islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4847
EURO
36,2367
ALTIN
2.960,31
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

Korkutan uyarı: Resmen başladı! ‘Sadece sınırlayabiliriz’

Korkutan uyarı: Resmen başladı! ‘Sadece sınırlayabiliriz’
8 Şubat 2022 17:33
A+
A-

2050 yılına geldiğimizde dünyanın tarım haritası önemli bir değişikliğe uğrayabilir! Yapılan araştırmalar da pek çok ürünün üretiminde ciddi sıkıntıların boy göstereceğini ortaya koyuyor. İklim değişikliğinin tarıma etkisinden Türkiye’nin nasıl etkileneceği konusunda ise uzmanlar, “Sadece olumsuzu sınırlayabiliriz” diyor.

Zürih Üniversitesi’nden Roman Grüter ve ekibinin yaptığı araştırmaya göre, dünyanın kahve, kaju ve avokado yetiştirmeye uygun kesimlerinin iklim değişikliği nedeniyle önemli ölçüde etkileneceği ortaya çıktı. Yapılan araştırmalara göre dünyada kahvenin yetiştiği alanlar 2050 yılına geldiğimizde yarı yarıya azalacak.

30 YIL İÇİNDE YÜZDE 50 AZALACAK

Zürih Üniversitesi uzmanlarının yaptığı araştırmaya göre kahve yetiştiriciliğinde ilk akla gelen ve aralarında Brezilya, Endonezya, Vietnam ve Kolombiya’nın da olduğu ülkelerde kahve üretimi önümüzdeki 30 yıl içinde yarı yarıya azalacak.

En kötü senaryoda ise Brezilya’da kahve için uygun bölgelerde yüzde 76, Kolombiya’da ise yüzde 63’lük bir azalma meydana gelebilir. Ancak kahve üretimiyle ilgili olumlu bir tablo da var. Örneğin aralarında Arjantin, Güney Afrika, Çin ve Yeni Zelanda’nın da olduğu başka bölgeler kahve yetiştiriciliği için daha uygun bir hale gelecek.

AVOKADO VE KAJU DA ETKİLENECEK

Dünyada ve Türkiye’de son dönemde oldukça popüler olmaya başlayan avokado ve kaju yetiştiriciliği de ilerleyen dönemde artışa geçebilir. Araştırmaya göre avokado ve kaju yetiştiriciliği için uygun alanlar dünya genelinde yüzde 17 oranında artabilir. Dünyanın en büyük avokado üreticisi olan Meksika’da avokado için uygun alanların ise yüzde 80’in üzerinde artabileceği ancak bir başka önemli yetiştirici ülke olan Peru’da bu meyveye uygun alanların yüzde 50’sinin kaybedilme ihtimali söz konusu.

Peki bu araştırma bize ne anlatıyor? Türkiye, iklim değişikliğinin tarıma olan etkilerinden nasıl etkilenecek? Tarım alanında atılması gereken adımlar neler? Konuyu Boğaziçi Üniversitesi İklim Politikaları Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz ve İklim Değişikliği Politika Ve Araştırma Derneği Başkanı Dr. Baran Bozoğlu ile konuştuk.

’20-30 YIL İÇİNDE KAHVE ÜRETİMİ TEHLİKEYE GİRECEK’

Kahve üretiminin dünya genelinde azalacağı gibi artacağı yerlerin de olacağına işaret eden Prof. Dr. Levent Kurnaz, kahvenin geleceğinin tehlike altında olabileceğine dikkat çekti. Prof. Dr. Levent Kurnaz, “Kahve çok hızlı büyümediği için artan yerlerdeki üretim, azalışı dengeleyemeyecek ve böylelikle kahve üretimi önümüzdeki 20-30 yıl içerisinde ciddi tehlikeye girecek” diye konuştu.

Türkiye’de avokado üreticiliğinin arttığını, kivi gibi eskiden kıymetli görünen meyvelerin şu anda nispeten ucuzlayarak günlük yaşama dahil olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kurnaz, “Mekanlar hızlıca genişlerde fiyatlarında da ülkemizde bir düşüş görülecektir” dedi.

‘SADECE KAHVE DEĞİL…’

İklim değişikliğine bağlı olarak ortalama sıcaklığın artmasının farklı bölgelerde farklı sıcaklık artışına sebep olacağını söyleyen Dr. Baran Bozoğlu, bu durumun bütün tarımsal üretim yöntemlerini etkileyeceğine dikkat çekti. “Burada sadece kahve değil, aynı zamanda bütün tarımsal üretimlerde farklı coğrafyalara doğru bir kayma olacak” diyen Dr. Bozoğlu, şimdiden toplam üretimde bir azalma olacağını söylemenin çok gerçekçi olmayacağını belirtti.

“Kaliteli düşüşler, beklenen kalitede ürün alınamama durumlarının yaşanabileceğini söyleyebiliriz” diyen Dr. Bozoğlu, yaşanılan değişimin kaçınılmaz olduğunu vurguladı.

‘EĞER BU KRİZ DEVAM EDERSE DÜŞÜŞ OLACAK’

“Suya dayalı üretim yapılan tarımsal üretimlerde ve suya ihtiyacı olan sulu tarım olan bölgelerde zamanla artık sulu tarım yapılamaz hale gelebilir” diyen Dr. Baran Bozoğlu, Türkiye’de şu anda buna en iyi örnek olarak İç Anadolu Bölgesi’nin verilebileceğini vurguladı ve “Dünyanın tamamını değerlendirdiğimizde suyun az olduğu bölgelerde sulu tarımdan vazgeçmek zorunda kalınacak” diye konuştu.

