“Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun…”Tahrim -6
Üç kız çocuğu ölüme birlikte karar veriyor.
Birisi beni sevmeniz için her şeyi yaptım diyor.
Diğeri anne baba sizi çok üzdüm kusura bakmayın diyor.
Bir aile kalp hastası yavrularına üniversite sınavından sonra doktora gideriz diyor, bir kaç gün önce çocuğun kalbi duruveriyor.
Şantaja maruz kalan iki gencin, “Ölüm son çare” diyerek ailesine değil, ölüme sığınması ve hayatlarının sona erdiğinin acı dolu haberi geliyor bizlere.
Ağıtlar yakarken toplum olarak gençlere, ölümü telkin edenlerin çocuğa daha yakın olmasının acısını hisseden neredeyse yok gibi bu acı hadisede.
Çöp poşeti atılır gibi evden okula ya da etütlere gönderilen çocuklar…
Arkasından “Oh! Rahatladım! ” diyerek kahve arkadaşı arayan anneler…
Sırtında koca çantası ve belini büken ağırlığı altında ezilen minik çocuk…
“Güçlü olacak! Bu zamanda elbet çocuk,” diyerek şefkate dair basiretini uyutan ebeveyn çocuktan daha çocuk…
Yine bu hafta duyduğum bir haber ; “On altı yaşında bir kız çocuğu erkek olmaya karar vermiş”. Aile kederden yıkılmış ne yapacağını bilememiş…
Kanser olduğunu duyan bir anne kız çocuğu ile bağını kesmiş. Neden diye soranlara: “Ben ölünce, az üzülsün, özlemesin! Demiş.
Tekvir 26.Ayette “Nereye gidiyorsunuz?” der Rabbimiz.
Yanımızda dokunabildiğimiz çocuklarımıza bile ne kadar uzak kalmışız…
Uzağımızdaki evlatlarımızın varın halini siz düşünün…
Her uzaklığın sebebini de “HER ŞEY EVLADIM İÇİN”! Diyerek meşrulaştıran garip bir sloganı ninni gibi söyleyerek kendimizi gaflet uykusuna derin derin daldırmışız. Akıl, İzan, hikmet dolu kişiler nerede yaşar bu memlekette?
Akıl, İzan, hikmet sahibi kişileri ciddiye alarak can kulağıyla dinleyip toplumsal iyiliğe katkı sağlamaya aday erdemliler nerede?
Yüceler yücesi, her şeye gücü yeten, merhametlilerin en merhametlisi Mevla’m insanlık sınavımızda bizi izliyor. Dünya musibetlerinden neslimizi korumak ve muhafaza etmek konusunda tarzımızı imtihan ediyor. Hal ve ahvalimize göre merhamet kapılarını açan iradeye yüzümüzü dönmek gerekiyor.
Allah bizi hidayete erdirsin.
Sınavı kaybetmeye yakın bir seyirde gidiyor ahvalimiz.
Hazan mevsimi gibi dökülüyor evlattan yapraklarımız. Hicran iklimi bırakmadı gitti göklerimizi. Çünkü biz göğe değil, yerlere bakan olduk. Kartallar gibi yüksekten de değil tavuk gibi alçaktan uçar olduk. İnsanlığın köküne kibrit suyu dökmeye azmedenler multidisipliner şekilde, maddi, manevi varlığın her parametresinde dört kolla çalışıyor ve dünyadan nasibini alıyor.
Oysaki bizler hayatın her parametresinde çok dağınık bir hal üzereyiz ne yazık.
Gerekli olan,
Faydalı olan,
Önemli olan,
Değerli olan,
Hayırlı olan karmakarışık halde.
Çelişkili duygular ve demagojik eylemler, parça parça olmuş zihin dünyamızdan fevren ortaya çıkıyor.
Böylece nizamsız ve özensiz işlerimizden ne köy, ne de kasaba oluyor.
Hangisini isteriz? Hangisi önemli? Hangisi öncelikli?
Anneler, babalar, öğretmenler, eğitmenler olarak “Hata nerede?” sorusunu kalbimize danışmayı dahi unutacak kadar meşgul olmuşuz. Ticaretlerimiz, yoğun ev işlerimiz var ebeveynler ve toplum olarak…
İyi niyetli, temiz kalpli hallerimiz hiç bir vakit kurtuluşumuz için yeterli olmayacak biliriz.
