Korkaklık ile Kahramanlık Arasındaki Dengeyi Nasıl Koruyabiliriz?

Meçhul ârife, bu yazımızda korku, korkaklık ile cesaret, yiğitlik ve kahramanlık arasındaki ilişkiye binaen, korkulardan nasıl emin olabileceğimizi sorduk. Bu vesile ile cesur yürekli insanların özelliklerini öğrenmek istedik. Böylece korku ile kahramanlık arasındaki dengeye yönelik temel esasları ortaya çıkartmayı hedefledik.

Soru: Korku, özellikle tehlikeli durumlarda insanda hemen her zaman ortaya çıkabilen bir duygudur değil midir?

Ârif: Evet, öyledir. İstenmeyen şeyler meydana gelmeden önce veya geldiği anda oluşan bir duygu hâlidir korku. Özellikle belli bir riskli duruma karşı koyabilme gücünden mahrum bulunduğumuz hissin bir neticesidir korku. Her zaman bir refleks gibi ortaya çıkan korku, aslında zararlı şeylere karşı tedbir alma ihtiyacından da doğmaktadır. Dolayısıyla savunma sistemimizin bir gereğidir.

Soru: İnsanlar, hangi hallerde genellikle korkar?

Ârif: Bilhassa vesvese, ümitsizlik, özgüvenin yetersiz olması durumunda korku belirgin olabilir. Bazen genetik-biyolojik yapıda bazı rahatsızlık da korkunun bir sebebi olabilir.

Soru: Korkunun değişik türleri var mıdır?

Ârif: Sosyal hayatta, değişik anlarda veya durumlarda insanların karşılaşabilecekleri değişik korku hâlleri her zaman ortaya çıkabilir. Fakat bunlardan bazıları öne çıkmaktadır. Mesela ölüm korkusu veya bir musibetin başa gelme ihtimali. Bir şeyi veya bir kişiyi kaybetme korkusu veya yalnız kalma korkusu da çağımızın en büyük korku türlerindendir.

Soru: Peki, korkuları nasıl yenebiliriz?

Ârif: Her çeşit tehlikeye karşı tedbir alınır ve bununla birlikte tevekkül kalpte yerleşir ise kadere teslimiyet şuuru belirginleşirse insan, manen rahatlar ve korku, endişe ve vesvese gibi kaygılar kaybolur. İnanç ve dua, korkuyu yok eden en etkili ilaçlardır. Bu anlamda korku, Allah’tan korkusu olmayan için bir manevî hastalıktır.

Soru: Kronik korku, korkaklığa mı yol açar?

Ârif: Kronik korku zamanla aşırı korkuya da sebep verebilir. Bu durumu da korkaklık olarak tarif edebiliriz. Kişiye, cesaretsizlik ve ödleklik duyguları veren korku hâlidir korkaklık. Korkaklık, insanları hayâl, vehim ve zanların esiri hâline getirebilir. Korkak insanlar, sosyal hayatta fazla başarılı olamaz, ne kendilerinin, ne de başkalarının haklarını koruyabilir. Ayrıca, karşılarına çıkan engelleri ve güçlükleri, başkalarının yardımı ve desteği olmadan, aşamazlar. Başkaları tarafından sömürülüp, başka maksatlar için kullanılabilirler.

Soru: Korku ve korkaklığa karşı ne yapmalıyız?

Ârif: İnançlı, bilgili, cesur ve şahsiyetli kişilerle beraber olursak veya onları örnek alırsak vehim ve vesveselerden uzak kalabiliriz. Onun için çocuklarımızı iman, tedbir, tevekkül ve kader çizgisinde cesur ve yürekli yetiştirmeliyiz. Çocuklarımızın kafalarına öcü veya gulyabani gibi ürkütücü şeylerle doldurmamalıyız. Çocuklarımıza mertlik, yiğitlik ve kahramanlık hikâyeleri okumalıyız/okutturmalıyız.

Soru: Örnek alınmasını tavsiye ettiğiniz yiğit ve cesur insanın özellikleri nelerdir?

Ârif: Cesaret, mert bir insanın, doğru olan şeyi, her yerde ve her zaman korkmadan ve çekinmeden yapması veya üslubuna uygun olarak yiğitçe söylemesidir. Dolayısıyla cesur insan, tehlikelerin karşısında aklını ve vicdanını kullanarak, inançla direnebilme ve yürekle karşı durabilme kahramanlığını gösterendir.

Soru: Cesaret, kahramanlık ve yiğitlik sadece erkeklere mahsus bir meziyet midir?

Ârif: Tarihimizde birçok şahsiyetli hanım, düşmana karşı büyük cesaret göstermiştir. Milli Mücadele öne çıkan isimlerden birisi de Halide Edip Adıvar’dır. Bu sözler ona aittir: “Yalnız topla, tüfekle değil, iradenle de cesur olacaksın. Fena şeyleri yapmamak için, cesur; inandığın, doğru bildiğin şeyi yapmak için, öldürseler bile, yine cesur olacaksın.” Kısacası, cesaret, iman sayesinde yeşerdiği için, kadın erkek fark etmez her iman ehli, Allah rızasını kazanmak ve Hakkı üstün tutmak için, zaten fıtratında var olan metaneti dış dünyasına yansıtarak, yiğitlik ve kahramanlık gösterir. Allah korkusu, daha anlamlı bir ifadeyle Allah’ın sevgisinden mahrum olma korkusuna karşı imanı korumaya ve yenilemeye yönelik kulluk şuuru, insanı korkaklıktan uzaklaştırır ve cesur yapar. Dolayısıyla Peygamberimizin (sav) “Gerçek yiğit, güreşte rakibini yenen kimse değil; kızdığı zaman öfkesini yenen kimsedir.” (Buhârî, Edeb, 76) sözüne binaen en büyük yiğitlik, nefis ile mücahede uğrunda gösterilen gayrettir. En anlamlı kahramanlık, imanın/ruhun bedene, nefse ve dünyevî korkulara karşı kazandığı zaferdir.

Prof. Dr. Ali SEYYAR

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Recent Posts

  • Gündem

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Netanyahu ve Gallant İçin Yakalama Kararı Çıkardı!

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…

6 saat ago
  • Gündem

KUR’ÂN ARAŞTIRICISIYDI BEL’AM MI OLDU!

Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…

7 saat ago
  • Gündem

YALNIZCA VE SADECE MİLLETİMİZİN ASKERLERİNE MUHTACIZ

Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…

11 saat ago
  • Gündem

İBB Meclisi’nde İstanbul’da Suya Her Ay Zam Yapılacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…

12 saat ago
  • Gündem

Marmara’da Lodos: Deniz Ulaşımı Olumsuz Etkilendi

İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…

13 saat ago
  • Makale

Evrensel Bir Kişilik Profili: Ebu Leheb ve Karısı (1)

Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…

13 saat ago