“Şüphesiz ki o kadIn, Yusuf’a yaklaşarak onu baştan çıkarmak istemişti. Eğer Yusuf Rabbinin uyarısını almasaydı, kadının arzularına uyabilirdi. İşte Biz Yusuf’u ihanetten ve fuhuşdan alıkoymak için böyle yaptık. Çünkü o, ihlâslı kullarımızdandı.” (Yusuf 24)
İslâm, kadın cinselliği üzerinde daha bir gerçekçidir. Onun cinsel duygularını varlığı gibi tabîi görür. Cinselliği utanma duygusu ile örtülü olduğu, bu sebeble arzularını gereğince açığa vuramayacağı için de, onun cinsel haklarını erkeğinkinden daha açık ve ayrıntılı bir şekilde belirlemiştir.
Şanı yüce olan Allah, kadını câzibeli yaratmış ve sevdirmiştir. Onun bütün organları cinsel bakımdan çekici ve cinsel çağrışım yaptırıcı olduğu içindir ki; İslâm Dîni’nde kadın, evlenebileceği erkeklere karşı eller, yüz ve ayaklar dışındaki bütün vücût organlarını örtmekle emrolunmuştur.
Her sözü ve davranışı ile cinsel mesajlar dağıtabilecek özellikte olan kadının bizzat kendisinin de cinsel duygularla dolu olabileceği gerçeği, hem aklî bir zarûret, hem de naklî (Kur’ân ve Sünnet’le belirlenmiş) bir gerçektir. Kadında cinsel haz merkezi olan klitorisin yaratılmış olması da bunun kanıtıdır.
Salât ve selâm üzerine olsun‐ Allah’ın Resûlü’nün ifadesiyle, erkeklerin benzerleri olan kadınların erkekler gibi, hattâ onları aşabilen bir cinselliğe sâhip olmalarının bir sebebi, yaratılış özellikleri olduğu gibi, bir diğer sebebi de sürekli olarak arzulanmalarıdır. Arzulanmanın cinsel arzuları uyaracağı ve kamçılayacağı bir gerçektir.
Cinselliği olan ve kendisine has duyguları ve eylemleri bulunan bir varlık olduğu içindir ki kadın, İslâm Dîni’nin genel ve özel vasıflı cinsel emirleri ve yasakları ile de mükellef kılınmıştır.
Yüce Allah ve O’nun Peygamberi; kadınlara, şehvetli bakışlarla bakmamalarını, vücût güzelliklerini açığa vurmamalarını, zinâdan korunmalarını, sevicilikten sakınmalarını, kocalarına karşı görevlerini yapmalarını ve daha nicelerini emir buyurmuştur.
İslâm Dîni’nde kadına yüklenen bu cinsel görevler, pek tabîidir ki onun cinselliğinin gerçekçi bir yaklaşımla değerlendirildiğini belgelemektedir.
İslâm Dîni, cinsel vasıflı emirler ve yasaklarla yükümlü kıldığı kadının kadınlığını koruyucu ve geliştirici yasaları koymuştur.
Bu yasalar da İslâm’ın kadın cinselliği üzerindeki gerçekçiliğinin belgesidir.
A‐ Bülûğ/ergenlik öncesi dönemi
a‐ Cinsellik bakımından gelişmiş bir kişiliğinin olabilmesi için İslâm Dîni; kadının kılık‐kıyafette, davranışta ve konuşma şeklinde erkekleşmesini, böyle bir görünüm arzetmesini yasaklamıştır. Büyüklere yönelik bu kutsal yasak, pek tabîidir ki küçük kız çocuklarını da kapsamına almaktadır. Ne varki onlar sorumlu olmadıklarından, çocukluk dönemleri boyunca kadınlık çizgisi üzerinde yetiştirilmeleri, ana‐babalarının görevidir.
b‐ İslâm Dîni nihaî sınır olarak on yaşına varan kız çocuklarının değil erkek kardeşleriyle, kız kardeşleri ile bile bir yatakta yatırılmamalarını emir buyurmuştur.[1]
Bu ilahî buyruğun amacı, hiç şüphesiz kız çocuğunun dişiliğini, sevicilik gibi cinsel sapma eğilimi ve ortamından korumaktır.
c‐ İslâm gerçekçiliğinin ergenlik öncesi kadın cinselliğine yönelik bir düstûru da, onun geleceği ile ilgili sünnet işlemidir…[2]
B‐ Bülûğ/ergenlik dönemi
Ergenlik döneminde kadını kuşatan İslâm gerçekçiliğinin en belirgin yönü Peygamberimiz tarafından evlendirilmesi husûsuna verilen büyük önemdir.
Allah’ın Resûlü, Hz. Ali’nin şahsında her bir sorumlu kız velîsi mü’mine şöyle emir buyurmuşdur:
“Ya Ali! Üç şeyi erteleme:
1-Vakti girince namazı,
2-(Yıkanıp kefenlenerek hazırlandığında) Cenâzenin namazını ve defnini,
3-Dengini bulduğunda velîsi olduğun kızı‐kadını evlendirmeyi.”[3]
Açıkça anlaşılacağı üzere bu peygamberî emir, ergenlik dönemi kadın cinselliğinin önemsenmesini ve bu dönemin gereksiz olarak uzatılmamasını öğretmekte ve öğütlemektedir.
Âdet hali ile başlayan bu dönem, cinsel duyguların gelişeceği ve cinsel problemlerin oluşabileceği bir dönemdir.
Kız çocuğunun bizzat kendisi tarafından da onaylanan kişilik sâhibi bir tâlip ortaya çıktığında, ergenlik döneminin uzatılmaması en gerçekçi yoldur.