Âlemlere rahmet Efendimiz Hz. Muhammed sav ‘in hayatı boyunca düşmanına uyumlu savaş stratejisi olmuştur. Düşmanı tanımak ve ona göre mücadelenin tarzını oluşturmak birinci esas olarak listesinde yer bulmuş.
Revize etmeliyiz dünyadaki yaşam biçimimizi.
Bilgisiz kalmamak ilkesi ile en azından bilenler ve erdemliler topluluğuna yakın olacak sosyal alan oluşturmalı nesilden yana her dertli kişi…
İnsanların düşüncelerini kirletip duygularını çer çöp yaparak yok eden medyatik telkinler, küresel plan ve projeleri ile karanlık âlemin savaşçıları ebeveyn, çocuk, genç, yaşlı, kadın, kız demeden aklımızı karıştırıp, kalbimizi yoruyor. Bağlarımız koparıp bizi sevdiklerimizden manen ve madden uzaklaştırıyor. Bölünen, uzak düşen, candan, kandan, yardan, yarenden olan değerlerimize hissizleşen toplum olmamıza hizmet ediyor…
Bizim hizmetimizde kaliteli marka olma ve kutsala liyakatle bağlanma problemi var…
Allah’tan gelen buyruklara nasıl tutunmalıyız ve nasıl harekete geçmeliyiz ciddi bir algı sorunu var.
Buyruk Allah’tan gelince nasıl yerine getirilir; Rabb ‘im adeta Melekleri ile modellemiştir bizlere.
Ah biraz daha ciddiyetle baksak yaratanın bizle konuştuğu o müthiş Kelamı Kadime..
“…onun başında acımasız, güçlü, Allah’ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildiklerini yapan melekler vardır.” der Tahrim suresi 6. ayeti kerimede.
Cennet ve Cehennemde bu denli görev aşığı melekler var.
Bizler de cehenneme ve cennete giden yollarda en az melekler gibi görev aşığı olmalıyız.
Güçlü bir vizyon ile Rabbimiz Kur’an’da bizden ne istedi ise o buyruk üzere göreve aşk ve sevda ile tutunmalıyız.
Evlatlarımızı, neslimizi, milletimizi karanlığa kurban vermeyecek her sahada var olmaya çalışmalıyız.
Kudret, acziyet ve yenilgi ile ilgili korkulara rağmen azimli olmalıyız.
‘Yol O’nun
Varlık O’nun
Gerisi hep angarya’ diyerek yola revan olmalız…
Müslümanın koşacağı yol, sığınacağı liman, kaçacağı menzil bellidir.
“O hâlde Allah’a kaçın/koşun.” (فَفِرُّوا إِلَى اللَّهِ) Zâriyât, 51/50″ der Rabbimiz.
Konfor alanımızı korumak için vazifeler ifsat edildi. Bizi, neslimizi ve doğal süreci milletimizi korumasız ve savunmasız bin bir alana sevk etti.
Şuurumuz maddi varlığımızı, manevi varlığımızla birlikte koruma bilincine yükseltilmeli değil mi?
Matematiğin babası sayılan Herezmi’ye “İnsan nedir?” diye sormuşlar.
Demiş ki:
“İnsan güzel ahlaklı ise “1” eder. Yakışıklı ise buna bir “0” ekleyin “10” eder. Varlıklı ise bir “0” daha ekleyin “100” eder.
Soylu ve nesep sahibi ise bir “0” daha ekleyin “1000” eder. Fakat ahlak olan “1” giderse insanın değeri de gider. Geriye değeri olmayan sıfırlar kalır…
İşte olayın özü budur. Bu öz bizi dinde ahlakla yücelmeye götürecek duru görüye destek olur.
Dünya geçici bir nimettir. Dünyanın en değerli nimeti ise iyi, Saliha evlat, kadın ve erkeklerdir.
O salih ve Salihalardan olmak, öyle güzel kullar ile hemhal olmak üzere…
Selam ve dua ile kalınız.
