Sahi kalbinizin size ne fayda sağladığını ve size neler kazandırdığını hiç düşündünüz mü? Size kaybettirdiği neler olduğu üzerinde durup zihninizi zorlayıp tefekkür ettiniz mi? Kalbinizin görevleri hakkında ne kadar bilginiz vardır?
Kur’an’ı Kerimde en çok bahsi geçen konulardan biri kalptir. Negatifi ve pozitifi var.
Negatif kalp çeşitlerinde paslı kalp çok ilgi çekmektedir. Paslı kalp ifadesi oldukça ilginçtir. İlginç olduğu kadar da düşündürücüdür. Çünkü pas genellikle demir gibi metallerde oluşur. Demir birçok sanayi dalında ve benzeri birçok hareketli araçlarda kullanılır. Nerede ve hangi araçta olursa olsun demir paslanırsa arızalar baş göstermeye başlar, mekanizma hareketi zorlanır. Daha da paslanırsa işlevini yerine getiremez. Hem de demir değerini kaybeder.
Öyle ki, paslanan küçücük bir vida bile bazı durumlarda yerinden çıkarılamaz. Çıkarılsa bile tahrip olur ve aslî görevini yapamayacak durumda değer kaybına uğrar. Küçücük paslı bir vida bazen kocaman makinelerin çalışmasına engel olur. İnsanda da paslanan kalp aynen o demir gibi değer kaybına uğrar. İşlevini yerine getiremez olur ve sırıtmaya başlar.
Tabii kalp makinesi pas tutmuş ise ve müspet çalışma şansı kalmamış ise, belki tek yönlü çalışır ve herhangi bir farklı fikir savunana karşı, “acaba benim dediğimden başka bir fikrin de, doğru olma ihtimali olmaz mı” dedirtmez. Çünkü artık kalp paslanmış esnekliğini ve işlevini kaybetmiştir. Onun için insanın kalbinde pas oluştuğunda kendi kabullerinden başka görüş, fikir ve değerlere asla yer vermez ve zaten bunu da uygulayamaz.
Bütün ideolojik şartlanmaların temelinde ve siyasî kemikleşmelerde bu gerçek yatmaktadır. Hangi ideoloji taraftarı olursa olsun taraftarların hepsinin kalbi paslıdır. Bu yüzdendir ki özellikle karşı tarafın her tür değerine acımadan saldırır, zarar verir, yeri gelir cana kıyar. İdeolojik şartlanma hastalığına müptela olan her kes için doğru, ancak kendi ezberidir. Genellikle şartlanmışların kendilerince ezberlerinden daha doğru hak yoktur!
Günümüzde bile devletler, milletler, ideolojik yapılanmalar, ekonomik ve siyasî çıkar çevreleri ve diğer sosyolojik çevreler, sürekli olarak kendi kabullerini savunurlar. Kendi kabullerinin dışında başka bir gerçek aramak ve kabul etmek gibi bir tercih akıllarına bile gelmez. Günümüzde yapılan tartışmaların da temelinde bu psikolojik müzmin hastalık yatmaktadır. İç bünyeyi arızalandırıp pozitif bir gelişmeye yol vermemektedir. Bugün toplumumuzda tartışıla tartışıla bitirilemeyen birçok konu da bu çerçevede kendini afişe edip negatif gelişmenin trendini yükseltmektedir. Ayarsız ve seviyesiz yaftalama ön plandadır.
Onun için münhasıran tartışılan konularda çözüm çıkmaz sürekli olarak çarpıtılır ve kronikleşir kalır. Çözüm sağlama ve sonuç alma ümidi de kalmaz. Bu ve benzeri konular çok rahatsız edicidir. Negatif özelliği ile iğrenç bir tablo görünümündedir. Bu negatif ve iğrenç mahiyetli konuların tartışılması normal insanı rahatsız etmektedir. Aynı zamanda bozuk plak gibi aklın mantığın kabulde zorlanacağı iddiaları ileri sürüp ısrar edenler kendi değerlerini çiğnemiş olurlar hatta geri zekâlıları andıran bir imaj oluştururlar. Onlarca yıl nice konu tartışıldı. Fakat çok yoğun tartışmalarla bir adım dahi ilerleme sağlanamadı.
Şimdi, bir an hayal edelim; yukarıdaki olumsuz vasıfları yok sayalım. Tartışma aktörlerini bir araya toplayalım ve İslâmî kesimin sözcülerini de aralarına katalım. Onlara: “önce konu hakkında yeterli bilgiyi alın. Konuyu evrensel mantıkla değerlendirin. Hukuku reddetmeden adaleti ön planda tutun. Birbirinize karşı inadına gerilmeyin, diretmekten vazgeçin, şartlanmışlığın kötü örneği olmaktan uzaklaşın. Evhamlarınızdan arının, hak ve özgürlüğün yalnız kendinize ait olmadığı anlayışı ile tartışın, hayır hayır müzakere edin ve ona göre karar verin” diyelim. Buna cevap alamazsınız. Realiteye döndüğümüz zaman, hiç de olumlu bir sonuç göremeyiz. Çünkü paslı kalplerden olumlu ve güzel sonuç çıkmaz, paslı ve çürümüş demir gibi aslî işlevini kaybetmiş ve görevini yapamaz olmuştur.
Not: Sosyal medyada ve gazetemiz yorumlarında, geçen haftaki yazımı eleştiren insanların, yazıyı doğru okumuş olmalarını isterdim. Hakaretler ise, insanî ve ahlâkî değildir. Kendilerini sahneleyenleri anlayışla karşılıyorum. Akli selime, Esselamu aleykum
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…