Geçtiğimiz gün bir dostumuz Akit Gazetesi yazarlarından Vehbi Kara’nın benimle görüşmek istediğini söyledi.
Konu ise İktisat Hareketi kurucusu başkanı aynı zamanda da havuz sisteminin mimarı Prof.Dr. Mete Gündoğan beyin bir video konuşmasında, katılım bankalarının faizle ilişkisini anlatırken verdiği örnekte kullandığı idrarla abdest alma benzetmesiydi.
Faizsiz katılım bankalarının, diğer bankacılık sisteminden bağımsız olmadığı, sistem içinde yasal sorumluluk ve hareket alanlarının bazı tercih farklılıkları ile mevduat bankalarıyla aynı olduğu, kar payı diye isimlendirilen şeyin bankacılık sisteminde faiz olduğunu anlatırken, katılım bankalarının da faizli işlemler yaptığını söylerken idrar ile abdest almak olduğunu benzetmesi, Akit yazarlarından Vehbi Kara beyle yaklaşık 40 dakika süren telefon görüşmemizin konusu oldu.
Önce kendisini dinledim. Nereyi eksik anlamış, neye kızmış, meseleyi nasıl doğru anlamasında yardımcı olabilirim diye. Ben dinledikçe söz alma fırsatı kollarken, kızgınlığını dönüp dönüp Sayın Gündoğan’ın “idrarla abdest alma” benzetmesi üzerine getiriyordu.
Öyle ifadeler kullandı ki; “katılım bankalarının düşmanı”, “Siyonistlere hizmet etmek” gibi bilgisinden büyük itham edici cümleler kurdu. Kendisine ekonomik yapı ile ilgili bir bilgi sahibi olup olmadığını, konuya ilişkin yasal düzenlemelere hakim olup olmadığını sorduğumda hayır cevabını ise yarım ağızla alabildim.
Gördüm ki, kendisi faizsiz iddiasında olan katılım bankalarının “kesinlikle faizli iş yapmıyorlar” şartlanmışlığı ile muhtemelen üç beş kuruş parası orada nemalanan gibi Katılım Bankalarının faizsiz işlem yaptığına dair sıkı bir savunucusu kesildi.
Bu kardeşimiz ve bu eksende düşünen ve tavır sergileyen kardeşlerimize ilk tavsiyemiz, narkozun etkisinden çıkmaları gerektiğidir. Nasıl bir öğretilmiş çaresizliklere hak suretinde sarıldıklarının gerçek yüzünün farkında değiller. Zihinsel narkoz, cerrahi narkozdan daha tehlikelidir. Bunun için bir değersayım/paradigma değişikliğine gitmeden zihinsel narkozdan çıkılmasının mümkün olmadığını da bu arada belirtmiş olalım.
Telefonda yapacağım izahatın artık onun için yersiz olduğunu anladığımda, Sayın Mete Gündoğan’ın (sözde faizsiz) katılım bankalarının finansal işlemlerini idrarla abdest almaya benzetmesinin en hafif bir benzetme olduğunu söyledikten sonra, konuyu samimi bir şekilde anlamak istiyorsanız konuyla ilgili Mete Beyin kitaplarını tavsiye ettim.
Mete Gündoğan Bey’in bu ifadesinden çok daha şiddetli ve sert bir şekilde söylenmesi gerektiğinin altını çizerken, konuyla ilgili Bakara Süresi 275-279 ayetlerini kendisine hatırlatarak; bu işi yapmaktan vazgeçilmediği taktirde Allah ve elçisi olan Peygamberimizle ile harp olduğunu, ebedi cehennemlik olacağını ifade eden ayeti hatırlattım. Vehbi Kara Bey’in beni arama amacının doğruya ulaşmak olmadığını, yazacağı makalesi Mete Gündoğan Bey’e sözde cevap vereceğini söyledi ve yolun açık olsun deyip telefonu kapadım.
Şimdi Vehbi Kara Beyin, bilgi yoksunu makalesinden bazı bölümleri değerlendirerek okuyucularımıza sunmak istiyorum.
Deniz yüzbaşısı iken TSK dan ayrılmak zorunda kalan Vehbi Kara savunduğu faizsiz finans kurumları ile ilgili şunları söylüyor;
‘1964 yılından beri İslamiyet bu paradan para kazanan ahlaksız sömürü sistemini yasaklamıştır.’
İslam 1400 yıl önce paradan para kazanmayı, faizi yasaklamış. 1964 den beri değil. Arkadaşımız 1964 tarihini veriş nedeni sözde faizsiz bankacılığın başlaması olarak bunu İslam’ın faiz yasağını finans sisteminde başlattığını söylüyor. Bilgi yanlış, söz yalan.
