Kelime-i Şehâdet bizi diğer insanlardan ayırır ve bize nasıl bir hayat yaşamamız gereğini öğretir. Moda tabirle ifade etmek gerekirse, hayatımızda bir devrim yapar ve yapmalıdır.
a. Kelime-i Şehâdet getirmek Allah’ı yaratıcı, yaşatıcı, yönetici, emir verici ve yasa koyucu olarak kabul etmek ve O’nu buyruklarıyla birlikte hayatın merkezine almaktır. Allah’a iman edip de Allah ve O’nun yasaları yokmuş gibi hayat sürmek müminlerin değil yalnızca seküler/maddeci insanların vasfı olabilir. Kelime-i Şehâdet ile kişi hayatı kul olarak konumlandırır ve ahiret saadeti ile amaçlandırır.
Vahye inanamayan insanlar hayatlarını nasıl konumlandırabilir ve nasıl amaçlandırabilir? Her an bitebilecek bir hayatın konumu ve amacı olabilir mi? Ama kelime-i şehadetin özetlediği iman esasları konumlandırır ve amaçlandırır.
b. Kelime-i şehadet, izlenecek hayat önderini belirlemektir ve biz belirlemiş oluyoruz. Bizim hayat önderimiz Hz. Muhammed’dir. Biz önderlik konusunda bir araştırmanın içine girmeyiz. Araştırma ihtiyacını duymayız. Çünkü bizim iman esaslarıyla çözümlediğimiz bir problem de hayat önderini belirleme problemidir.
c. Kelime-i Şehadet, uyulacak ve de saygı duyularak korunacak ilahi yasaları, emirleri ve yasakları belirlemektir. Bunlar da Kur’ân yasalarıdır.
Sevgili okuyucum; böylece bizler nelere inanacağımızı, hangi buyrukların izinden gideceğimizi ve nelerden sakınacağımızı Kelime-i Şehadetle belirlemiş ve ideolojilerin mahkûmu olmaktan korunup özgürleşmiş oluruz.
Gerçekten biz özgürüz. İdeolojilerin mahkûmu olmaktan uzağız. Bizim için sosyalizmin, bizim için kapitalizmin ve herhangi bir ideolojinin hakikati yoktur. Kelime-i Şehadetin özetlediği iman esaslarına inanmakla biz kazanca, kayba, güvene, tehlikeye İslâm dininin koyduğu ölçüler içerisinde bakmış oluruz.
Maddeci insanların kazanç olarak gördüklerinin bir bölümünü biz kayıp olarak görürüz. Örneğin biz faiz, rüşvet ve emeği sömürü yoluyla kazanmayı kazanç değil kayıp biliriz. Biz inançsız bir hayat yaşamayı güven olarak görmez, üstelik tehlike olarak niteleriz.
Mesela biz zina ve eşcinsellik gibi çirkinlikleri kaçınılması gereken şerler olarak algılarız. Bir Müslümanın zinaya ve eşcinselliğe saygı duyması mümkün müdür? Biz onlara ancak tahammül edebiliriz.
Bizim çevreciliğe ve bizim insana bakış açımız da İslâmîdir, dolayısıyla bellidir, belli olmak zorundadır.
Biz insana da Kelime-i Şehâdet’in belirlediği îman esasları açısından bakarız.
Biz insana Allah’ın yarattığı, en güzel kıvamda halk ettiği, dağları denizleri, bitkileri, ovaları, hayvanları, madenleri, güneşi, ayı, yıldızları kendisi için yarattığı ve ebedi hayatın varisi kıldığı değer olarak görürüz. İnsanın haklarına tecavüzü dünya hayatımızı karartacak zulüm olarak biliriz; âhiret hayatının azabına götürecek saldırılar olduğuna inanırız..
Acaba, bizim gibi bilinçli olarak Kelime-i Şehâdet getirerek iman etmeyen insanların bu gibi görüşleri olabilir mi? Olmadığı içindir ki insanlık kendisini mahvedecek kimyasal, biyolojik ve nükleer silahlar üretip depolama yarışına girebilmektedir. Birbirlerini ifsat veya ve sömürmek için çalışabilmektedir.
Burada sözü şöyle bağlayalım: Eğer Yaradan’ın koyduğu ölçülere göre yaşama gerekmeseydi Yaradan, İslâm dinini, O’nun son elçisi Hz. Muhammed’i gönderir miydi? Son kitabı Kur’ân’ı insanlığa sunar mıydı?
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi
Rio’da uzlaşma için görüş birliği sağlanamadı. Toplantı sonrası Rio’da başarısız bir darbe girişimi oldu. Dünyayı…
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…