islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,5176
EURO
36,4214
ALTIN
2.963,66
BIST
9.142,22
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Az Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

Kadınlar Niçin Camiye Gitmez?

Kadınlar Niçin Camiye Gitmez?
A+
A-

Ülkemizde her yıl Ekim ayının ilk haftası “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” olarak kutlanmaktadır. İl ve ilçe müftülükleri konferans, panel, sempozyum ve vaaz gibi etkinliklerle bu haftayı ihya etmektedir. Bu hafta vesilesiyle “kadınlar niçin camiye gitmez?” sorusuna cevap vermeye çalışacağım.

Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki; Allah (c.c.) kadın ile erkeği aynı özden yaratmış ve yeryüzünün bu iki cins tarafından birlikte imar edilmesini istemiştir. Kur’an-ı Kerim’in ve Peygamber (s.a.v.)’in buyrukları kadın erkek bütün insanları muhatap almakta ve toplumu erdemli bir hayata davet etmektedir. Dolayısıyla Allah’ın evi olarak kabul edilen camilere devam etme ve orada gerçekleştirilen ibadet, eğitim ve diğer sosyo-kültürel amaçlı etkinliklere katılma konusunda kadın erkek herkes aynı hak ve sorumluluğa sahiptir.

Peygamber (s.a.v.) döneminde camilerin hedef kitlesi çocuk-genç, yetişkin-yaşlı, kadın-erkek bütün Müslümanlardan oluşuyordu. Ancak günümüzde erkek cemaatin ibadet ve eğitim amaçlı olarak camiyle ilgisi önemli ölçüde devam etmekle birlikte, kadınların genellikle camiye devam etmediği görülmektedir.

Günümüzde kadınların camiye gitmesini hoş karşılamayan geleneksel anlayışın dinî hükümlerden değil de kadına yönelik kültürel algıdan kaynaklandığını söylemek gerekir. Çünkü Peygamber (sav) zamanında kadınlar Mescid-i Nebevî’de vakit, cuma ve bayram namazlarına katılmışlar, camide yapılan vaaz ve sohbetlerde dinî ve sosyal hayatla ilgili konularda bilgi edinmişlerdir. Peygamberimiz, kadınların camiye gelmesini teşvik etmiş, hatta gece namazları için camiye gelmek isteyen kadınlara izin vermek istemeyenleri şu sözleriyle uyarmıştır:

“Kadınlarınız geceleyin mescide gidip ibadet etmek için sizden izin istediklerinde kendilerine izin verin.” (Buharî, Ezan 162)

Medine Mescidi’nde haftanın bir günü Peygamber (sav) tarafından sadece kadınların eğitimine tahsis ediliyordu. “Kadınlar; ‘Ey Allah’ın Rasûlü, erkeklerden bize meydan kalmıyor, bize özel bir gün ayırır mısınız?’ deyince, Rasûlüllah onlara bir gün belirledi. Kadınlar o günde Rasûlüllah’ın huzuruna gelir, O da onlara sohbet ederdi.” (Buharî, İlim 35-36)

Peygamberimizin vefatından sonra kadınların camiye devam etmesi “fitneye neden oluyor” düşüncesiyle kısıtlanmıştır. Sosyal hayatın değişik alanlarında aktif olarak yer alan kadınların ilim ve ibadet mekânı olan camilerden uzak durmasının nedenlerini şu şekilde sıralamak mümkündür:

1.) Cinsiyet özellikleri ve cinsiyetle ilgili roller konusundaki farklı anlayışlar: İslâm dini, ibadet ve eğitim sorumluluğu açısından cinsiyet farklılığını gözetmemekle birlikte, cinsiyetten kaynaklanan doğal özellikleri göz ardı etmemiştir. Ev işleri, doğum, çocuk bakımı, güvenlik, mahremiyet vb. nedenler kadınların camiye devam etme imkânlarını kısıtlamaktadır.

Asr-ı saadet döneminde, camiye giden kadınların sayısı erkeklere nazaran düşük düzeyde seyretmiştir. Onların vakit, cuma ve bayram namazlarına katılma konusunda serbest bırakıldığı kaynaklardan anlaşılmaktadır. Ancak bu serbestlik, onlar için bir kolaylık olarak düşünülmüştür. Buna rağmen kadınlar kendi imkânlarını zorlayarak camiye gitmeye çalışmış, bu konuda Peygamber (s.a.v.)’den destek görmüştür.

