Gündem

Kitlenen Zihinler ve Kışkırtılmış İnsanlar

Geçtiğimiz hafta Şaban Doğay Bey, çok önemli bir meseleyi sayfamıza taşıdı. Toplum cinnet mi geçiriyor diye sordu ve eldeki verilerin sağlıklı bir toplumda olmaması gerektiğine değindi. Bir önceki hafta da biz silahsızlanma çağrısı yapmıştık. Üzücü bir olay sonucu gençler hayatlarını kaybedince ülkedeki silahlanma ve çeteleşme büyük bir problem olarak gündeme düştü. Aslında son on yıldır bu tür olaylar çoğalmıştı ve ekranlara yansıtılıyordu. Devamlı olarak üçüncü sayfa haberlerinin ana haber bültenlerinde olması, sağlıklı bir toplum açısından yadırganması gereken bir durumdur. Gerçek şu ki ülkemiz kaos kültürüne teslim edilmiştir. Bu ciddi bir başıbozukluk anlamına gelebilir ve kamuoyunun tepkisi de bu yöndedir. Türkiye’de suç oranları resmi istatistiklere göre çok artmıştır. Bunun silahlanma ile beraber kışkırtılma ile yakından alakası vardır.

Bugün Şaban Doğan Bey’in ortaya koyduğu meseleyi daha farklı bir perspektiften ele almaya çalışacağız. Zira biz de benzer şekilde suça bulaşmamış ancak suçun kıyısında gezen insanları gözlemlemekteyiz ve esasen diğer sosyal bilimcilerin mesaisi ve eserleri de bunlar üzerine kuruludur diyebiliriz. İşin suç boyutuna evrilmeden önceki kısmı esasen meselenin arkasındaki saikleri görebilmemiz açısından elzemdir. Zira kişilerin olması gereken durumlar yerine başka tercihleri olduğu görülüyor ve bunlar daha öncesindeki bir etkilenme sonucunda ortaya çıkıyor. Anadolu’da çok ciddi biçimde işkence ve katliam filmlerinin müptelası kitle var ve bunları izleyen ve bunların içindeki kötülükleri öğrenen kişiler mevcut. Elbette bunların bir çoğu ayrı bir hukuki ve psikolojik vaka olarak daha sonra yine karşımıza çıkıyor. Öyleyse önce insanımızın huyunu bozan, insanımızı başkalaştıran nedir diye sormamız gerekiyor. Sonra da bu sorunlara yol açan şeylerin bunlarla bir ilgisinin olup olmadığının kanıtlanması gerekiyor.

Bu konuyu kendini kaybeden veyahut da kendini bulamayan insan tezlerimizle aşabileceğimizi düşünüyoruz. Evvela toplumda kendisini olduğundan farklı gören insanlar çoğalmış durumdadır. Ülkemizde gerçeklikten kopuş, patolojik bir boyuta evrilmiştir. Bunu yıllar öncesinde bir tiyatrocu gündeme attı, fakat kendisi de gerçeklikten kopuşa zemin hazırlamış bir kimseydi. Esasen bütün oluşturulan kültürün, tiyatrodan spora halka hayal kurdurmak veya halkı gerçeklerden koparmak gibi bir amaca hizmet edip etmediği sorgulanmalıdır. Üçüncü dünyada sömürge aydınları sıklıkla halkı yanıltırlar. Bunların her biri iletişim fakültelerinde incelenmesi gereken konulardır.

Meseleyi daha geniş perspektifte ele almak zorundayız, zira gençlerin söz dinlemediğini, gelenekleri umursamadığını, değerler sistemini yitirip, sahte değerler sistemi inşa ettiğini birçok mecrada duymaktayız. Gerek uzmanlar gerek aileler gerek eğitimciler gerekse ülkemizin sağduyulu insanları olarak hemen hepimiz, hayal dünyasında yaşayan ve kendi gerçekliklerini reddeden bireylerle karşı karşıyayız. Diğer yanda buna delil teşkil eden söylemlerden biri şu ki bu çağda en önemli hedef zihinlerin fethedilmesiymiş.

Yeni Dünya Düzenine gidilirken, birey odaklı bir yaşamın, Homo Sapiens yani Tanrılaştırılmış insan manasını taşıyan oysa arzunun kölesi olmuş bir türün ve bir takım çarpık kurguların sıklıkla karşımıza çıktığını görmekteyiz. Elbette ki bunları planlayanlar kaos ortamını sağlamak için büyük çaba sarf ediyor. Bilgisayar bu işte asrın aleti konumunda. Algoritmalar gençleri sadece ilgi alanlarına yönlendirmek için bazı hesaplamalar içine giriyor ve kişilerin dünyasını sınırlayarak onlara hükmediyor. Bilgisayarlar, kişilere aradıkları, ilgilendikleri şeylerle ilgili diğer sayfaları da gösteriyor. Dolayısıyla kişiler aynı türde bilgi bombardımanıyla belli ilgilerinin karşılandığı ve diğer her şeyden soyutlandıkları bir çarkın içine hapsedilmiş oluyor. Esasen buna özgürlük ortamı yerine kişileri bir hücreye tıkmak diyebiliriz. Bunun etkisi üzerine yoğunlaşırsak, toplumdaki ayrışmaları daha rahat görebiliriz ve bunları çözmek için daha sağlam teoriler üretebiliriz.

Devamlı olarak çıplaklık ve teşhircilik içeren yayınlara maruz kalanların benzer şekilde çıplaklık ve teşhircilik eylemlerine yöneldiği ve devamlı olarak şiddet içeren oyun, film ve dizilere maruz kalanlarınsa şiddete yöneldiği hukukçular ve kriminoloji ilmiyle meşgul olanların verilerinde doğrulanıyor. Acaba bir simülasyon olarak kurgulanan şey, toplumun kendini yanlış gerçekleştirmesini mi sağlıyor? Bu hayati sorunun yanıtını hepimiz biliyoruz. Türkiye’de halk bilinci formatlanıyor ve insanlar bir şekilde kötü şeylere yönlendiriliyor. Sonucunda sıradan işlerde sebat edemeyen fakat kendisini kabadayı ve mafya zanneden insanlar ile evde oturduğu haliyle sanatçıyım, aktrisim havasına giren insanlar çoğalıyor. Bütün bunlar toplumun birbirine kaynaşmasına engel oluyor ve sadece insanların kendini övmeye çalıştığı ve egosunu tatmin etmek için çabaladığı uğraşlara imkân tanıyor. Sonucunda her şey sağlıklı iletişim ve ilişki kurmamızı zorlaştırıyor. İşin şiddet boyutundan önce bu zemini görülmeli kanaatindeyiz.

Bu konuyu birkaç farklı cihetten daha ele alacağız. Bu serinin ilk yazısıdır.

Recent Posts

  • Gündem

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Netanyahu ve Gallant İçin Yakalama Kararı Çıkardı!

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…

6 saat ago
  • Gündem

KUR’ÂN ARAŞTIRICISIYDI BEL’AM MI OLDU!

Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…

7 saat ago
  • Gündem

YALNIZCA VE SADECE MİLLETİMİZİN ASKERLERİNE MUHTACIZ

Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…

11 saat ago
  • Gündem

İBB Meclisi’nde İstanbul’da Suya Her Ay Zam Yapılacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…

11 saat ago
  • Gündem

Marmara’da Lodos: Deniz Ulaşımı Olumsuz Etkilendi

İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…

13 saat ago
  • Makale

Evrensel Bir Kişilik Profili: Ebu Leheb ve Karısı (1)

Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…

13 saat ago