Kayseri’de tetiklenen ve birçok şehirde vandalları harekete geçiren ırkçı saldırılar, Kahramanmaraş’ın Türkoğlu ilçesine kadar uzandı. Depremden bu yana çadırda yaşayan Suriyeli bir ailenin kaldığı çadıra dün gece molotof kokteyli atıldı. Saldırı anında çadırın içinde küçük çocuklar uyuyordu.
Mahallede bakkallık yaparak geçimini sağlayan Ahmed N., çocuklarıyla birlikte depremden bu yana çadırda kalıyordu. Kayseri’de başlayan ırkçı saldırılar sonrasında bir grup saldırgan, üç küçük çocuğu ve eşiyle beraber kaldığı çadıra molotof atarak bütün aileyi diri diri yakma girişiminde bulundu.
Saldırının hemen ardından yangın söndürüldü, ancak çadır tamamen kullanılamaz hale geldi. Yangın, mahalle sakinlerinin müdahalesi sayesinde büyümeden kontrol altına alındı. Fakat bu olay, aileyi sokakta bıraktı. Depremden sonra yaklaşık 16 aydır çadırda kalan depremzede aile, üç küçük çocukla sokakta kaldı.
Kayseri’de başlayan ırkçı saldırılar, hızla ülke genelinde yankı buldu. Birçok şehirde benzer saldırılar yaşandı. Bu tür olaylar, toplumdaki nefret ve öfkenin artmasına sebep oluyor. Irkçı söylemler ve nefret suçları, sosyal huzuru da tehdit ediyor.
Yazıklar olsun!
Irkçılığın her çeşidine ve her versiyonuna yazıklar olsun!
Cahilliğin ve basitliğin dik alasıdır bu durum!
Adice yapılan bu olayın, terör örgütü İsrail’in Filistinlilere yaptıklarından hiçbir farkı yoktur…
Sosyal medya çılgınlığının esareti altında olan bu vandallar, kanaatimizce en ağır ceza ile cezalandırılmalıdırlar…
Yahu mesele Türklük ya da Türkçülükse, Çanakkale’de biz, Suriyeli ve Filistinli kardeşlerimizle omuz omuza çarpıştık…
Mesele gerçekten Türklük ya da Türkçülükse, aynı tepkiyi ülkede yaşayan Yahudilere, Ermenilere ya da İngilizlere neden gösteremiyorsunuz?
Ülkemizden 4 Bin Yahudi asıllı Türk vatandaşı İsrail ordusuna katılmış… Neden bunlara tepki gösteremiyorsunuz da, garibanlara ve çocuklara saldırıyorsunuz?
Yemiyor değil mi maçanız?
Sizin gücünüz ve Türklüğünüz(!) ancak savunmasız insanlara yeter değil mi?
Pek anlayacağınızı zannetmiyoruz ama buraya bir ayet yazalım da belki okur ve ilham alırsınız:
“Ey insanlar! Gerçekten Biz sizibir erkekle bir kadından yarattık ve birbirinizle tanışıp rahat, huzur ve kardeşlik içinde bir hayatı yaşamak için iyilikte, güzellikte yarışasınız diye sizi ırklara, boylara ayırdık. Hepiniz Âdem ve Havvâ adındaki bir anne-babanın çocuklarısınız. Dolayısıyla, herhangi bir ırkın veya sınıfın diğerine üstünlüğü söz konusu olamaz. Gerçek şu ki, Allah katında en üstün, en değerli olanınız, takva bakımından en ileride olanınızdır. Irk, renk, zenginlik, güzellik, makâm, şöhret, güç gibi özellikler, İslâm’a göre asla üstünlük ölçüsü değildir. İlâhî değer ölçülerine göre en kıymetli, en saygıdeğer insan; ahlâkî erdemler bakımından en önde olan insandır. Ey insanlar! İyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin, üstün-aşağı gibi bütün değer ölçülerinizi Allah’ın kitabından almalısınız! Çünkü Allah her şeyi bilendir, her şeyden haberdâr olandır.” (Hucurat Suresi 13)
MİRATHABER.COM