Ergin kız çocuğunun evliliği engellenemez
İslâm, ergenlik çağına eren kız çocuğunu evlendirmeye teşvik buyurduğu gibi, evlenmesini engellemeyi de yasaklamıştır.
Eğer mehr‐i misil[4] verebilen bir dengi çıkar, kız da arzu ederse, ergin kızın evlendirilmesi gerekir. Babanın veya diğer velîlerin engelleme hakkı yoktur. Dînî ölçülerimize göre mazûr görülebilecek bir sebebe dayanmaksızın ergin kızın geleceğini olumsuz yönde etkileyecek engelleme zulümdür.
Bu durumda ergin kız çocuğu, İslâm Toplum Düzeni’nde mahkemeye baş vurarak, üzerindeki haksızlığı kaldırabilir.[5]
Kaldı ki Kur’ân, kadınınıın nikâh akdi yapabilirliğini onayladığı için bülûğa ermiş (ergin) kız, baba dâhil velî onayını almaksızın da dengi ile evlenebilir.[6]
İslâm, ergin kızın evlenmesini engellemeyi yasakladığı gibi, dul kadının evlenmesini engellemeyi de yasaklamıştır.
Dul kadının evliliği de engellenemez
Bu yasak Allah’ındır ve Bakara Sûresi’nin ikiyüz otuz ikinci âyeti ile konulmuştur.
Aşağıda sunacağımız hadîs, bu yasaklayıcı âyetin indiriliş sebebini ve ortaya koyduğu hükmü açıklamaktadır.
* Makil b. Yesar, Allah’ın Resûlü’nün yaşadığı dönemde kız kardeşini mü’minlerden bir adamla evlendirdi.
Kız kardeşi bu adamın nikâhında bir müddet kaldıysa da, adam onu boşadı ve iddet içinde ona dönmedi. (Dönmeyince tekrar evlenebilecek şekilde boşanmış oldular.)
Boşanma iddeti[7] bitince bu sefer hem kızkardeşi kocasını, hem de kocası kızkardeşini istedi. Böylece diğer tâlipler arasında kocası da ona tâlip oldu.
Makil de yemini basarak adamı şöylece reddetti:
‐ Ey akılsız adam! Ben sana bir iyilikte bulundum. Kızkardeşimi seninle evlendirdim. Sen kalktın onu boşadın. Vallahi artık o (istese de) asla sana dönüp karın olamaz.
(Makil’in bu red cevabını vermesinden sonraydı.)
Yüce Allah, karısını boşamış kocanın karısına, kadının da kocasına ihtiyaçlı olduğunu bildiği için, şu genel buyruğunu indirdi:
“Kadınları (tekrar alabilecek şekilde) boşadığınızda, iddetlerini tamamlayınca ve karı koca aralarında iyilikle anlaşınca, kadınları kocalarıyla (veya bir başkasıyla) evlenmekten men etmeyin. Bunlarla, sizden, Allah’a ve Âhiret Günü’ne îman eden kimseye öğüt veriliyor. Bunlar sizin için daha faydalı ve daha temizdir. Allah bilir, siz ise bilmezsiniz.”
Makil Allah’ın Resûlü’nün okuyup tebliğ buyurduğu bu âyeti dinleyince şöyle dedi:
‐ Rabbimin buyruğunu dinliyor ve itâat ediyorum.
Daha sonra kızkardeşinin kocasına haber saldı ve geldiğinde ona şöyle dedi:
Sana (yeniden) iyilikte bulunuyor ve seni kızkardeşimle evlendiriyorum.[8]
Sunulan Kur’ânî yasadan açıkça anlaşılacağı üzere, dul kadının evliliğine engel olunamaz.
C‐ Evlilik dönemi
İslâm, evli kadının cinselliği üzerinde de gerçekçidir. Bu gerçekçiliği sebebiyledir ki ona cinsel haklar vermiştir.
(Devam Edecek)
MİRATHABER.COM
DİP NOTLAR
[1] Bak. K. Hafâ Hn. 2286, Ebû Davud Salât 26, Müsned 2/180.
[2] “Kız‐Kadın Sünneti “bahsine bakınız.
[3] Tirmizî Cenaiz 73 (Hn. 1075).
4-“Lügatçeye” bak.
[5] H. İ. ve İ. F. Kamûsu 2/48, 57.
[6] Bakara 230, 232
[7] İddet için “iddet” bölümüne bakınız.
[8] İ. Kesir Bakara 232 (1/282), Tirmizî Tefsiril Kur’ân Hn. 2985
Geçtiğimiz günlerde Tunus Büyükelçimiz Sayın Ahmet Misbah Demircan öncülüğünde Türkiye-Tunus Ticari ve Ekonomik ilişkileri konulu…
Bukalemunlar: Doğanın Renkli ve Gizemli Sanatçıları Bukalemunlar, renk değiştirme yetenekleri, göz hareketleri ve zarif görünümleriyle…
Suriye de yaşanan süreçler bir kez daha insanlığa göstermiştir ki; Devlet gücünü elinde tutan her…
İletişim, insanlar ve toplumlar arasında duygu, düşünce, bilgi ve tecrübe paylaşımına dayalı etkinliklerin tümü olarak…
İsrail, Gazze’de Gece Saatlerinde Yeni Katliamlar Gerçekleştirdi: Onlarca Çocuk Katledildi İsrail, Gazze'ye yönelik saldırılarına gece…
Şehir Hastanelerinde 8 Yılda 9 Milyon Ameliyat Gerçekleştirildi Türkiye'de 2016 yılında hizmete giren şehir hastaneleri,…