2.) Hz. Ayşe’ye ait olduğu söylenen bir rivayetle ilgili yorumlar: Peygamber (s.a.v.)’in vefatından sonra Hz. Ayşe’nin söylediği ileri sürülen; “Eğer Rasülüllah (s.a.v.) kadınların kendisinden sonra mescitlerde neler ihdas edeceklerini bilseydi, İsrailoğulları gibi, O da onların mescitlere girmelerini yasaklardı.” (Buharî, Ezan 163) gibi bir varsayımdan hareketle, İslâm biginleri tarafınan bazı kaygılar dile getirilmiştir.

Yukarıdaki rivayette, Hz. Ayşe’nin yadırgadığı bir durum karşısında yaptığı kişisel bir değerlendirmeden ve Peygamber (s.a.v.)’in kadınların tavırlarından etkilenip onlara camiye gitme yasağı getireceği ihtimalinden bahsedilmektedir. Söz konusu rivayetten anlaşıldığına göre, Hz. Ayşe, Peygamber (s.a.v.)’in vefatından sonra bazı kadınların giyim kuşamını ve camiye giriş çıkış sırasındaki tavırlarını yadırgadığı için onları sitemli ifadelerle uyarma gereği duymuştur. Ancak bu uyarının, onların camiye gitmelerini yasaklamak için değil, onları cami adabı konusunda daha dikkatli olmaya davet etme amacına yönelik olduğu anlaşılmaktadır.

Kadınların camiye devamı konusunda bir yasaklama gerekecek olsaydı, bunu Peygamber (sav) sağlığında bizzat kendisi gerçekleştirebilirdi. Dolayısıyla asr-ı saadet boyunca korunan bir uygulamanın, Hz. Ayşe’nin muhtemelen duygusal olarak söylediği bir ifadeye dayanarak terk edilmesinin isabetli olmadığı açıktır. Her ne kadar dinî kaynaklarda sahabe kavlinin delil olabileceği hükmü yer alsa da, bu kural, Kur’an ve sünnette açıkça belirtilmeyip içtihat gerektiren konularla ilgilidir. Yani Hz. Ayşe de olsa, Peygamber (s.a.v.) döneminde uygulanan İslâmi bir geleneği ortadan kaldırma yetkisine sahip değildir. Nitekim Hz. Ayşe asla böyle bir yetki kullanmak istememiş, ömrünün sonuna kadar camide ibadet ve eğitim hizmetlerine devam etmiştir.

3.) Kadınların ibadeti camide değil de evde yapmasının daha hayırlı olduğu düşüncesi: Bu düşüncenin temeli, genellikle şu rivayetin yorumundan kaynaklanmaktadır: Rivayete göre Ümmü Humeyd adında bir kadın sahabe Peygamber (sav)’e gelerek; “Ey Allah’ın Rasûlü, kocalarımız sizinle beraber camide namaz kılmamıza engel oluyorlar. Oysa biz sizinle namaz kılmayı çok istiyoruz.” diye şikâyette bulunmuş ve bunun üzerine Peygamberimiz, Ümmü Humeyd’e namazını evinde kılmasını tavsiye etmiştir. (İbn Esîr, 1970:VII/323) Camiye gelmek isteyen kadınlara izin verilmesini isteyen Peygamber (sav)’in bu rivayette Ümmü Humeyd’e evde ibadet etmeyi tavsiye etmesi, aslında bir çelişki değildir. Kendisine gelerek kocasını şikâyet eden bu kadının özel konumunu dikkate alan Peygamberimiz, ailede huzursuzluk çıkabileceği ihtimalini göz önünde bulundurarak böylesi bir tavsiyede bulunmuş olabilir.

