Makale

Kadın Cinayetlerinin Sosyal Boyutunun Belirsizliği

Son günlerde, toplumda bazı olaylar; toplumda oldukça anormal gelişmeler olduğunu ortaya koymaktadır. Bunlardan birkaçını dile getirirsek:

“Kendisinden ayrılmak isteyen karısı ile görüştü, arkasından bıçakladı!”

“Eski kız arkadaşı, başka gençle görüşmeye başladığı için silahla vurdu!”

“Şiddet uyguladığı için kendisinden ayrılan eski eşinin babasını öldüresiye dövdü!”

Kadın cinayetlerinin altındaki gerçek:

Bu ve benzeri olayları her gün daha fazla bir şekilde görüyoruz. Bu durum, özellikle  kadın-erkek ilişkileri konusunda toplumsal bir bunalımın belirtilerini ortaya koymaktadır. Bu bunalım, daha çok ahlaki ve kültürel çözülmeler ile gerçekleşen bir özellik taşımaktadır.

Bu  tür bunalımın niteliği sosyal özellik taşıdığı için,  adli ve polisiye tedbirler ile çözebilmek mümkün değildir. Bu metodun geçersizliğine örnek olarak, batı toplumlarındaki katı kanun maddelerinin tecavüz, öldürme, taciz ve vandalizm konusundaki başarısız sonuçlarını göstermek yeterlidir.

Peki bu erkekleri,  insan dışı ve saldırgan hale getiren ve hatta cinnet noktasına ulaştıran sebepler nedir? Bu sorunun cevabı, çok boyutlu bir inceleme ile ortaya çıkabilecek nitelikte olup, sadece “erkek şiddeti” ile açıklanamaz.

Mesela kadın cinayetleri son on yılda  fazlasıyla artmıştır. Eskiden bu kadar kadın cinayeti yoktu da, şimdi neden çoğaldı?. Maalesef, medya ve onun “bilinçsiz yayınları”nı meşrulaştırıcı açıklamalar yapan bazı hükümet yetkilileri, konunun objektif bir şekilde ele alınmasına imkan sağlamamaktadır. Bu konularda derinlemesine araştırmalara dayanmadan, erkekleri  suçlu gösteren bir tutumla bazı “takip sistemleri” geliştirerek, çözümsüz bir yola giriyorlar? Böyle önemli bir konuda, kadın merkezli “tek yanlı” bakış  tavrını anlamak mümkün değil..

“Kadının beyanının esas” kabul edilmesi,  hangi hukuk anlayışına sığıyor? Bunun diğer adı, “ kadın yalan söylemez” gibi son derece garip bir kuralı kabul etmek değil midir?!. Bu yaklaşım, Batı’da bir zamanlar, “beyazlar her zaman haklıdır” uygulamasının bir benzeri değil midir? Böyle bir cinsiyet ayrımcılığını hukuk sistemine koymak, kadın ve erkeği birbirine düşman etmekten başka bir sonuç vermemektedir.

Batılı sistem doğrultusunda  kadın meselesinin çözümsüzlüğü:

Türkiye’de kadın meselesi, belli kesimler tarafından Batılılaşmadan beri  “batılı düşünce kodları” ve normlar çerçevesinde incelenmekte ve sosyal yapıya uygun olmayan dış kaynaklı bazı kurallar  ile hareket edilerek, kültürel ve ahlaki değerler dikkate alınmamaktadır.  Bu durum, araştırma ve değerlendirmelerin, saha çalışmaları ve somut bulgular yerine, batı değerlerinin benimsenmesi ile, olayları bu bakış açısı ve “yabancı sosyal sistem” tercihi ile konuların ele alınmasına dayanmaktadır.  Dolayısıyla kadın cinayetleri ilmi olarak değil, “ideolojik bir tercih” açısından yapılmakta ve bazı çevreler, toplumu yabancı kültür ve yaşayış sistemlerinin çerçevesine oturtmak istemektedir.

