Mutluluk, iyi doğru ve güzel işler yapan iyilerin hakkıdır. Öyleyse en küçük bir iyiliği bile hor görme kardeş. İster maddî, ister manevî olsun İster bir tebessüm-bir selam, ister bir bardak su-bir tutam tuz, ister bir kaşık yağ-bir tek soğan olsun. Doğru her zaman komşu komşunun külüne, insan insanın tatlı dil-güler yüzüne muhtaçtır. Bu muhtaçlık bir mecburiyet ve bir mahkumiyet değil; bilakis alan için sevinç, veren için mutluluk sebebidir. Zira hangi bir varlık ve hangi bir insan, sırf kendi için var edilmiştir ki? İşte bu muhtaçlık çevremizdekileri mutlu etmeden, kendimizin mutlu olamayacağımız mesajı ve fıtrî yasasıdır. Yani insanların ve varlıkların birbiri için yaşaması, ilâhî sünnettir/sünnetullahtır. Allah’ın varlığımıza yerleştirdiği bir yasa ve de fabrika ayarımızdır. Dolayısıyla biz de kendimize fayda sağlayamayız. Hatta sağlasak bile sağlayınca değil, başkalarına fayda sağladığımızda mutlu oluruz ancak.
Tek ayağı olmayan çocuğa beğendiği, imrendiği o ayakkabının tekini, izzet ve şerefini onore ederek hediye eden ayakkabıcı: “Bugün bütün ayakkabıları satsaydım hiç bu kadar mutlu olamazdım.” demişti. Evet başkasının mutluluğuna sebep olmak en büyük mutluluktur. İnsanları ne kadar mutlu edebilirsek, kendi mutluluğumuz da o ölçüde artar artar ve hayatımızı kuşatır. Evet, evet mutlu yaşamanın tek yolu, onu paylaşmaktan geçer. Hatta mutluluk bizde yokken bile başkalarına verebileceğimiz en büyük ikramdır mutluluk. Bütün bu yaşanmışlıklar gösteriyor ki mutluluk bir şans değil, sunulan, bağışlanan bir şey de değil; bilakis kendi seçimimizdir, eylememizdir ve salih amelimizdir. Başkalarını sevindiren iyiliğimizdir, hediyemizdir, mutluluğumuzdur. Mutluluk paylaştıkça çoğalır ama asla azalmaz.
Allah’ın insana lütfettiği mal, servet ve zenginliği, yetim, yoksul ve engelli çaresizlerle bile paylaşamayacak kadar ölçüsüz bir sevgiyle malı ve dünyalığı sevenlere (Fecr,89/17-20) son bir uyarı ile “Paylaş ki, kullarım razı olsun, hoşnut olsun, mutlu olsun ki Allah da senden razı olsun ve seni dünya âhirette mutlu etsin.” müjdesini peşinen verir Rabbimiz. “Ey (elinde emanet bulunan) mal ve dünyalıklarla tatmin olmuş kişi! (Yeter artık) Dön Rabbine! sen O’ndan, O da senden razı olacak şekilde dön Rabbinin yoluna. Böylece gir kullarımın arasına! Ve onlarla birlikte gir cennetime!”(Fecr,89/ 27-28)
Tek başına mutlu olamıyoruz kardeş! Elimizdeki emanetleri paylaşalım ki insan kardeşlerimizle, mutlu olalım inşallah.
NURİ ÇALIŞKAN
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-