Birisi imam Şafiî hazretlerine sordu “kulun kendisini işleyerek Allah’a yaklaştığı en büyük ameli nedir?” İmam Şafii ağlayarak buyurdu ki: “Allah’ın senin kalbine bakıp orada dünya ve ahiretten sadece “O” nu murad ettiğini görmesidir.”
#AllahRızası
Her işimizde o ulvi seviyede olmanın lezzeti ve idraki ile her an Allah’a yaklaşan kullar olmak dileriz.
Belki o vakit mahcup yüzlere sahip de olsak Rabbime karşı,insanlığa dair işlerimizin kemal bulması için Rabbimizden daha çok beklentiye sahip olmanın umuduna tutunabiliriz.
Amin kardeşim amin. Eline yüreğine sağlık.Elimizi attığımız hiç bir şeyi düzgün, olması gerektiği gibi yapmamak bu zamanda bulaşıcı bir hastalık gibi oldu sanki. İdare edecek kadar… Düzgün olalım kardeşim. İşimizi düzgün yapalım. Düzgün davranalım konu komşu ahbap akraba evlada eşe. Muslumansak da düzgün müslüman olalım. Gayret edeni boş çevirdiği olmuş mu Rabbimizin?
Asla bedbaht olmadık Rabbimizden yana…
Ne güzel söylediniz Teşekkür ederim
Kaleminize sağlık gerçekten çok güzel değinmişsiniz kanayan yaralarımızı düzeltmek için çaba sarf eden biri olarak Allah razı olsun
Dert bir ve çözüm de ancak birlik içerisinde olmakla şifa verir.Rabbim hikmet ve basiretle , hakkaniyetli çözümlerde vahdete ulaşan kemal Ihsan eylesin cümlemize.
Bir zamanlar çok değil yarım yüzyıl öncesinde henüz yeni doğmuş bir bebeğe istemsizce işaret parmağı açıkta kalacak şekilde yaptığında bunu görenler Allah bir Allah bir diyerek severdi çocuğu. …. Sonra anne baba demeden aga uga demeye başlayınca Allah bir Allah bir dedirtmeye çalışılırdı. Uyuturken huu huu hu Allah sen uykular ver Allah ninnisiyle uyutulurdu. Konuşunca Rabbim Allah nebim Muhammed dinim İslam kitabım Kur’an. .. Böyle büyürdü çocuklar kızlar kız erkekler erkek. Kızlarda utanma erkeklerde edep evlilikte mahremiyet. Küçük yaşta sorumluluk su getir sofra aç sofra topla kediyi köpeği besle çiçeklere su ver. Elini yüzünü sabah mutlaka yıka gece şeytan çişini yapmış deyince o yüz nasıl yıkanırdı. Ama şimdi psikoloji diye bir icat çıktı çocuklar hiç büyümesin isteyen bir icat onları olgunlaştıran hayata hazırlayan zorlukları kaldıramasınlar diye uydurulmuş bir icat. Ve maalesef kırk kere bir şey söylenince olurmuş ya oldu işte olanlar….Öyletyse bizde yeniden başlayalım psikoloji duygulardır ve normaldir. Çocuklarımızı sevdiğimizi dilimizle tavrımızla söyleyelim ama onlara acıdığımız için acımayalım✨Allahım evlatlarımızı senin razı olacağın şekilde yetiştirmemizi onların ve bizim içimize ver ve ömrümüze nakşedelim🌾🌟💖amin🌹 hocam yazınızı okuyunca içimden gelenler paylaşmak istedim naçizane🌹
Elinize emeğinize sağlık
Ne güzel kelimelere dökmüş ve ne kadar da güzel noktalara değinerek bizi geçmişe götürdünüz.Allah razı olsun. Rabbim insanlık mücadelemizde liyakatli ve hikmetli yürümeyi nasip etsin. Çağın gereklerine uygun, Kur’an ve sünnete bağlı ,örf ve adetimizin ma’ruf olanına uyumlu salih çabalarla ihya olmamız ne güzeldir. Allah’ım kabul etsin
👏Değindiğiniz konular biz ebeveynlere idrak edip anlamak ve aktermak nasip olsun.🤲