Bu yazı birilerine mesaj vermek için yazıldı elbette… Ama kime… İktidar hırsında olan herkese… Öğrenciden öğretmene, alimden cahile, fakirden zengine, erkekten kadına, cemaatlerden tarikatlara, amirlerden memurlara, iktidardan muhalefete ve siyasi tüm erklere… Ve en önemlisi ise iktidar olmak için muktedirlere boyun eğen, güçlülerin kapısında geceleyen, yardakçılık yapan, göze girmek-birinci adam olmak için her oyunu çeviren, rakiplerine karşı insafsız ve imansız davranan herkese…
İktidar hırsı deyip geçmeyin, şeytanı Allah’a secde ettirtmeyen, Adem’e yasak meyveyi yedirten, meleklere “biz senin emrine amade iken, görevlerimizi tam tamına ifa ediyorken neden yeryüzüne kan dökecek fesat çıkaracak insanı halife kılıyorsun” sorusunu sordurtan şeydi… İktidar hırsı deyip geçmeyin, iktidarı elde etmek için iktidarın asıl sahibine baş kaldırtacak, isyana sevk ettirecek kadar güçlü bir duygudur… İktidar hırsını sakın hafife almayın ve bu hırsı hep yüksek makamlarda, devletin üst kademelerinde, yöneticilerde aramayın… Bu hırs, en yakınınızda, hatta içinizde, kalbinizin derinliklerinde olabilir…
Bu hırsı bazen Firavun’da, bazen Habil’in katili Kabil’de, bazen de Yusuf’un kardeşlerinde görürsünüz… Firavun, saltanatı sallanmasın diye mazlum halkın çocuklarını kundakta kesti, Kabil iktidarın başına geçmek için tek rakibi olan ve kurbanı kabul edilerek Allah tarafından da iktidara ehil görülen Habil’i öldürdü, Yusuf’un kardeşleri evdeki iktidar kendilerinde kalsın, İsrailoğullarının başına Yakup’tan sonra kendileri geçsin diye geleceği parlak görünen, rakipleri Yusuf’u ölsün diye kuyuya attılar ve ona hiç acımadılar… Zaten iktidar hırsı öncelikle insanların içindeki şefkati, merhameti, acımayı, sevgiyi alır götürür… Sonra da iktidar muhterisi artık şeytan gibi azılı bir düşman oluverir, gaddarlaşır, zalimleşir, muhaliflerini alt etmek için hiçbir kural tanımaz, hak hukuk dinlemez hale gelir…
Şeytan, muhalif olarak gördüğü Hz. Adem’i iktidardan etmek için aldattı, Allah’ın adını kullandı, Adem’i zaafları ile vurmaya çalıştı… İktidar hırsını tarihin her safhasında, her sayfasında okuyabilirsiniz… Uzak tarihe, yakın tarihe, en uzağınıza, en yakınınıza bakarak bu hırsa şahit olabilirsiniz… Tüm entrikaların, tüm gayri meşru iş ve işleyişlerin temelinde hep iktidar hırsı yatar…
İktidar hırsı tarih boyunca her toplumu yaralamış, ortalığı yangın yerine çevirmiştir… Tefeci daha zengin olmak için, daha muktedir olmak için parasını faizde kullanır, siyasetçi yeri sağlam olsun diye muhalifinin ayağını kaydırır, patron daha çok kazanmak ve daha güçlü olmak için işçisine insafsız davranır, kabileler arasında en güçlü kabile konumunu kaybetmemek için entrikalar çevirir vs. vs…
Arkadaş grupları arasında çıkan tüm çatışmalar grup içi liderlik çekişmelerinden kaynaklanır, cemaatler lider kavgasıyla bölünür, Asrı saadeti kuran Hz. Peygamberin sahabeleri Sıffin ve Cemel’de iktidar için savaşır, Ali ve Muaviye kavgasında ümmet bölünür…(ki bu bölünmenin, ayrışmanın devamı halen Suriye’de ve tüm İslam coğrafyasında devam etmektedir…) Bu iktidar hırsı ile ortaklar ticaretleri gelir getirdi mi, biraz palazlandılar mı biri diğerini alt edip tek adam olmak ister, bir memur amir olmak için bin takla atar, makam sahipleri kıskanılır-taşlanır, “evde karı koca kimin sözü bu evde geçer” diye türlü bahanelerle kavga eder vs. vs… Çevremizde bu örnekler çok, bir bir zikretmeye gerek yok…
