Tertip sırasına göre Kur’an-ı Kerim’in yüz sekizinci suresi olan “Kevser Suresi”, üç ayetten oluşmaktadır ve adını ilk ayette geçen “Kevser” kelimesinden almıştır. Bu surede Hz. Muhammed’e (sav.) dünya hayatında nimetlerin verildiği, adının şanının yüceldiği ve ahiret hayatında da kendisine nimetlerin verileceği haber verilmektedir. Bu nedenle onun Allah’a karşı olan kulluk görevini yerine getirmesi de emredilmektedir. Bu surenin metin ve mealine yer verdikten sonra, surede yer alan kavramları izah etmeye çalışacağız.
إِنَّا أَعْطَيْنَاكَ الْكَوْثَرَ {1} فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْ {2} إِنَّ شَانِئَكَ هُوَ الْأَبْتَرُ{3}
“Muhakkak ki biz, sana Kevser’i verdik. Rabbin için namaz kıl ve kurban kes. Muhakkak ki sana kin besleyen kişi, asıl kendisinin izi silinecektir.”[1]
Bu surenin birinci ayetinde “Kevser”, ikinci ayetinde “nahr” ve üçüncü ayetinde de “ebter”, kelimeleri geçmektedir. Birer kavram olan bu kelimeleri teker teker izah etmeye çalışacağız.
“Kevser” kelimesinin ne olduğuna dair çeşitli tanımlar yapılmıştır. Hz. Muhammed’e (sav.) verilen “Kevser” kelimesi, çok hayır, cennette kendisine verilecek olan havuz veya ırmak, Kur’an, tevhit inancı, şefaat ve benzeri anlamlarda yorumlanmıştır. Bunlardan bazıları dünya hayatı ve bazıları da ahiret hayatı ile ilgilidir. Bu mesaja göre Hz. Muhammed’e (sav.) hem dünya hayatında hem de ahiret hayatında çeşitli nimetler verilmiştir.
“Nahr” kelimesi için de çeşitli yorumlar yapılmıştır. “Rabbin için namaz kıl ve kurban kes”[2]
Mealindeki ayette “Namaz kıl” emri, yaygın olan görüşe göre namaz kılmayı emretmektedir. Ancak bu emir, “Rabbin için şükret” ve “Rabbin için dua et” anlamlarında da yorumlanmıştır. “Rabbin için kurban kes” emri de farklı anlamlarda yorumlanmıştır. Rivayet edildiğine göre Hz. Ali, burada söz konusu olan kesme/boğazlama anlamında “nahr” kelimesi için çeşitli yorumlarda bulunmuştur. Bazı rivayetlere göre Hz. Ali “nahr” kelimesini, namazda sağ eli sol elin bileği üzerine koyup iki eli göğüs hizasında tutmak, diye tefsir etmiştir.[3] Başka bir rivayete göre yine Hz. Ali’nin “nahr” kelimesini, namazda tekbir getirirken iki eli göğüs hizasına kaldırmak, diye yorumlamış olduğu haber verilmektedir.[4] Nitekim “nahr” kelimesi bir anlamda göğsün üst kısmı, gerdanlık yeri olan boyun çukuru anlamında kullanılmaktadır.[5] Hz. Ali’nin, burada söz konusu olan “venhar” kelimesinin kök anlamına dayanarak yapmış olduğu bu yorumları, bazı âlimler tarafından delil olarak kabul edilmiştir. Fakihlerden bazıları onun bu yorumlarına dayanarak “venhar” kelimesini, namaza başlarken, rükû ve secdeye varırken elleri boğaz düzeyine kaldırmak anlamında kabul etmişlerdir.[6]
Hz. Ali’nin bu yorumlarının yanında “venhar” kelimesini, namazda göğsünü kıble tarafına çevir, diye tefsir eden âlimler de vardır. Diğer bazı âlimler de “venhar” kelimesini, kurban kes diye tefsir etmişlerdir. Bu kelimeyi kurban kes anlamında yorumlayan bir kısım fakihler, bu ayeti delil olarak göstermek suretiyle kurban kesmeyi vacip olarak kabul etmişlerdir. “Venhar” kelimesini kurban kesmenin dışında yorumlayan fakihler ise Hz. Muhammed’in (sav) konu ile ilgili hadislerini[7] de delil göstererek kurban kesmeyi sünnet olarak kabul edilmişlerdir.
Hz. Ali’nin bu konudaki yorumları, bazı mezhep imamları tarafından delil olarak kabul edilmiştir. Onun bu konudaki yorumlarını benimseyen âlimler, neticede “venhar” kelimesini “kurban kes” anlamında yorumlamamışlar ve bu nedenle kurban kesmeyi sünnet olarak kabul etmişlerdir.[8]
“Ebter” kelimesine gelince, Mekkeli müşrikle erkek çocuğu olmayanlar için “ebter” yani soyu kesik diyorlardı. Hz. Muhammed (sav.) için de aynı şeyi söylüyorlardı. Yüce Allah onun adının ve şanının kesilmeyeceğini, adının Allah’ın adıyla beraber anılacağını haber vermektedir.
Yüce Allah Kevser Suresinde Hz. Muhammed’e (sav.) dünya hayatında çeşitli nimetlerin verildiğini, bu nimetlerin ahiret hayatında da verileceğini haber vermektedir. Namaz kılma ibadeti, İslam dininde yerine getirilmesi gerekli olan önemli bir ibadettir. Kevser Suresinde namaz kılma hem Hz. Muhammed’e (sac.) hem de onun şahsında ümmetinden olanlara emredilmektedir. Ayrıca bu surede belirtildiğine göre namazı kılarken edebine ve adabına uymak gerekir. Namaz sureleri diye bilinen bu kısa surelerin manasını bilerek onları namazda okumamız, daha isabetli olacaktır.
NURETTİN TURGAY
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-
YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ
[1] el-Kevser 108/1-3.
[2] el-Kevser 108/2.
[3] et-Taberî, Câmiu’l-Beyân an Te’vili Ayi’l-Kur’ân, XXX, 422; en-Nisâbûrî, el-Mustedrek ala’s-Sahihayn, II, 537; İbn Kesîr, Tefsiru’l-Kur’âni’l-Azim, IV, 558; es-Süyûtî, ed-Dürrü’l-Mansûr fi’t-Tefsîri bi’l-Me’sûr, VI, 402.
[4] el-Maverdî, en-Nuketu ve’l-Uyûnu, VI, 355; İbn Kesîr, Tefsiru’l-Kur’âni’l-Azim, IV, 559.
[5] İbn Manzûr, “nehara”, Lisânu’l-Arab, II, 594.
[6] Muhammed b. Muhammed el-İmâdî Ebu’s-Suûd, İrşâdu’l-Akli’s-Selîm ilâ Mezâya’l-Kur’âni’l-Kerîm, Beyrut tsz., IX, 205.
[7] İbn Mâce, Edâhî, 3; en-Nisâbûrî, el-Mustedrek ala’s-Sahihayn, II, 389.
[8] Ebû Zekeriya Yahya b. Ziyad el-Ferrâ, Maâni’l-Kurân, basım yeri ve yılı yok, III, 296; er-Râzî, Mefâtîhu’l-Ğayb, XXX, 129 vd.; el-Kurtubi, el-Cami’ li Ahkâmi’l-Kur’ân, XX, 150 vd.; İbn Kesîr, Tefsiru’l-Kur’âni’l-Azim, IV, 558 vd.; es-Süyûtî, ed-Dürrü’l-Mansûr fi’t-Tefsîri bi’l-Me’sûr, VI, 401 vd.; el-Âlûsî, Rûhu’l-Meânî, XXX, 447; Tabatabâî, el Mîzân fî Tefsîri’l-Kur’ân, XX, 371.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…