Diğer üç büyük fıkıh mezhebinden farklı olarak farz namazların kadın-erkek karmaşıklığı içinde cemaatle kılınmasını namazı bozan sebepler arasında gören Hanefi Mezhebi müçtehitleri kadın-erkek iç içeliğinin cenaze namazlarında bir sakınca doğurmayacağı şeklindeki içtihatları ile de meşruiyet görüşlerini pekiştirmişlerdir.
1 Haziran / 6 Ramazan Perşembe günü ikindi namazında Eczacı Fevziye Nuroğlu kardeşimizin cenaze namazına katıldım. Bir dostumuzun ifadesiyle başlı başına bir Vakıf Kadın olan merhumeye Rabbimden yüce makamlar dilerim.
İkindi Namazı öncesinde cenaze çevresinde büyükçe bir kadın topluluğu vardı. Cenaze namazı öncesinde ise köşelere dağıldıklarından adeta kaybolmuşlardı. Bir diğer anlatımla cenaze namazına katılan kadınlarımız cenaze namazı kıl(a)madılar. En bilinçli kadınlarımız bile erkeklerin arkasında saf tutarak cenaze kılamamaktadır. İsteseler de önlerinde örf engeli vardır. Anadolu coğrafyasında kabul görmüş İslâm ile çelişkili nasıl bir örftür bu? İslâm değil de nereye kadar örf egemen olacaktır bize?
Siz cevabı düşünürken biz bilgiler sunmaya çalışalım.
Cenaze Namazına Katılım Erkekler Gibi Kadınlara da Meşrû Kılınmıştır
Sevgili Peygamberimiz, cenaze namazına katılmanın müminlerin birbirileri üzerindeki haklarından biri olduğunu bildirmiştir. Cenaze namazı kılmanın en az Uhud dağı büyüklüğünde sevap kazandıracağını müjdelemiştir.
Bir duâ olan cenaze namazına katılım erkekler gibi kadınlara da meşrû kılınmıştır. Ne var ki genelde bütün müminlere, -bir kişinin üstlenmesiyle diğer kişilerden düşen- farz-ı kifaye bir görev olarak yüklenen cenaze namazı, özelde kadınlara sevaplarını arzu etmeleri halinde iştirak edilebilecekleri bir ibadet kılınmıştır.
Kadınların cenaze namazı kılıp kılamayacaklarını diğer insanlardan daha iyi bilme konumunda olan Hz. Âişe validemiz sahabî Sa’d b. Vakkas’ın cenaze namazını kılmak için, na’şın Mescid-i Nebi’ye getirilmesini istemiştir. Hz. Ömer de Utbe’nin cenaze namazını kılması için Utbe’nin annesi olan eşini cenaze namazını kılması için beklemiştir. Kadınların Hz. Peygamberin cenaze namazını teker teker kıldıkları da bilinen tarihî gerçeklerimizdendir.
Hz. Peygamber ve sahabe devri uygulamaları açık olduğu için İslâmî fıkıh mezhepleri kadınların cenaze namazı kılmalarını meşru görmüşlerdir.
Diğer üç büyük fıkıh mezhebinden farklı olarak farz namazların kadın-erkek karmaşıklığı içinde cemaatle kılınmasını namazı bozan sebepler arasında gören Hanefi Mezhebi müçtehitleri kadın-erkek iç içeliğinin cenaze namazlarında bir sakınca doğurmayacağı şeklindeki içtihatları ile de meşruiyet görüşlerini pekiştirmişlerdir.
Burada Hazreti peygamber dönemi uygulamaları ışığında cenaze namazı ile cenazenin kabre teşyi arasını ayırmak gerektiğini söyleyebiliriz.
Cenaze namazı duadır. Duaya herkes katılabilir. Cenaze teşyii ise taşımak ve defnetmek içindir. Erkeklerin katıldıkları cenazelerde fiziki güçleri ve rûhî dayanırlıkları sebebiyle genelde erkekler bu göreve yönlendirilmişlerdir. Ancak kadınlar teşyie katılımdan yasaklanmamışlardır. Çünkü Peygamberimiz cenazenin kabre taşyiine iştiraklerini değil, cenazelerde feryat etmeleri ve yaka paça yırtmalarını yasaklamıştır. Sahabi Ümmü Atiyye’den Buhari’nin rivayet ettiği “Biz cenazenin kabre kadar teşyi edilmesinden sakındırıldık ama kesinlikle yasaklanmadık.” şeklindeki hadis de bu gerçeği pekiştirmektedir.
İlave edilmesi gereken bir nokta da kadınların cenazelerin kabre teşyiine katılmalarına sıcak bakılmaması ile ilgili hükmün kadının ailesinden cenazeleri kapsamadığı gerçeğidir. Aile fertlerinin cenazeleri kabre teşyi edilebilir.
Ülkemizde kadınlar cami çevresine kadar gelmekte, fakat en dindarları bile yakınlarının cenaze namazını kılmamakta, kılamamaktadırlar. Bu, İslâm adına üzülecek bir durumdur.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi