Başkalarına aşırı övgüde bulunmamak; halk ifadesi ile hiç kimseye dalkavukluk yapmamak, yalakalık etmemek her bir ferdin temel İslâmî/ahlâkî görevlerindendir. Ancak kişi önce kendisini övgüden arındırmalıdır, nefsini övmemelidir.
İslâm’da bütün görevler aslında kendimizden başlar. Önce kendimizden başlamalı, sonra çevreye yayılmalıdır.
Hiç kimse kendisini üstün; hatasız, günahsız, övgüye layık görmemelidir. Nisa Sûresi 49. ayette, kendilerini övenler, kendilerini tertemiz olarak niteleyenler yerilir ve şöyle buyrulur:
“O kendilerini tertemiz kılanlar; kendilerini hatasız, günahsız, üstün görerek arındıranlar yok mu? Sakın ha bu yanılgıya düşmesinler, bu yanılgılarını sürdürmesinler. Yalnızca Allah temize çıkarabilir…”
Sevgili Peygamberimiz efendimiz de bizleri bu konuda şöylece uyarır:
“Sizin için en ziyade korktuklarımın başında kendi nefsinizi, kendi görüşünüzü beğenir olmanızdır.”
Bir insan kendisini yüceltmeye ve kendisini hatasız görmeye başladı mı azgınlaşır. Kibir yoluna girer. Artık o, Rabbim bana ne buyuruyor, demez. İnsanların bilgisi ve tecrübesinden yararlanmaz. İnsanları basit görür. Bu yöneliş Cehennemî bir yöneliştir. İnsan kendisini, kendisine yeter görmemelidir. Alâk sûresinde Rabbimiz bizi şöyle uyarır:
“ Hayır, onların anladığı gibi değil. Hiç şüphesiz insan, kendisini Rabbinin yasalarından ve insanların uyarısından ihtiyaçsız gördüğü, kendi kendisine yeter olduğuna inandığı zaman azar/taşkınlıklar yapar.”
Çünkü bu yol kibire /büyüklenmeye götürür, cezası görülmeksizin doğrudan Cennet’e girmeyi engeller. Kibir de “hakkı kabul etmemek ve kendini büyük görüp insanları küçük görmektir.”
İnsanlar arasında değer yitirmenin, hak katında kıymet kaybetmenin ana sebebi kendimizi temize çıkarma fiilidir.
Bir önemli hususa işaretle konumuza devam edelim. Son yıllarda Müslümanlar olarak daha önce sahip olmadığımız makamlara geldik. Müslümanlar olarak fakirdik. İmkânlarımız arttı, zenginleştik ama imanımız ve ahlâkımız bu ölçüde güç kazanmadı. Ahlâkımız da gelişmedi. Sonunda, aşırı övgü hastalığına tutulduk. Dalkavukluğa, yöneldik. Yalakalık yaptıklarımız da bizden böyle davranılmasını ister oldular. Şu anda ülkemizi ahlâken tehdit eden en büyük hastalıklardan biri budur. Bu hastalıktan bir korunabilsek, hayatımız daha bir bereketlenecek, daha bir kaynaşma olabilecek.
Ali Rıza Demircan