‘Bu faizsiz sistemi yerine ‘karzı hasen’ borçlanma sistemini getirerek para baronları ve tefecilerin önü kesilmiştir.’
İslam bir borçlanma sistemi getirmez. Tam tersine borçlanmayı bitirici dengeleri önerir. Bu konuda Bakara Suresi 282. ayet borçlanma durumu olduğunda onu düzenler ve nasıl bir ilişki içinde olunması gerektiğini ayette açık seçik biçimde ifade eder. Borç verildiğinde kaydedilmesi, borçluya süre verilmesi, verilen sürede borçlu yine eli darda ise bir süre daha mühlet vermesi önerilir. Eğer borçlu yine borcunu ödeyemez bir duruma düşerse devlet borçlunun velisi olarak borç tasfiyesine gider.
Bu ticari hayatı içinde olası insan hatalarından doğan ticari olumsuzlukların giderilmesine yönelik düzenlemedir. Yoksa Vehbi Kara beyin iddia ettiği gibi borçlanma sistemi getirmek değildir asla! Borçlanma sistemi bugün uygulamada olan bizim Borca Dayalı Para sistemi (BDPS) dediğimiz borç tuzağıdır. Bu borçlanma modeli ile insanlar faiz le borç üzerinden sömürülmektedir. Bu durumda hak’la batılı Vehbi Kara Bey birbirine karıştırmış.
Ayrıca (Haşr:7’de: “paranın bir azınlık arasında dolanmasına” neden olan borç sistemine itiraz eder. Azınlıkların parayı kontrol ederek sürekli borç vermesine zemin oluşturacak her adil olmayan bölüşüme karşı Haşr:7 ayeti önemli temel denkliklerden biridir. ‘’Ölçüyü adaletle tutun ve eksik tartmayın’’ (Rahman:9)
Müslümanların içine sızan Siyonistler başta olmak üzere çeşitli para baronları kanunen suç olan katılım bankalarının faizle işlem yapmalarını dillerine dolamış, helal kazançla yaşamaya çalışan Müslümanlara ve kurumlara çamur atmaya çalışmışlardır.
Vehbi Kara Bey’e telefonda; “siz bankacılık ve finansal kurumların yasalarının hepsine hakim misiniz?” diye sorduğumda; “Hayır” cevabını verdi. Bilgisi olmadığı bu konuda, bankaların finansal tablolarını okuma yeterliliği olmadığı ve okuma ihtiyacı duymadığı halde böylesine gerçekle ilgisi olmayan bir temennisini söylemesi, savunduğu sözde faizsiz kurumları yöneticilerini de da sevinçten kıs kıs güldürmüştür.
Sözde faizsiz katılım bankaları; topladıkları mevduatları kısa vadelerde nerelerde kullanıldığına bakılması diğer bankalardan farklı olmadığını gösterecektir. İşlem yaptıkları argümanların önüne koydukları bir takım İslami kavramlarla aklanmaya çalışılan bu yapılar, yaptıkları işlemler açısında diğer faizli mevduat bankacılık sistemi ile %90 örtüşür. Çünkü aynı yasalara ve işlemlere tabiler.
Finansal düzen faiz çarkı ile döngüsel olarak sürdürülüyor. Katılım bankaları da bu düzenin parçasıdır ve faiz üretir sürekli. “Kar payı” demekle faiz olmaktan çıkmaz. İşlemler aynı, gerçekler ise acıdır. Her ne kadar kabul edilmek istenmese de bugün bu finansal yapı içinde müftüsü de, hocası da, hacısı da en dindar geçineni de bu faiz düzeni içinde besleniyor ve yaşıyor. Bu sistemi dönüştürmek istemeyenler ve keyiflerini bozmak istemeyenler ise sistem içinde vicdanlarını tatmin etmek için altı boş aldatmaca sözler kurarlar.
Katılım bankalarına düşman olan bu kişiler, paranın faiz sisteminin bir parçası olarak üretildiğini iddia etmektedir. Halkımızı kandırmak için söyledikleri ’Merkez Bankası bir anonim şirkettir, bankanın sahipleri faiz baronlarıdır. Demek ki neymiş Merkez Bankasının bastığı paralar faiz işlemidir ve bunların kullanılması haramdır.’
