldu ve kisve artık orada dokunulmaktadır.
Günümüzde saf ipek kullanılarak dokunan altın işlemeli örtü, Kâbe-i Şerif Örtü Fabrikası’nda üç aylık bir çalışma sonucunda dokunmaktadır. Özel eğitimli 200 dokuma ustasının çalıştığı fabrika sadece senede 3 ay Kabe örtüsünü hazırlamak için açılıyor ve hac döneminin hemen ardından bir sonraki sene açılmak üzere kapatılır. Fabrikaya bütün materyaller ham olarak getirtilir. Her şey fabrikada işlenip dokunur. Ham ipek İtalya ve İsviçre’den getirtilmektedir. Daha sonra birkaç kez ipek yıkanır ve ondan sonra boyama işlemi başlar. Kabe’nin kumaşı bir seferde siyahlaştırılmaz önce kırmızıya sonra yeşile ardından siyaha boyanır. Boyamadan sonra işlenmesi için makinelere gönderilir.
Her sene hacı adaylarının ziyaretine açılan fabrikada işlenen örtünün toplam alanı 658 metrekare, 14 metre uzunluğunda, 101 santimetre genişliğinde ve toplamda 47 top kumaş kullanılır. Gümüş ve altın ipliklerle işlenen, saf ipek olan Kabe örtüsü toplam 16 parçadan meydana gelmektedir.
Üzerinde dokuma kabartmalar bulunan örtüde Allah’ın 99 isminin yanı sıra, kelime-i tevhid “La ilahe illallah Muhammedün Resulullah” ve tesbih ifadeleri; Allah Celle Celalühü, “Sübhanallahi ve bihamdihi subhanallah El Azim“, “Ya Hannan, Ya Mennan” yer almaktadır.
Kâbe örtüsünün üstten üçte birlik bölümünde ise 47 metre uzunluğunda kuşak bulunur. Burada Hac ibadeti ile ilgili ayetler mevcuttur. Bu ayetler altın suyuna batırılmış gümüş ipliklerle işlenir. Her yıl yenilenen örtü, hacıların Arafat ziyareti sırasında değiştirilerek, Arafat dönüşüne hazır hale getirilir. Örtü, asansörle Kâbe’nin üzerine çıkan görevliler, iplerle yeni örtüyü sererler. Eski örtüler, dünyadaki çeşitli müzelerde ziyarete açılmaktadırlar.