Olimpiyatlarda gümüş madalya kazanan Yusuf Dikeç çok konuşuldu. Konuşulmasının tek nedeni başarısı değil ekipmansız oluşu ve rahat duruşuydu. Elinin cebinde oluşu rahatlık, ekipman kullanmayışı yiğitlik kabul edildi ve çok beğenildi. Aslında kendisi çok heyecanlı olduğunu, elini cebine denge sağlamak için koyduğunu, ekipman kullanmayışını ise nedenleriyle birlikte açıkladı. Ama bu çok dillendirilmedi. Çünkü duruşun rahatlık biraz da umursamaz kaynaklı oluşu ekipman kullanmayışın ise tedbire gerek duymayan bir öz güven olduğu fikri hoşa gitti ve buna Türk duruşu denildi.
Şimdi bu yeni Türk duruşunu örnek olan gençler kasksız motor kullansa, eli cebinde iş görüşmesine hatta kız istemeye gitse övgü ve beğeni alırlar mı?
Çocuk işçiliği dünya tarihinden beri var olan, ülkeler geliştikçe de azalmaya başlayan bir durum. Ama bittiğini söyleyemiyoruz ne yazık ki. Ülkemizde de özellikle tarım alanında çalışan ya da ailesi çalıştığı için küçük kardeşlerine ebeveynlik yapan çocuk işçilerin sayısı az değil. Ancak ben burada zaten bilinen ve kınanan bu durumdan değil de tam tersine alkışlanan çocuk işçilerden bahsedeceğim.
5 yaşındaki oğlum tam bir futbol hayranı. Öyle ki hayatımın ilk maçını anne olduktan sonra onun hatrına izledim. Yusuf, tuttuğu takım hariç tüm futbolcuları da tanıyor. Nereden öğrendiğini anlayamadığım bir şekilde futbolcular hakkında bir çok bilgiye sahip. Tüm gün öğrendiği bilgileri benimle paylaşıyor. Hep ben oğluma öğretecek değilim ya ben de ondan artık bir çok teknik ve futbolcu öğrenmeye başladım. Ama şaşırdığım bilgilerden biri futbolcuların yaşları oldu. Ülkemizde ve dünya takımlarında bir çok profesyonel futbolcunun yaşının 18 altı olduğunu şaşırarak öğrendim. Bu çocuklar tarlada çalıştığında çocuk işçi diyoruz da sahalarda olduklarında neden alkışlıyoruz? Bu çocuklar daha oy kullanamaz, ehliyet alamaz, velisiz banka hesabı açamaz durumdayken nasıl oluyor da transfer ediliyor, yaşça çok büyükleriyle takım arkadaşı oluyor yetişkinlerin bile taşımakta zorlandığı psikolojik baskıyı taşıyorlar?
Yıllarca öğretmenlik ve anaokulu müdürlüğü yaptım. Yıl sonunda öğrencilerin öğrendiklerinden kesitler sunduğu gösterilerin çocuklar üzerindeki olumlu etkilerine şahit oldum. Ama son yıllarda bir çok uzmanın “çocuklarınızı yılsonu gösterisi hazırlayan anaokullarına göndermeyin!!! Bu gösteriler çocuğun oyun saatinden çalmadır, çocuğa baskıdır ve sadece veli tatmini içindir” şeklinde ki açıklamalarına rastladım da hiçbirinin “çocuklarınızı sahne sanatlarından uzak tutun, filmlerde oynatmayın, sahne çalışmaları çocuğun çocukluğunu çalar” şeklinde bir açıklamasına rastlamadım.
Yani aynı durumları değişen etiketine göre bazen kınayıp bazen alkışlıyoruz. Bazen övüp göklere çıkarıyor bazen de yerin dibine sokuyoruz.Kınadıklarımızı alkışlıyor, alkışladıklarımızı kınıyoruz. Olan arada kalan çocuklara oluyor.
ŞEYMA DEMİRCAN NAMAZCI
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…