Vehbi Kara bey, Mete Gündoğan Bey’in bir videosundan hareketle onu ve onun gibi düşünenleri katılım bankalarının düşmanı ilan ediyor. Arkadaşımız heyecanlı ve eksik bilgileri ile savurduğu bu itham edici sözlerini heyecan taşması olarak görüyoruz. Biz kurumların düşmanı falan değiliz. Biz mevcut bir sistemin değişimini isteyen, Türk milletinin mal varlıklarını ve Türk Devletinin kurumlarını sömüren küresel faiz sistemin düşmanı olarak tanımlanabiliriz. Biz, faiz sistemine itiraz ediyor ve bu sistemin değişmesi için milletimizi uyandırmaya çalışıyoruz.
Bu çalışmalarımızı hem STK çalışmalarımızda, hem Siyasi yapısal çalışmalarımızda sürdürüyoruz sürdüreceğiz. Çünkü sistem, Borç sistemidir. İçinde Karzı Hasen (güzel borç verme) filan yoktur. Sürekli faizli tuzakların finansal dil değişimleri ile aldatmalar vardır.
Bu yapı milletin malına finansal düzen üzerinden çökmektedir. 23 milyon haciz dosyası ile beraber 37 milyon borçlu insan üretmiştir. Vehbi Kara beyin İslam adına sözde attığı naralar, sözde faizsiz kurum diye sahiplenmeye çalıştığı yapılar bugün ki durumu değiştirmiyor.
Ayrıca burada şunu da belirteyim, İslami hassasiyet gösterim faiz konusunda sözde çıkış yolları gösterenler bilsinler ki bu sistem değişmedikçe guruplar halinde sadece kendinizi ve etkiniz olanları kandıracaksınız.
Vehbi Kara bey, yine yanlış bir bilgiyi diline dolamış. Merkez Bankasının hisselerinin çoğu devletin. Dolayısı ile devlet faizli para basmıyor.
Ne ilginçtir ki Merkez Bankasının sürekli açıkladığı ve bastığı parayı faizle verdiği gerçeğini görmeyecek kadar kör olmuş bir savunmaya geçmiş arkadaşımız. Merkez Bankası’nın hisselerinin %55 devletin olmasını, paranın faizsiz basıldığını sanacak kadar Merkez Bankası yasalarından ve mevcut uygulamaların finansal gerçekliği içinde okumaktan yoksun arkadaşımız.
Vehbi Kara bey gibi düşünenler şunları iyi bilmeliler
Parayı sadece Merkez Bankası basar. Bastğı parayıda faizle satar. Bu durumda da parayı üreten ve sonra üzerine faiz koyarak piyasaya sürülen ilk hareket noktası Merkez Bankası olmaktadır.
Faize bağlı borç olarak verilen paraya artık siz sözde eleştirdiğiniz “Darul Harpçılar” gibi kılıfına uygun bir fetva bulursunuz. Kullandığınız ve üzerinde Cumhuriyet Merkez Bankasına ait olan para faizlidir. Detayları ve bu işteki Narkoz ve illüzyonları öğrenmek isteyen Prof.Dr. Mete Gündoğan’ın iki eseri olan Narkoz ve Para B*K Gibi adlı eserlerini okuması yeterli olacaktır.
“Bu kişilerin uyandırmaya çalıştığı fitneye cevap vermek kolaydır. Merkez Bankasının çoğunluk hisseleri devlete aittir. Merkez Bankası Dünyanın neredeyse her yerinde devletin elindedir”
Arkadaşımız bu ifadesinde de örtülü bir şekilde sözde finans kurumlarına yaptığımız eleştirilere karşı fitneyi uyandırmaya çalıştığımızı söylüyor. Zihinsel narkoz böyle bir şey. Buna bilgi eksikliği de eklenince tam bir örgütlü facia ortaya çıkıyor. Asıl fitne, kavramsal değişikliklerle batılı hak suretinde gösterip, mütedeyyin ve faize tepkili olan insanları illüzyonlarla faiz düzeni içine çekerek kullanmak ve sözde İslami kavramlarla halkı aldatmaktır. Bankacılık yasalarını bilen, toplanılan tasarrufları sözde faizsiz finans kurumların kısa vadede nasıl fonlarda kullandığını görecek şekilde mali tabloları okuyabilen herkes, bu arkadaşın itham ettiği fitnenin içinde kendisinin olduğunu görecektir.
Çıkmış arkadaşımız birde “Merkez Bankası devletin” olduğunu söyleyecek bir cahilliğini ısrarla söylediğini görüyoruz. Basit bir soru ile bu bahsi de kapatalım; Merkez Bankası Parayı basıp %14 faizle bankalara satıyor. Ama devlet/hükümet/Hazine % 14 ile bu parayı alamıyor.