4.) Toplumun namus kavramına yüklediği anlam: Müslüman toplumlarda kadın aleyhtarı görüşlerin egemen olmasında, namus kavramına yüklenen geleneksel/kültürel anlamın etkili olduğu görülmektedir. Cinsiyet ayrımcılığının zirve yaptığı bu anlayışta erkeklerle ilgili hissedilir derecede bir müsamaha göze çarpmakta, namus sadece kadınlara has bir erdem gibi algılanmaktadır. Oysa şeref ve haysiyetine önem veren her kadın ve her erkek, namusun korunmasına dikkat etmek durumundadır.

Namus konusunda kadın ile erkek arasında herhangi bir farkın olmadığı ve bu konuda eşitliğin esas alındığı şu ayetlerden de anlaşılmaktadır:

“İman eden erkeklere söyle gözlerini harama bakmaktan sakındırsınlar, namuslarını korusunlar… İnanan kadınlara da söyle, onlar da gözlerini harama bakmaktan sakındırsınlar ve namuslarını korusunlar…” (Nur 24/39) “Onlar sizin için elbise, siz de onlar için elbisesiniz.” (Bakara 2/187)

5.) Bazı rivayetlerin, kadınlar aleyhine yorumlanması: Müslüman toplumlarda kadınların camilerden uzak kalmasında, bazı rivayetlerin kadınlar aleyhine yorumlanması da etkili olmuştur. ‘Zamanın bozulmasıyla fitnenin zuhur ettiği, dolayısıyla kadınların camiye gelip cemaate katılmasının mekruh olacağı, ancak yaşlı ve çirkin kadınların camiye gidebileceği’ şeklindeki değerlendirmeler bazı fıkıh kitaplarında yer almıştır.

Sonuç olarak, kadınların camiyle bütünleşmesi gerektiğini söylemek aslında yeni bir görüş ortaya koymak değil; daha önce Peygamber (s.a.v.) döneminde fiilen gerçekleştirilen bir uygulamayı tekrar hatırlatmaktan ibarettir. Çünkü İslâm’ın ilk yıllarında camilere gitmek erkekler için ne kadar önemli ise kadınlar için de aynı derecede önemliydi. Öyleyse günümüzde hutbe, vaaz, sempozyum, panel ve konferans gibi etkinliklerle toplum cami-kadın ilişkisi konusunda bilinçlendirilmelidir. Teravih namazında olduğu gibi bayram, cuma ve vakit namazlarına da kadınların katılması teşvik edilmelidir.

Kadınların camilerde rahatlıkla bulunabilmesini kolaylaştıracak bazı fizikî düzenlemeler yapılmalıdır. Yeni yapılacak cami projelerinde kadın cemaat de göz önünde bulundurulmalı, camilerin bünyesinde kadınlar için nezih mekânlar oluşturulmalıdır. Ancak oluşturulacak mekânlar kadınların mihrap, minber ve kürsüyü görmesine engel teşkil edecek şekilde abartılı olmamasına dikkat edilmelidir. Kadınlar için camiye giriş çıkış kolaylığı sağlamak üzere ayrı kapılar açılabilir. Yine cami müştemilatında kadınlara has lavabolar, abdesthaneler, sosyal ve kültürel amaçlı mekânlar oluşturulabilir. Özellikle kütüphane, okuma salonu, çay ocağı, çocuk oyun alanı ve park gibi donatılarla camilerin kadınlar için cazip hale getirilmesinde yarar vardır.

Camilerin cemaat ile hayat bulduğu, cemaatin de çocuk, kadın, genç, yaşlı, anne, baba, torun, dede, nine, eş, dost, bacı, kardeş, akraba, arkadaş, amir, memur, yoksul, zengin gibi bütün kesimlerin birlikteliğinden oluşacağı bilinci topluma aşılanmalıdır. Özetle çocuk seslerinin tekbir sesleriyle bütünleşip kaynaştığı cıvıl cıvıl bir cami atmosferi oluşturulmalıdır.

Camilerin kadın erkek bütün Müslümanlar için ilim, irfan, ahlâk ve hidayet kaynağı olması dileğimle camiler haftamız mübarek olsun.

Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz

MİRATHABER.COM -YOUTUBE- 

YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar
  1. mehmet çayli dedi ki:

    şu anda bir çok camide kadınlar için Abdest alma imkanı çok kısıtlı ayrıca sanki erkekler melekmiş gibi camilerin en kötü yerini kadınlar için ayıriyorlar.