Kitap fuarları, kitapseverler ve yazarlar bakımından önemli organizasyonlardır. Okumayı seven insanlar yazarlar ile tanışmanın ve buluşmanın hazzını yaşarken, yazarlar da okuyucusuyla sohbet etme, dertleşme imkânını bulurlar. Kitap fuarlarında ki bu heyecan verici durumu, kelimeler ile ifade etmek pek mümkün değildir.”Anlatılmaz yaşanır” diye bir söz var ya… İşte bu sözü, okumayı seven ve kitap kurdu olan kitapseverlerin, fuarlarda yaşadığı heyecanı anlatmak için de kullanabiliriz.
İlk emri “oku” olan bir dinin memsupları olarak ne kadar okuduğumuz tartışılır. Zira yapılan bir araştırmada, kitap ihtiyaç listemizin maalesef 273. sırasında yer alıyor. Belki de kitap fuarları, kitapların ihtiyaç listemizde ki öncelikli sıralara gelmesinde fırsat da olabilir… Ne dersiniz?
Kitap sevgidir…
Kitap aşktır…
Kitap, en iyi dosttur…
Okumayan veya az okuyan bir toplum olarak, savunma mekanizmamız kitap okuma hususunda bahaneler üretmekten de geri durmuyor maalesef. Bu bahanelerin başında da kitapların çok pahalı olduğu geliyor. Acaba gerçekten öyle mi? Maalesef bunu söyleyen insanlarımız, bir paket sigaraya günde 15-20 TL arası verebiliyor. Aklımızı başımızdan alan akıllı telefonlara ortalama 10.000 TL ödeyebiliyor. Heryerde internete bağlanabilmek için de her ay yüksek faturalar ödemekten geri kalmıyor. Oysaki bu insanlarımız 2.000 liralık bir telefon ile yetinmiş olsa, geriye kalan 8.000 lira ile evine kocaman bir kütüphane oluşturacak…
Tabi bu öncelik meselesi… Öncelik akıllı telefon veya başka bir şey olunca kitap, sıralamada altlara doğru yol yol almaya devam ediyor.
Kitap okuma konusunda ikinci bahanemiz ise televizyon ve internet başında geçirdiğimiz vakti hiç düşünmeden, kitap okumaya hiç zamanımızın olmadığını ileri sürmemiz. Hâlbuki her insan, hangi işle meşgul olursa olsun günde otuz- kırk sayfa kitap okuyacak vakti bulabilir. İnsan bu vakti bulmaktan da imtina ediyorsa, “ben cahil kalmak istiyorum ve cahilce yaşayacağım” diyordur ki maalesef buna da yapacak bir şey yok…
Değerli dostlar! En büyük keşifler insanın kendisini keşfetmesiyle başlar. Yüce rabbimiz insanı “Eşrefi mahlûkat” yani yaratılmışların en şereflisi olarak yaratmıştır. Bu sebeple de insanın kendini tanıması, kendini keşfetmesi için yüce rabbimiz ilk emrinde “Oku” buyurmuşlardır.
Oku ve kendini tanı…
Oku ve kendini keşfet…
Oku ve kainatı tanı…
Oku ve insanları tanı…
Oku ve kendinin ve insanların dertlerine derman ol…
“Hayat, boşa geçirilemiyecek kadar kıymetlidir.” Sevgili dostlar! Peygamberimiz (sav) bakın bu konuda bizleri nasıl uyarıyor:
“İki nimet vardır ki, insanların çoğu bu nimetleri kullanmakta aldanmıştır: Sıhhat ve boş vakit.”
Bizler birer Müslüman olarak, bu hadisi şerifi okuduğumuz halde, kadınlarımız TV karşısında kadın programlarını ve dizi filimleri izlemeye devam ediyorsa…
Erkeklerimiz bir maç izlemek için saatlerce TV karşısında pinekliyorsa…
“Kitap okumaya vakit bulamıyoruz” demeye hakkımız yoktur ve boş vakit konusunda aldanmışız demektir. Hemde boş şeyler için geçirdiğimiz o vaktin, ahiret hayatında hesabını vereceğimizden habersiz bir şekilde TV ve internet karşısında pinekleyerek…
Boş işler bunlar….
Hiç akıl kârı değil!
***
Aristodan sonra en büyük felsefeci olan “Muallimi Sani” olarak anılan ünlü flozof ve bilim adamı Farabi insanı tanımlarken, “ Âlem büyük insandır, insan ise küçük âlem” demiştir. İşte insan, büyük âlemi de küçük âlemi de okuyarak tanır ve öğrenir. Okuyan insan, Âlemlerin rabini de öğrenir, Âlemlere rahmet olarak gönderileni de…
***
Ünlü fizikçi Einstein “Önyargıları parçalamak, atomu parçalamaktan zordur” tespitinde bulunuyor. İnsanın önyargılarını parçalayabilmesi için okuması gerekiyor. Okuyarak önyargılarını parçalayan insanın, atomu parçalaması kolaylaşıyor. Okuyan insan, toplumda ki her bireyin farklı olabileceğini ve farklı düşünebileceğini öğreniyor. Yani önyargılarını kırabiliyor…
***
“İnsan öğrenmeyi bıraktığı gün yaşlanır” diyor Henry Ford. Hiç okumayan ve öğrenmeyen insan zaten yaşlıdır ve hatta manen ölmüştür, herhalde…
***
Cenap Şahabettin, “Daima ara, bugün altın ararken bakır bulursun, yarın bakır araken altın” diyor. İsteyen insan kitaplarda, altın, gümüş, bakır değerinde bilgiler bulur. Okuyan insanlardan, kendine ve topluma da zarar gelmez. Çünkü okuyan insan altın değerindedir.
Hülasa; kitap fuarları okumayı seven, okudukça ne kadar az şey bildiğinin farkına varan, okumanın en büyük ve değerli meziyet olduğunu bilen insanların buluştuğu mekânlardır.
CNR kitap fuarında 15 Şubat cumartesi günü, saat 12.00/13.00 da söyleşi programımızda, 14.00/ 18.00 arasında da AZ kitap standında imzada buluşmak, sohbet etmek dileğiyle…
Gelin hep birlikte, kitapların rahiyasını koklayalım…
Selam, saygı ve muhabbetlerimle…
ŞABAN DOĞAN
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi
Sayın hocam bu güzel yazıyı kaç kişi okur ondan bile emin değilim toplum okumamak üzere kendini odaklamis. Ama ümitsizlik şeytan dan. Ne zaman Okur ve okuduğumuzla amel edersek o zaman yükselerek arşa değer belki başımiz.