islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4787
EURO
36,2260
ALTIN
2.957,05
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

Kalplerimiz(de) Çöp Olmasın

Kalplerimiz(de) Çöp Olmasın
4 Ağustos 2018 09:15
A+
A-

Haberlere sık sık konu olan durumlardan biridir çöp evler. Bir takım psikolojik sorunları olan insanların varlığı neticesinde ortaya çıkan bu durum, yaşanan evlerin adeta çöpe dönmesine ve bu durumdan hiç rahatsız olmadan yaşamalarına sebep oluyor.

Her sabah ve akşam konteynerlere çöp döken bizler, bu durumu anlamakta güçlük çekiyoruz. Merak edilen de bu; insanlar nasıl oluyor da o çöplerle aynı evde yaşayabiliyor? Bu konu ile ilgili yapılan araştırmalar sonucunda birçok sebep ortaya çıkmıştır. Mesela uzmanlar, bu kişilerin çöplerle   “bağ kurduğunu” söylüyor.

Çöplerle bağ kuran insanları gördüğümüzde şaşkına dönüyoruz fakat asıl şaşılması gereken kalpleri çöpe dönmüş insanların nasıl yaşamlarına devam ettikleridir. Uzmanların deyimiyle acaba “bağ kurdukları” için mi böyle yaşam sürüyorlar? Oysaki insanoğlunun başına gelebilecek en büyük felaket kişinin ölü bir kalbe sahip olmasına rağmen bunun ıstırabını duymaması değil midir?

Göğsümüzün sol tarafında bulunan,  hayatımızın devamını sağlayan, özel bir et parçası vardır. Biz ona yürek deriz. Yürek, sadece biz insanlarda değil, hayvanlarda da bulunur. Bizi onlardan ayıran ise kalbimizdir. Gönül olarak da ifade ettiğimiz kalbimiz, ruhumuz ve nefsimiz arasında insaniyeti gerçekleştiren nurani bir vasıta, aynı zamanda da manevi bir güçtür.  Onu göremez, yalnızca hissederiz. Bedenimizdeki her bir azamız, kalbimizin emrindedir.  En özel hislerden olan sevmek, inanmak, korkmak kalbimizdedir. Tabi kalp sadece bunlardan mı ibarettir? Hayır, bir de Rabbimizin kalbimize ektiği bir tohum var ki o da İmandır. İman tohumu ne kadar kök salarsa o kadar çok büyür. İman, bir kalbe girdiği zaman artık o kalp nur ile aydınlanmaya başlar. Bu nur öyle bir nurdur ki artık başta dilimiz olmak üzere tüm azalarımızda, yaşam tarzımızda kendini göstermeye başlar. O andan itibaren yaşantımızda değişimler başlar. Artık yaşanan her şeye ve herkese o nur ile bakmaya başlarız; annemize, babamıza, eşimize, çocuklarımıza, işimize, komşumuza… Artık her yerde imanımız bizim ölçümüz olur.

Çöp biriktiren insanlar, kalplerindeki imanın eksikliğini veya hayatlarındaki sevgi eksikliğini eşyalara olan aşırı bağlılıkları ile gösteriyor. Aynı şey kalbimiz için de geçerli. Bir kalpte iman yoksa merhamet yoktur, vicdan yoktur, yardım etme duygusu yoktur, paylaşma duygusu yoktur. Peki, ne vardır iman olmayan kalpte? Kibir, haset, kin, gıybet, nefret, dedikodu, kıskançlık, bencillik gibi çöp niteliği taşıyan yani atılması gereken ama atılamayan şeyler vardır. İman boşluğunun yerini doldurduğu için de atılması çok güçtür.

İmanlı kalp güzeldir, temizdir ve Allah’a sıkı sıkıya bağlıdır. Güzelliklerin ve iyiliklerin yeri olan kalp kirlendiği zaman artık tüm güzelliklerden uzaklaşmaya başlar. Kötü olan her şey kalbine dolar, normalleştirdiği günahları bile vardır.

Peygamberimiz; “Bir kimse, günah işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta hâsıl olur. Eğer tövbe ederse, o leke silinir. Tövbe etmeyip tekrar günah işlerse, o leke büyür ve kalbin tamamını kaplar, kalp, kapkara olur.”buyurmuştur. Eğer kalplerimiz bu kadar kararırsa nasıl Rabbimizin bizi davet ettiği cennetine girebiliriz? Her davet gibi bu davetin de koşulları var elbette… Kur’ân-ı Kerim’de “O gün ne mal fayda verir ne de evlat. Ancak Allah’a kalb-i selim (temiz bir kalp) ile gelenler o günde fayda bulur.”(Şuara/88-89)dediği kalbimizi elbette temizlemekle, temiz tutmakla yükümlüyüz. Bizleri Rabbimizin sevgisine ve rızasına ulaştıracak olan yol kalbimizdir. Aynı zamanda ondan uzaklaştıracak olan da kalbimizdir. Tercih bizim; ya kalplerimizi temizleyerek Rabbimize yaklaşacağız, ya da kirlenmesine müsaade ederek, içindeki çöplerle yaşayıp sonunun ne olacağını bilmeden Rabbimizden uzaklaşacağız.

Kalbi kirleten kibir, haset, kin, gıybet ve nefret ile Rabbimize nasıl yakın olabilir, nasıl mutlu olabiliriz? Gelin kalbimizin içinde olan bu duygulardan ve bize bir fayda sağlamayan işlerden yüz çevirelim, bu saydığım çöpleri gelin namaz kılarak, oruç tutarak, Kur’an okuyarak, tövbe ve istiğfarlarla ve ölümü çokça anarak boşaltalım kalplerimizden. Yerini iyiliklere, güzelliklere bırakalım. İnanın o zaman her yer daha yaşanır hale gelecektir. Çünkü çöpler yalnızca bulunduğu yeri kirletmez çevresine de zarar verir. Kimse çöp dolu bir yerde yaşamak istemez. Orada sağlık yoktur, huzur yoktur.

Dünya bizim evimiz. Fakat biz bu evin sahibi değil kiracısıyız. Geldik ve gidiyoruz. Yaşadığımız dünyayı güzelleştirmek ve güzel gidebilmek bizim kalbimizde. Çünkü gittiğimiz yere buradaki malı ve mülkü değil kalbimizde ne varsa onu götüreceğiz. Önce kalplerimizi temizleyelim, evler nasıl olsa temizlenir. Yeter ki temizlemeye niyet edelim; Rabbimiz zaten indirecektir rahmetini.

Rabbim çöplerden arınmış selim bir kalp ile gidebilenlerden eylesin.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.