Kadınların Bayram Namazını Hangi Otorite Engelliyor?
Jakoben laiklik mi? Diyanet’in sahiplendiği sorgulamamız gereken geleneksel din anlayışımız mı?
Kuruluş felsefesine bağlılığını sürdüren Diyanet İşleri Başkanlığımız, İslâm’ın toplum hayatımıza yön veren kurallarını -Kur’an ifadesiyle- KETM etmeye devam etmekte. Üstelik ibadet hayatımızla ilgili derin yanılgılarını da sürdürmektedir.
Hani Kur’ân ve Sünnetin Olduğu Yerde İctihad Caiz Değildi?
Yüce Rabbimiz namaz oruç, zekat, oruç, hac ve adalet benzeri emirlerinde olduğu gibi Cuma namazı ile ilgili emirlerinde de erkek kadın ayırımı yapmaksızın Cuma namazını farz kılmıştır:
“Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağırıldığı (ezan okunduğu) zaman, hemen Allah’ı anmaya koşun ve alış verişi bırakın. Eğer bilmiş olsanız, elbette bu, sizin için daha hayırlıdır.” (Cuma 62/9)
Peygamberimizin, kadınlardan Cuma namazının düştüğüne ilişkin rivayet edilmiş bir tek sahih hadis de yoktur. Böyle iken bilginlerimiz kadınların Cuma namazı ile yükümlü olmadıklarını ileri sürüp görüşlerini uygulatmışlardır.
Bir asır yaşayan ninem bir tek Cuma kılmadan vefat etti.
Ahlakî ve ruhsal sakıncalarına rağmen günümüzde ailelerinden uzakta bir başka ilde ve ülkede tahsil görmelerine sessiz kalınan tesettürlü kızlarımız bile farz olmadığı gerekçesiyle Cuma namazı kılmamaktadırlar.
Kur’an bize yeter diyenler de, Sünnet’i gerekli görenler de “ babalarımızdan böyle gördük ve geleneksel ulemamızdan böyle işittik” deyüp bu konuda dilsiz kesilmişlerdir. Bu vebali kim yüklenecek? Diyanet mi? İlahiyatlar mI? Tarikatler mi?
Peygamberimiz Kadınların Bayram Namazı Kılmalarına Önem Veriyorlardı
Peygamberimiz Medine dönemini ikinci yılından itibaren muntazaman ve kadın erkek ayırımı yapmadan Ramazan ve Kurban bayramı namazlarını kıldırmışlardır. Kendisine Kur’an gibi onu anlama bilgisi ve yöntemi olan hikmet de inzal edilmiş olan peygamberimiz, Kur’anî emirler olmaksızın böylesi Kıyamete kadar geçerli bir uygulamaya gidemeyeceği açıktır. (Bak. Nisa 3/113; Bakara 2/231) Nitekim onun anlayışına göre de Bakara 185 ve Hac 36’da aynen tekrarlanan ”LİTÜKEBBİRULLAHE ALA MA HEDAKÜM/ Sizi hidayete erdiği için Allah’ı tekbirlerle yüceltininiz” ifadeleri Bayram namazlarının Kur’ânî delilleridir. Bunun içindir ki kadınların bayram namazlarına katılmalarına özel bir ihtimam göstermişlerdir.
Asr-ı saadette kadınlar Peygamberimizin emriyle, bayram namazlarına katılıyor ve bayram namazını kılıyorlardı. Jakoben laiklik taparları dinimizin toplumsal hayata yön verici kurallarını dışladı. Biz de onayladık, yetmedi, hocalar ve halk olarak bizler de, kendi görüşlerini Peygamberimizin uygulaması üstüne çıkaran geleneksel çizgideki bazı alimlerimizin izinde kadınlarımızı Fitne görüp Cuma ve bayram namazlarından dışladık. Yetmedi, uzun dönemler boyunca onların onayını almadan kendi istediklerimizle evlendirdik. Sonra da fiilen eğitim, miras ve yönetimlere katılım haklarını bilinçsizce çiğnedik. Şimdilerde, aşırılık zıddına aşırılık doğurdu ve devran döndü, İslâm’ın da aleyhine olacak şekilde gelişmeler yaşıyoruz. Ama biz kadınların Cuma ve bayram namazlarına katılmalarını engellemeye devam ediyoruz.
Kadınların Cuma ve Bayram Namazlarına Katılmalarının Faydaları
İslâmî çizgide kadınların Cuma ve bayram namazlarına katılmalarının ekonomik hayatımızı da etkileyecek devrimse kültürel büyük faydalarını göremeyen muhafazakâr siyasilerimiz, tayin ettikleri üst düzey Diyanet ricalini bu konu ile ilgili olarak uyarmamakta ama, kadınlarımızın siyaset kontenjanlarını artırmaktadırlar. Aslında siyasilerden önce biz akademisyen olan ve olmayan hocaları da sorgulamalıyız. Özellikle de Diyanet İşleri Başkanlığımızı.