Kısacası kardeşim iktidar hırsı deyip geçme bu hırsın öldürmediği güzellik, yok etmediği iyilik, son vermediği adalet, tüketmediği ahlak, canına okumadığı mazlum, yuvasını yıkmadığı masum, yakmadığı belde, yıkmadığı umut kalmadı… Onun için ümmet coğrafyası perişan ve paramparça, Müslümanlar bölük pörçük, cemaatler kavgalı, yönetimler-siyasiler kaygılı…
İktidar hırsıdır kardeşim yenemediğimiz… İktidar hırsına yenilenler adaletle müsemma Ömer’i camide şehid ettiler, Hz. Osman’ın evini işgal ettiler Mushafın başında şehid ettiler, Kerbala’da Hz. Hüseyni hunharca katledip şehid ettiler, 15 Temmuzda ihanet darbesine kalkıştılar, Filistin’i işgal ettiler, Suriye’yi yerle bir ettiler, Mısırda ihvanı devirdiler Mursi’yi şehid ettiler, vs. vs…
Unutma kardeşim! Her insanda az ya da çok iktidar ihtirası vardır ve olacaktır… Önemli olan bu hırsı dengelemek, dengeyi tutturmak, hırsın bizi bizden almasına, insanlığınızı kaydırmasına izin vermemektir… İktidar hırsı, gücü ellerinde bulunduranlarda, iktidarın tadını alanlarda elbette daha çoktur… Zaten hiçbir güçlü gücünü kaybetmek istemez… Aksine gücüne güç katmak, iktidarı kaptırmamak ister… Bu doğaldır ve olması gerekendir zaten… Doğal ve doğru olmayan şey bu hırs uğruna doğruları ayaklar altına almak, adaleti sarsmak, insanlık sınırlarının dışına çıkmak, ahlaka mugayir davranmaktır…
Doğru olmayan şey yalan söylemek, iftira atmak, oyun çevirmek, hile yapmak, zulmü-haksızlığı yol bilmektir… İktidar için durum bu iken iktidarın yerine göz koyanlarda, iktidarın gücünü ellerine geçirmek isteyenlerde durum farklı mıdır? Değildir elbet… İktidarlar her zaman karşılarında muhalifler bulur, bulabilir bu doğaldır ama her iki tarafı bağlayan ahlak, adalet, insani ve İslami değerler gibi kırmızı çizgiler olmalıdır. Zaten kırmızı çizgiyi geçen sonuna imza atmış demektir…
Bu iktidar hırsını kimler yenebilir bilir misin? Melekler gibi haddini bilenler, rabbini dinleyenler, Allah ne der sözünü her söze önceleyenler, Adem gibi yanlışını fark edip dönenler, Adam olmak-insan kalmak için sa’y edenler, tevbe durağında durup tevbelerini bozmayanlar yener… Bu hırsı kim yenmez bilir misin? Şeytan gibi olanlar, üstün benim zannına ayet gibi tapanlar, iktidar olmak için ahlak, kanun, kural tanımayanlar… Muhaliflerini susturmak, rakiplerini durdurmak için oyun üstüne oyun kuranlar ve kuduranlar…
Kardeşim! İçindeki iktidar hırsının seni senden almasına, insanlığını öldürmesine, vicdanını susturmasına, ahlakını yok etmesine, adaletini eğriltmesine, seni zalimleştirmesine, ahlaksızlaştırmasına, namussuzlaştırmasına izin verme… Unutma iktidar hırsına yenilen ne kadar güçlü olursa olsun gün gelir ebabile yenilen ashabı fil gibi yenilir…
Unutma! Asıl iktidar haklı olmak, hakkın yanında olmak, haktan ayrılmamaktır…