islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,5130
EURO
36,4631
ALTIN
2.955,44
BIST
9.112,69
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Az Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

Kalk Selahaddin, Biz Yine Geldik!

Kalk Selahaddin, Biz Yine Geldik!
15 Mayıs 2024 10:28
A+
A-

Kalk Selahaddin, Biz Yine Geldik!

1917 yılında Şam’a giren İngiliz komutan Edmund Allenby, doğruca Selahaddin Eyyubi’nin mezarına giderek mezarı tekmeler ve sanki bin yıl öncesinin hıncını ve öfkesini kusarcasına, “Kalk Selahaddin biz yine geldik” diye bağırır. Bin yıl öncesinin nesiller boyu süre gelen Müslüman düşmanlarının unutulmamış kini, Allenby’in narasında saklıdır.

Girdiği her yeri, işgal ettiği her beldeyi yakıp yıkan, kundaktaki bebekleri dahi vahşice katleden haçlı zihniyeti, İslam’a ve Müslümanlara olan kininden hiçbir şey kaybetmediği gibi, beslediği kinin semeresini, katliamlarla devşirmeye çalışıyor. İnsani olarak hiçbir değer taşımayan bu korkak mahlûklar, yeryüzünde tek bir Müslüman kalmayıncaya kadar katliamlarına pervasızca ve cüretkârca devam etmek istiyor.

Haçlı zihniyeti bu cüretkârlığı ve cesareti nereden alıyor?

Bu soruya yüzlerce cevap verilebilir. Kanaatimizce en başta Müslümanların bölünmüşlüğünden ve parçalanmışlığından, kendi aralarındaki iç çekişmelerden, fırka taassuplarından, menfaat-i şahsiye peşinde koşmalarından. Müslüman toplulukları çekip çevirecek aydın entelektüel sınıfın yokluğundan, olanların ise laik seküler dünyevi iktidarlarla haşır neşir olmalarından. Müslüman toplulukların dünyevileşmesinden, ahireti unutmalarından. Geçmişini bilmemelerinden, geçmişlerinden ders almamalarından.

Gazze ilk değil, ilk olmadığı gibi öyle görünüyor ki son da olmayacak. Yaşı elli ve üzerinde olanlar hafızalarını biraz kurcalasalar, tarihin kısacık diliminde kaç tane Gazze yaşandığını hatırlayacaktır. 7 Ekimden önce de Gazze’de katliam, soykırım, cinayetler, tecavüzler hiç durmadan devam ediyordu. Sadece günlük katledilen, hapsedilen, evi yıkılanlar onar onar zikrediliyordu. Fakat 70 yıldır süregelen işgal ve katliamlar hız kesmeden sürüyordu. Müslüman mücahitlerin 7 Ekim operasyonu, süregelen zulme ve katliamlara “artık yeter, ya bu işgal bitecek ya da hepimiz öleceğiz” dediği tarihti.

Oysa başta İslam alemi olmak üzere bütün dünya işlenen soykırımı, katliamları, hapsedilmeleri, sanki ilk defa imiş gibi algıladı. Sanki daha önce böyle cinayetler olmamış, hiç yaşanmamış gibi tepki gösteriyor. Elbette gösterilen tepkiler, protestolar, itirazlar çok önemli. Lakin bu tavır alışlar, karşı duruşlar sürdürülebilir olduğunda değerli.

Yarın savaş bitti denildiğinde, işgalci katil siyonist Gazze’den çekildiğinde, Müslümanların zalimlere ve onların yardımcılarına, zalimlere lojistik destek sağlayanlara, ölümlü tanrı olan dünyevi iktidarlara karşı tavrı ne olacak? Kısacık tarih diliminde aynı sahneyi defalarca izlemedik mi? Perde kapandığında, bir daha açılıncaya kadar her şey süt-liman olmadı mı?

Ahmed Hamdi Akseki’nin ibretli bir tespitini burada zikretmek yerinde olacaktır. Şöyle diyor Akseki:

“Benim neslimin büyük günahı tarihini bilmemek, tarihine inanmamak ve bilhassa tarihinde kendinden bir şey devam ettiğine inanmamaktı. Gördüğümüz feci terbiyenin tesiri altında tarihi bir mezar ve bütün vekayii birer ceset gibi düşünüyorduk. Mazimiz bir dağdı, onu çıkmıştık, şimdi inmekle meşguldük. Ve talihin bizi iniş tarafında dünyaya getirdiğine kızmaktan başka yapacak bir şeyimiz yoktu.”

Şimdi, bizim neslimizin de günahı, geçmişini hemen unutmak, daha önceleri defalarca yaşanan cinayetleri hafızamızdan silmek ve yeniden yaşandığında, sanki ilk kez yaşanıyormuş gibi tepki göstermek değil mi? Ve Gazze’de ibret alınır mı? Ve dahi Müslümanlar, yeni Gazzelerin yaşanmaması, İngiliz gâvuruna bir daha “Kalk Selahaddin biz yine geldik” dedirtmemek için ne yapar?

YAKUP DÖĞER 

MİRATHABER.COM -YOUTUBE- 

YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.