Bu sene de kadınlarımıza bayram namazlarına gitmeleri gereğini hatırlatmak için konuya yeniden eğildim. Kadınları bayram namazlarına teşvik etmesi ve camilerimizde kadınlar için yerler hazırlatması gereken başkanlığımızın bu görevini yapmak şöyle vursun tutarsız fetvalar aktarmakta ve vermekte olduğuna tanık oldum. İşte size Diyanet sitesinden aldığım fetva örneği:
“ İslam âlimlerinin ittifakına göre kadınlar, cuma ve bayram namazlarıyla yükümlü değildirler. (Semerkandî, Tuhfe, II, 161, 166; Halîl, Muhtasar, 45, 47; İbn Rüşd, Bidâye, I, 157; Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, I, 462).
Bununla birlikte Hz. Peygamber (s.a.s.), kadınları bayram namazına katılmaya teşvik etmiştir. (Buhârî, Îdeyn, 15, 21; Hac, 81; Müslim, Salâtü’l-îdeyn, 1-3, 10-12).
Bu itibarla kadınlar, şartların elverişli olması halinde cuma ve bayram namazlarına katılabilirler.”
Şimdi bu fetvayı üç madde halinde tahlil edelim.
a.)“İslam âlimlerinin ittifakına göre kadınlar, cuma ve bayram namazlarıyla yükümlü değildirler.” Aktarım doğru. Ancak bu İslâm alimlerinin Kur’ân’dan veya sahih Sünnet’ten delilleri var mı? Yok. Olmadığı içindir ki, “kadınlar cuma ve bayram namazlarıyla yükümlü değildirler,” hükmüne varmışlardır, denilebilir. Ama hakikat böyle değildir. Peygamberimizin kadınlarımızın özellikle bayram namazlarına gelmelerine ilişkin ısrarlı emirleri vardır. Kaynak aramamıza gerek yoktur. Zaten fetvanın ikinci cümlesinde bu gerçeğe işaret ediliyor.
b.) “Bununla birlikte Hz. Peygamber (s.a.s.), kadınları bayram namazına katılmaya teşvik etmiştir.”
Diyanetin soramadığını biz soralım: Peygamberimiz kadınları bayram namazlarına katılmaya teşvik buyurduğuna göre İslam alimleri neye dayanarak onların bayram namazına katılmaları yükümlülüğü yoktur, diyebiliyor. Böylesi bir görüş beyanı, “nassın olduğu yerde içtihada cüret etmek “olarak red edilmesi gereken bir yaklaşım değil midir?
c.) Bu fetvanın “Bu itibarla kadınlar, şartların elverişli olması halinde cuma ve bayram namazlarına katılabilirler, ” şeklindeki son bölümünün Cuma namazı ile ilgi bir başka fetvadaki devamı da şöyle: “Kadınlar… cuma namazı kılmakla yükümlü değildirler. Ancak kılmaları hâlinde bu namazları geçerli olup ayrıca öğle namazı kılmaları gerekmez.” Bu görüşe delil olarak da “Cemaatle Cuma namazı kılmak, her Müslüman’a farzdır. Ancak, köle, kadın, çocuk ve hastaya farz değildir,” şeklinde bir hadis zikrediyorlar. (Ebû Dâvûd, Salât, 215)
Kaynağında da işaret edildiği üzere bu hadis Mürsel olup kendisiyle amel edilemez türden zayıf bir hadistir. (Nasbur-Raye 2/199)
Bu anlayışa göre Cuma namazı kadınlara farz olmadığı için kılacakları Cuma nafile olur. Nafileler ise farz olan namazların yerine ikame edilemez. Şimdi soralım; kadınların nafile olarak kıldıkları Cuma namazı farz olan öğle namazını nasıl düşürür? ”Ancak kılmaları hâlinde bu namazları geçerli olup ayrıca öğle namazı kılmaları gerekmez,” denilebilir mi?
Peki kadınlardan Cuma ve bayram görevlerini düşürmenin gerekçesi nedir? Onların Fite olmaları mı? Yoksa camilerimizde yer olmaması mı? Dünyayı kendimize güldürmeyelim, ama şu soruyu da soralım:
Ülkemizde milyonlarca yetişkin kadının Cuma ve bayram namazı kılmalarını engelleyen hangi zalim otoritedir? Jakoben laiklik mi yoksa Diyanet’in sahiplendiği sorgulamamız gereken geleneksel din anlayışımız mı? Din anlayışımız olduğundan şüphe etmiyorum.
ALİ RIZA DEMİRCAN
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…