Bir diğer yanlış tutum, 18 yaşın altında evlenen gençlere uygulanan hukuki kurallardır.  Ailelerinin ve gençlerin rızası ile, 18 yaşın biraz altında evlenen çiftler, Türkiye’nin batılı kaynaklı hukuk sistemi tarafından “meşru” kabul edilmeyerek, yüzlerce erkeğin, hapsedilmesi ve suçlu muamelesi yapılmasına sebep olmaktadır.  Bu tavır, olayın sosyal ve insani boyutunu bir kenara bırakarak, sadece “katı bir kural” çerçevesinde ele alınarak, evli  kadınların çocuklarıyla mağdur ve sefil bir hayat yaşamalarına sebep olmuş ve haksız bir durum ortaya çıkmıştır.  

Halbuki, toplumun yaşayış tarzı, hassasiyetleri ve geleneksel özellikleri,  kendi tarihi ve ahlaki değerlerini koruma merkezli  gerçekleşmektedir.  Aslında hukukun da, bu tabii dinamiklere bağlı olarak şekillenmesi gerekmektedir. Bu sosyal özellik,  maalesef “sosyal şartları” dikkate almayan kanun maddeleri ile dikkate alınmamaktadır. Sonuçta hukuk; sosyal dinamiklerle çatışma içine girmektedir. Resmi yetkili kişilerin, belli bir dönemdeki tercihlerinin, batılı politikalarla biçimlendirilerek, yabancı kural ve anlayışlar   ile  sürdürülmüş ve toplumsal problemlerin temeline inilmek istenilmemiştir.

Kadının aşırı serbestliği ve aile dışı bir hayata girebilmesi için, bütün imkan ve fırsatlar sağlanırken, aileye ve eşine olan bağlılığın, çok da önemli görülmediğini çok yönlü uygulamalar ile anlamaktayız.  Özellikle, aile dışı kadın erkek ilişkilerinin; son derece sınırsız ve aile mahremiyetini ortadan kaldırıcı bir noktaya ulaşmasının, acaba  gereksiz boşanmalar ve kadın cinayetlerinde ne ölçüde etkili olduğu konusu da araştırılması gereken çok önemli konulardan biridir.

Şu husus çok açıktır ki, batılı toplum oluşturma çabaları; ne iktisadi, ne siyasi ve ne de ilmi alanda ülkemizde büyük gelişmeler ortaya koyamamıştır. Batılılaşma, özellikle kadının dini ve kültürel değerlerinden uzaklaştırmaya odaklanmış ve bu konu, kadın-erkek ilişkilerinde tarihi ve kültürel normları  ciddi bir şekilde sarsmış, bu iki cinsi “hasım” haline getirmiştir.

Türkiye’de  sağlık, ulaşım ve askeri teknoloji alanında gelişmeler, muhafaza bir iktidar döneminde olmuş, batıcı bir sistemin söylem ve politikaları ile gerçekleşmemesine rağmen, başarılı sonuçlar ortaya çıkmıştır.  Her ne kadar iktisadi ve siyasi sistem, batılı kural ve sistemler içinde olmasına rağmen..

Sonuç olarak, kadın cinayetlerine imkan sağlayan batı kaynaklı, kuralsız  kadın-erkek ilişkileri, “normal ve doğru” bir kural olarak görülmemeli, konu kendi kültürel ve ahlaki kurallarımız çerçevesinde ele alınmalıdır.  

Prof. Dr. Sami Şener

MİRATHABER.COM -YOUTUBE- 

YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ 

Recent Posts

  • Gündem

YALNIZCA VE SADECE MİLLETİMİZİN ASKERLERİNE MUHTACIZ

Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…

2 saat ago
  • Gündem

İBB Meclisi’nde İstanbul’da Suya Her Ay Zam Yapılacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…

3 saat ago
  • Gündem

Marmara’da Lodos: Deniz Ulaşımı Olumsuz Etkilendi

İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…

4 saat ago
  • Makale

Evrensel Bir Kişilik Profili: Ebu Leheb ve Karısı (1)

Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…

5 saat ago
  • Makale

Bünyamin’in Alıkonma Süreci ve Su Kabı Meselesi-2

Önceki yazımızda Yûsuf 12/76 ayetini kısmen ele almıştık. Bu yazımızda ise ayetin ele almadığımız yönleri…

5 saat ago
  • Gündem

Eksikleri Varsa da Doğruya Yakın Bir Görüş

Eksikleri Varsa da Doğruya Yakın Bir Görüş Mirat Haber olarak, İslam'a aykırı olmadığı müddetçe, her…

5 saat ago