Bu suali cevaplandırmak için önce dünyamızdaki genel kanıyı tesbit etmek gerekir. Dünyamızın hiçbir ülkesinde kral rolüne çıkan aktörü kral kabul eden bir fert yoktur. Hiç kimse aktörü oynadığı tipin bağlısı olarak görmez. Örneğin Müslüman –Gayr-ı Müslim hiç kimse Antony Coin’i Hz.Hamza veya Ömer Muhtar rolüne çıktığı için Müslüman olarak değerlendirmemeştir.
Bu tesbitten sonra ehl-i sünnet inancına göre imanın, kalbi tasdik, küfrün de kalbi tekzîb olduğu hakikatini hatırlatabiliriz. İmam-ı Tahavî’nin ifadesiyle: “Kişiyi iman dairesinden çıkaran, ancak iman dairesine sokandır.” (10) Rol icabı mü’min olmak imanlı olmayı gerektirmediği gibi, aksi de düşünülemez.
Laikliğe ve Atatürkçülüğe bağlı kalacağına yemin eden mü’min parlamenterlerle, memur olmak için aynı konularda belge imzalayan ilahiyatçılar, müftüler ve imam-hatipleri kâfir veya Münafık olarak değerlendiriyor muyuz?
Bizim büyük bir kültürel savaş içerisinde olduğumuz şüphesizdir. Bu dönemde bile Ülkemiz gibi birtakım ülkelerde hakkı öğrenme, öğretme, inançlara göre teşkilatlanma ve iktidara yürüme oldukça zordur.
Antidemokratik iç güçler, onları destekleyen ve egemenlikleri için yüzbinlerin kanını akıtmaktan çekinmeyecek olan dış güçler tetiktedir. Yaptığımız savaşta zaruretler gerektirdikçe gerçek düşünceyi açığa vurmama anlamına takiyye yapılabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. (11) Kaldı ki, Yahudi Şairi Kâb’ b. Eşref’i öldürmeye giden Muhammed b. Mesleme’ye Hz. Peygamber’in dilediği gibi konuşup davranabileceği ruhsatını vermiştir. Bu gibi daha pek çok ışık tutucu örneklere de sahibiz. (12)Doğrusunu bilen hiç şüphe yoktur ki Allah’tır.
Burada pratikte dikkat edilmesi gereken cek önemli bir hususa da değinmiş olalım: Belirli sanatçıları hep kâfir rollerine çıkartarak bilinçsiz halkın nazarında yanlış ve kalıcı imajlara sebebiyet verilmemelidir. Kaldı ki küfür ve nifak rolleri için gerçek kâfir ve münafıklar da istihdam edilebilir. Şahsen tercihimiz ve tavsiyemiz de budur.
Batıllara Yer Verilebilir mi?
Medine İslâm toplumunun ilk dönemlerinde içki, kumar, faiz ve zina var. Bu fiillere onay verilmiyor, sıcak bakılmıyordu. Ama varlıkları bir gerçekti. Bilfiil yasaklama gücüne erişilinceye kadar ilahi hikmet bu fiillerin haramlığını bildiren hükümleri erteletmişti.
Ali Rıza DEMİRCAN
Devam Edecek