islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4868
EURO
36,2376
ALTIN
2.961,79
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
8°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

Kainatın Kitabından Bilgi Alıp Kaynak Göstermeyen Bilim Adamları

Kainatın Kitabından Bilgi Alıp Kaynak Göstermeyen Bilim Adamları
3 Temmuz 2018 11:25
A+
A-

Bir yazar, bilgi aldığı kaynağın adını vermezse, aldığı bilgileri kendi malı gibi takdim etse, böyle birine ne denir?

-Hırsız, intihalci, sahtekâr!

Fizikçi, fizik kitabını, kimyacı kimya kitabını, coğrafyacı coğrafya kitabını, astronom, astronomi kitabını, biyoloji alimi, biyoloji kitabını ve her bilim adamı sahasıyla ilgili kitabını kâinat kitabına ve bu kitabın yazarı ve yaratanı olan Allah’a borçlu. Kâinat kitabı olmasaydı bu bilim kitaplarının, hatta bu bilim adamlarının hiçbiri olmayacaktı. Durum bu iken, kâinat kitabına bakarak kitaplarını yazanlar, kâinat kitabının müellifi olan Allah’ı görmezler, tanımazlar, ağızlarına almazlar, Ona minnet ve şükran borçlu olduklarını söylemezlerse, Onu dikkatlere sunmazlarsa, “biz bu kitaplarımızı, kâinat kitabının Yazarına ve Yaradan’ına borçluyuz,”demezlerse yukardaki hırsızdan ve sahtekârdan farkları kalır mı?

Bir zamanlar, “Bilginin ve bilimlerin İslâmileştirilmesi”şeklinde bir deyim kullanılır olmuştu. O günler ben de konferans ve sohbetlerimde diyordum: Kardeşim, bilimlerin değil, bilginlerin İslamileştirilmesi lazım. Çünkü bilimlerin hepsi Müslüman. Allah demeyen, Müslüman olmayan bilim yoktur. Kâinatta (evren) Allah demeyen, Müslüman olmayan varlık olmadığı gibi.[1]

Allah, bilimsel araştırmalar için aklı görevlendirmiştir. Akıl, başıboş olduğunu sanmasın, Yaradan’ın icraatını kendine mal etmesin, Firavunluk iddiasında bulunmasın diye de Peygamber göndermiş, Peygamberin eline de vahiyden ibaret kitap tutuşturmuştur.

Mevlana: “Benim bir ayağım dine bağlıdır, diğer ayağımla dünyayı dolaşırım.”dediği gibi, akıl, bir ayağını Son Peygamber Hz. Muhammed’e (sav) ve son din olan İslam’a bağlar, diğer ayağıyla da araştırmalarına devam ederse, malı, hakiki sahibine teslim etmiş olur. Firavun’luğun özelliği olan “benlik” davasından kurtulur, buluşları barış ve kardeşliğe, sevgi ve saygıya, adalet ve doğruluğa vesile olur. Böylece eğitim, sosyal ve siyasal hayat ahlaksızlıktan, anarşi ve terörden kurtulur.

Kur’anın derdi, maddeyi, güneşi, yeri-göğü anlatmak değildir. Kur’an’ın derdi, bu eserlerden bu eserlerin ustasına ve yaratıcısına baktırmaktır. Kur’an’ın güneşten bahsetmesinin birinci gayesi, güneşle güneşin sanatkârını, yaratıcısını göstermektir. Mesela Kur’an: “Güneş ve ay bir hesapla hareket etmektedirler.”[2] Der. Bu ayetle ve benzeri ayetlerle verilmek istenen mesaj, sadece güneş ve ayın hareketlerine dikkat çekmek değil, asıl verilmek istenen mesaj, Allah’ın hesapla, ölçü ile iş ve icraat yaptığına dikkat çekmektir. Demek istiyor ki Allah: Madem Rabbinizin işinde ve icraatında ölçüsüzlük ve düzensizlik yok, öyleyse ey insanlar, ey bilim adamları siz de ölçülü ve düzenli olun, plansız-programsız hareket etmeyin, ölçüde haddinizi aşmayın.[3]

Tekvinî kitap dediğimiz evrendeki ince hesapları görmeyi, incelemeyi Allah yarattığı akla yani akıl sahibi bilim adamlarına bırakmıştır. Bilim adamlarının, güneş ve ay hakkında ince ve detaylı bilgiler ortaya koyması, onlara gurur ve kibir vermemelidir. Tam tersi bu gelişmeler, onların tevazuunu, hayretini, hayranlık ve secdelerini artırmalıdır.Bilmelidirler ve bilirler ki, Allah insana aklı vermeseydi, insan bilim adamı olamazdı. Güneşi inceleyebilecek kimse çıkmazdı. Güneş ve gökler olmasaydı astronom ve astronomi bilimi olmazdı.

Fen bilimlerinin bilginleri bu hakikati görebilseler, en az din bilimlerinin peygamber ahlaklı alimleri kadar, belki daha çok huzura, güvene, sevgi ve saygıya, barış ve kardeşliğe kısaca eğitim ve öğretimde güzel ahlaka hizmet etmiş olurlardı.

Her şeyden ve herkesten önce, büyük bir sevda ile Allah demesi ve secdeye kapanması gereken bir zümre varsa, o da bilim adamlarıdır. Ne enteresandır ki bu işi, çoğunlukla bilim adamı olmayanlar yapmaktadır. Halbuki Allah, bu işi alimlerden beklemekte ve şöyle buyurmaktadır: “Allah’a, ancak alimler hakkıyla saygı gösterir.”[4] Diğer bir ifade ile: “Allah’ı en iyi tanıyacak olan ve Ona en iyi şükür, hürmet ve muhabbeti sunacak bulunan ancak ve ancak alimler ve bilginlerdir.

Allah, gerek din alimlerimizi ve gerekse fen bilginlerimizi, Kur’an ölçülerine bağlı, Peygamber ahlaklı alimlerden eylesin. Eylesin de eğitim ve öğretime, siyaset ve ticarete, güzel ahlak hâkim olsun, ülkemiz ve dünya anarşi ve terörden kurtulsun.


Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.