KADINI İLKEL MEDENİ HUKUK DEĞİL İLKELİ İSLAM HUKUKU KORUYOR

17 Mart Cuma 2023 tarihli Odatv haberinin özeti şöyle:

“Mahkemeden Dini Nikâh Sözleşmesi Kararı

Bakırköy Asliye Mahkemesi, dini nikâhla evlenip daha sonra boşanan çiftin, İslam şeriatında evlilik şartı olan mehir anlaşmasına uyulması kararını verdi.

Erkek, boşandığı eşine, dini nikâh sözleşmesinde anlaştıkları 10 bin Reşat altınına denk gelen 74 milyon TL ödeyecek.”

Yorumumuz

Haberin tamamını verilen kaynakta okuyabilirsiniz.

Genelde İslam’ın, özelde İslam kadının lehine olabilecek bir habere Odatv yer vermez. Ama nasıl olduysa…

Biz de bu vesile ile İslâm kadının ekonomik  özgürlüğü ve sigortası olan Mehir hakkında bilgi verelim.

İslam Hukuku’nda erkeğin doğrudan boşama, kadının ise yargı kararıyla boşanma hakkı vardır. Erkeğe doğrudan boşama hakkı verildiği için olacak kadına da ön tazminat nitelikli Mehir hakkı verilmiştir.

Mehir; evlilik oluşurken kadına, kadının razı olacağı ve  erkeğin de kabul edeceği miktarda verilen para/maldır veya sağlanabilecek her hangi bir kültürel imkândır.

Mehir Allah’ın buyruğudur:

“Evleneceğiniz kadınlara, nikâh bedeli olan mehirlerini Allah’ın emrettiği meşru bir hak olarak gönül hoşluğuyla verin. Bununla beraber, mehirin bir kısmını size kendi arzularıyla bağışlarlarsa, onu da alıp gönül huzuruyla yiyebilirsiniz.” (Nisa 4/4)

Mehir, kadının isteği ve rızasına bağlı olarak zifaf öncesinde peşin olabileceği gibi ileri bir tarihe de ertelenebilir.

Ertelendiği takdirde belirlenen tarihte tahsil edilebilir. Verilmemesi halinde evlilik içinde yargıya da gidilebilir.

Ertelenen Mehir, sözleşme ile laik sistemde bile geçerli olacak hukukî bir metin haline getirilebilir. Nitekim getirilmiş, laik yargı da buna göre 74 milyon Mehir’e hükmetmiştir.

Ertelenen Mehir’in aslında boşanma ile bir ilgisi yoktur. Kadının kusuru olmaksızın yapılan boşamada kadına ayrıca boşama tazminatı verilir. Bu da Rabbimizin Kur’ânî hükmüdür. (Bak. Bakara 2/241)

Allah’ın buyruğu olduğu için evlilik öncesinde belirlenmemesi, Mehir hakkını düşürmez.

Mehir evlilik sonrasında da belirlenebilir. Evlilik içinde Mehir üzerinde anlaşma sağlanamazsa kadın için sosyal statü bakımında benzerlerinin Mehir’i tahakkuk eder.

Mehir para-mal olabileceği gibi dil öğretilmesi veya seyahate götürülmesi türünden kültürel nitelikli de olabilir.

Mehir’in az olup evlilik engeli oluşturmaması asıldır ve Peygamberimiz tarafından öğütlenendir. Ama kadınla erkek arasındaki anlaşmaya bağlı olarak üst sınırı yoktur.  74 milyon hatta daha fazlası da olabilir. (Bak. Nisa 4/20)

İslam’ı bilmediğimiz için mehir konusu ciddiye alınmamaktadır. Türkiye’de kadın, Mehir hakkını alamamakta, ölen çocuğuna varis olmamaktadır.

Yargı yoluyla boşanma hakkını da kullanamamaktadır. Çünkü tercüme medeni hukuk ilkeldir, kadın haklarını çiğnemektedir.

Oysaki Kur’ân hukukunda kadın aldığı Mehir’i geri vermesi koşuluyla istediği an boşanabilir. İslamî  yargı, boşama talebini red edemez.(Bakara 2/229)

Zifafla birlikte Mehir hakkı oluşur. Mehir belirlendikten sonra fakat zifaftan önce boşanma olursa kadın belirlenen Mehir’in yarısını alır. (Bakara 2/237) Belirlendikten sonra kadın Mehir’inin tamamını veya bir kısmını  kocasına da bağışlayabilir.

İşte Azız Okuyucu! Yürürlükteki laik hukukumuzun Mehir’i de ön görmeyen  evlilik ve boşanma ilkeleri Kur’ân merkezli İslam Hukuku yanında pek ilkel kalır. Kalır da bunu  bilmek gerekir. Bilinmediği içindir ki  İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa başımıza bela edildi.

Ali Rıza Demircan

MEHİR, İSLAM HUKUKU, İLKEL MEDENİ HUKUK,