Peki, Hazine millet adına her hafta nasıl borçlandırılıyor?
Hazine kamu harcamalarında kullanmak için haftalık borçlanmaya çıkıyor. %14 ile MB faizle para alan piyasa (bankalar) devlete %28 faizle para satıyor. Ticari piyasaya da bugünlerde %36- 40 arası faizle para satıyorlar. Şimdi soruyoruz; Madem Merkez Bankası devletin ise neden %14 faizle borçlanamıyor
Devlet iki katı faizle daha fazla borçlandırılarak %700 kar açıklayan faiz düzeninin kaleleri bankalar sürekli kazandırılıyor?
Aradaki farklar kimin cebinden çıkıyor?
Vehbi Kara Bey gibi Narkozun etkisinde kalıp o minvalde düşünenler bu soruların cevaplarını araştırmayı düşünürmü?
‘Faize dayalı olarak Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası para üretmektedir demek büyük bir aldatmacadan ibarettir. Devletin Bastığı Türk lirasının faizle hiçbir alakası yoktur. Bu nedenle Türk Lirası ile işlem yapan katılım bankalarının faize bulaştığı iddiası da tamamen yersizdir.’
Evet, ilk düzeltmeyi yapalım. Türkiye Cumhuriyet(i) değil, Türkiye Cumhuriyet merkez Bankası. Önce bu ayrımı öğreneceksiniz. T.C Devletinin para basma yetkisi yoktur. Bu yetki meclise aittir. Meclise ait olan bu yetki Anayasal olarak korunma altına 87 maddede alınmıştır. Bu yetkinin mecliste para basma yetkisinin tekrar T.C Merkez Bankası özel şirketine devredilmesi ayrıca anayasal olarak bir suçtur. Çünkü Anayasada para basma yetkisi sadece TBMM’ye aittir.
Bu düzenleme değişmeden, para basma yetkisini özel yasalara tabi olan özel bir şirket olan Merkez Bankasına devredilmesi anayasaya aykırıdır. Dolayısı ile paranın üretiminin faize dayalı olmadığını savunan Vehbi Kara arkadaşımız burada da büyük bir yanılgı içindedir. Paranın üretimi tamamen faize dayalı olarak üretilmekte olup, kanuni alım gücü verilmesi ile borçlandırma mekanizması ile halk ve devlet sürekli sömürülmektedir. Faizle piyasaya verilmiş bu para borç paradır. Buna TL’nin faizle ilgisi yoktur demek sadece cahillikle ifade edilemeyecek kadar büyük bir körlüktür. Buna örgütlü cahillik demen daha doğru olacaktır.
Basılan para borç olarak verilerek faiz üretmektedir. Mal ve hizmeti ne kadar dolanırsa faizle üretilmiş TL’de o kadar faiz üretir. O kadar milleti ve devleti sömürmeye devam eder. İşte gerçek fitne Borca Dayalı Para sistemidir. Bu sistemin değişimi için öncülük yapan akademisyen, STK ve siyasi yapılar bu temel tespitler üzerinde yürüyerek, narkozlanmış insanların uyanması için mücadelesine asla yılmadan kararlılıkla devam edecektir.
‘Katılım bankalarına çamur atma sebebi, darul harpçılar gibi ‘Türkiye savaş memleketidir, bu sebeple faiz yiyebilir ve zina yapabilirsiniz’ diyerek İslam’ın emirlerini kaldırmak için şeytan fikirli aldatmacadır.’
Arkadaşımız Darul Harp safsatasını da doğru bilmiyor. Darul harpde zina serbesttir diye bir şey yoktur. Ama günümüzde zina suç olmaktan çıkartılmıştır. Suçlayacaksa iktidarı Vehbi Kara suçlasın. Biz Türkiye’nin hiçbir zaman darul harp olduğunu düşünmedik. Darul harp safsatasının haramları meşrulaştırmak için boş temelsiz İslam’ın kaynağından uzak ve bitmek tükenmek bilmeyen kişisel arzu heves ve menfaatlerin tatmini için verilmiş fetvalar olduğunu düşünüyoruz.
Haram her yerde haramdır. Haramı Allah kılmıştır, insanların keyiflerine göre bu değişmez. Vahyi, zorluk alanında esneklik gösterilecek konuyu da Kur’an’da açık bir şekilde ortaya koymuştur. Oda haram olan domuz yeme konusundadır. Kimsenin haramları genişletme, daraltma yetkisi yoktur. Bunu yapan kendisini ilah edinmiş demektir. Çünkü hiçbir gerekçe ile, arkadan dolanmalar ile haram koyma yetkisi yoktur. Allah, dininde ortak edinmez.
“Katılım bankalarına çamur atma” demek, bataklığa çamur atmak demektir. Çamur atma tabiri, temiz olanlar için kullanılır. Faiz düzeninin sözde islami kılıflı yapılarına çamur atmaya gerek yoktur. Çünkü onlar faiz düzeninin toplumun faize karşı tepkisini devşirmek için taraslanmış Narkoz banklardır. Uygulamaları yasalar ekseninde faiz düzenine göre işlerken, “çamur atma” tabiri gülünüp geçilecek bir şeydir.
Vehbi Kara bey, birde hangi İslami bilgi ve birikimi ile kalkıp sözde faizsiz finans kurumlarını eleştirmeyi ve reddetmeyi İslam’ın emirlerine karşı gelmek gibi yersiz ve cahilane bir ifade kullanabiliyor anlamış değiliz.
Katılım bankalarında üç beş kuruş parası olupta oradan nemalanıyor olabilirmisiniz bilemiyoruz. Ancak eğer bunun için, Katılım Bankalarına “İslamidir” diyecek kadar temelsiz yazmanız sizi ayrıca hakka karşı büyük bir sorumluluk altına sokmakta olduğunu da hatırlatmak isteriz.
“Hükümetimiz iki katılım bankası açarak halkımızın faize bulaşmadan tasarruflarını korumaları için önemli bir atılım gerçekleştirmiştir”
Son olarak Vehbi Kara Bey’in söz de katılım bankalarının faizsiz olduğunu savunan eksik yanlış yarım yamalak makalesinden bu yanlışı düzeltelim.
Hükümetin iki katılım bankası oluşturması, sistem dışında ayrı bir bankacılık yasası ile düzenlenmiş değildir. Sadece bazı yasal düzenlemeler yetirilerek, oturduğu yerden sistem içinde İslami Banka diye algısal kabule inanmış bazı fıkıhçıların önerileri dikkate alınarak düzenlemeler yapılıştır. Bu düzenlemeler bankacılık yasalarından beri değildir. Bu düzenlemeler, faizsiz üretilen bir para ile yapılmıyor. Aksine Merkez Bankası tarafından üretilen faizli TL paraları ile yapılıyor.
Kurulu bu katılım bankaları da topladığı fonları kısa vadede faizli fonlarda değerlendiriyor. Yani bankacılık sisteminde borç modeli ile borç alıyor faiz ödüyor borç veriyor faiz alıyor. Bu bu kadar net ve açıktır. Bunun olmadığını iddia eden insanın konuyla hiçbir ilgisi olmayıp, inanmak istediği gibi, görmek istediği gibi kabul etmek istiyor. Zihni bu tip arkadaşların tam narkoz etkisinde olduğu için onlar için ancak uyanmaları için dua edebiliriz. Onlar için elimizden gelen de budur.
Vehbi Kara bey onun gibi düşünenler bilsinler ki; hiçbir tasarruf borçsuz oluşmuyor. Borca verilen tasarruflar, yine borç olarak sistem içinde döndürülüyor. Katılım yada faizli bankaların özünde işleri para satmaktır. Topladıkları tüm tasarrufları, ister özel sektörde sarat ister devlet borçlanmalarında fonlarda kullandırır.
Halkımız şunu iyi bilsin ki kullandığımız para, özel bir şirketin borç parasıdır.
Bunu devlete borç verir faiz alır.
Halka borç verir faiz alır.
Bu para mal ve hizmetleri çevirdiği sürece kimse kalkıp benim işlerim faizsiz demeye kalkmasın. Yapılan işlem ticari olarak faizsiz olsa da, onu hareketlendiren sermaye faizli olduğu için her ticari işlemde bu mal ve hizmet üzerinden faizli dönmektedir. İşte enflasyonun sebebi de önü alınamaz bu milyonlarca faizli işlemlerin piyasada yapılmasıdır.
Mevcut Sistem, ekonomik düzen Faize Dayalı Borç üzerinden bir sistemdir. Kullanılan para faizin temel nedenidir. Kullandığımız paranın var ediliş nedeni borç talep ettirerek faiz alınmasıdır.
Bu para kullanıldığı halde ve sistemi değiştirmeden kimse çıkıp faizsiz ticaretten bahsetmesin.
Ne zaman ki Borca Dayalı Para Sistemini (BDPS) değiştiririz, işte o zaman bir şeyin değişimi ile her şey değişecektir.
Selam ve dua ile…
…
YUNUS EKŞİ