Dünya ortalama sıcaklığının artması, pH, nem, toprak kalitesindeki ve nemindeki değişim ve su kaynaklarındaki azalmanın üretimde farklı coğrafyalara kayma durumunu ortaya koyacağını belirten Dr. Bozoğlu, “Tabii ki üretimde bir risk doğacaktır çünkü alışılagelmişin dışında bir durum var. Eğer bu kriz devam ederse ve durdurulamazsa üretilen miktarlarda bir düşüş olacaktır” diye devam etti.

Şu anda ne Türkiye’de ne de dünya genelinde bu konuya dair bir planlamanın yapılmadığının altını çizen Dr. Bozoğlu, “Planlama yapılmış olsaydı gerçekten ne kadar bir risk var, bu konuda daha net bir değerlendirme yapılabilirdi” diye konuştu. Yaşanacak krizin bize kolay bir süreç getirmeyeceğini söyleyen Dr. Bozoğlu, “Böyle bir kriz olmasaydı halihazırda çok daha ucuza, çok daha sürdürülebilir bir üretim yapabilirdik. Ancak böyle bir kriz olduğu için maliyetler artacak, yeni alanlar açmak gerekecek. Bu da tabii ki daha büyük bir sıkıntı yaratacak” diye devam etti.

‘TÜRKİYE ÇOK CİDDİ BİR KURAKLIKLA KARŞI KARŞIYA’

Peki dünya genelinde iklim değişikliğinin yarattığı krizin Türkiye’ye yansımaları neler? Türkiye’de iklim değişikliği tarımda nelere yol açıyor? Yapılan hatalar, bizi bekleyen tehlikeler neler? “Türkiye çok ciddi bir kuraklık kriziyle karşı karşıya” diyen Prof. Dr. Levent Kurnaz, önümüzdeki 30 sene içerisinde Türkiye’nin aldığı su miktarında yaklaşık yüzde 10 civarında bir azalma meydana gelebileceğini vurguladı.

“Bu durum Türkiye açısından bakıldığında özellikle tarımdaki sulamaya dikkat etmeyecek olursak ciddi bir problem yaratacaktır” diyen Prof. Dr. Kurnaz, Türkiye’deki suyun yaklaşık yüzde 71’inin tarımsal sulamada kullanıldığına dikkat çekti. “Su miktarı azaldığında doğal olarak tarımsal sulama yerine evlere ve sanayiye verilecek suyu öncelikli tutacağız” diyen Prof. Dr. Kurnaz, “Bu da tarımsal sulamada daha az su bulacağımız anlamına geliyor” diye devam etti.

TÜRKİYE NASIL ETKİLENECEK?

Türkiye’deki ana problemin tarımsal sulamada daha az su ile daha fazla ürün almayı başarmak olduğunun altını çizen Prof. Dr. Levent Kurnaz, “Bu konuda ciddi yatırımlar yapılacak olursa çok fazla problem olmadan hayatımıza devam edebiliriz. Ancak böyle devam edecek olursak yani çiftçiyi çoğu sulama noktasında kendi başında bırakırsak o zaman üretimde ve ürün yetiştirmemizde orta ve uzun vadede çok ciddi problemler olacaktır” dedi. İklim değişikliğinin tarıma etkisinden Türkiye’nin olumlu etkilenmesinin mümkün olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Levent Kurnaz, “Sadece olumsuzu sınırlayabiliriz” diye konuştu.

Dünyanın sürdürülebilir tarım yapmaktan her geçen gün daha da fazla uzaklaştığını belirten Prof. Dr. Kurnaz, bu uzaklaşmanın sebeplerinin toprağın artık yorulmaya başlamış olması ve tarım yapılan yerlerde çok fazla kimyasal kullanılması olduğunun altını çizdi. Bu sebeplerden ötürü daha önce tarım yapılmamış ve tarıma çok fazla müsait olmayan tropik yerlerde tarım yapılmaya çalışıldığını belirten Prof. Dr. Kurnaz, “Bu sürdürülebilir bir çözüm değil. Bizim daha fazla onarıcı tarıma dönerek üretimimizle kendimizi besleyecek şekilde bir sistem geliştirmemi gerekiyor. Örneğin gıda israfını çok daha fazla azaltmamız lazım” diye devam etti.

İÇ ANADOLU BÖLGESİ ALARM VERİYOR

Türkiye’de özellikle İç Anadolu Bölgesi’nde büyük bir kuraklık başladığına ve bu kuraklığın artarak devam edeceğine dikkat çeken Dr. Baran Bozoğlu, Türkiye’nin bu bölgesinin çölleşmeye doğru ilerlediğine dikkat çekti. Özellikle İç Anadolu Bölgesi’nde artık sulu tarımda diretilmemesi gerektiğini söyleyen Dr. Bozoğlu, “Sulu tarımda direttiğiniz zaman daha fazla ve daha hızlı bir tükenişe sebep oluyorsunuz. Havzalardan su taşıyarak bu süreci yönetmek çok sürdürülebilir bir yönem değil” diye konuştu.

Özellikle İç Anadolu Bölgesi’nde sulu tarım yerine katma değeri yüksek, suya ihtiyacı olmayan tarımsal üretime bir an önce geçilmesinde büyük bir yarar olduğunu vurgulayan Dr. Bozoğlu, çiftçilerin suya ihtiyacı olmayan tarımsal üretime doğru yönlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

‘GÖRÜNEN KÖY KILAVUZ İSTEMİYOR’

Sulu tarımdan vazgeçilmesi noktasında henüz somut bir adım atılmadığını söyleyen Dr. Baran Bozoğlu, “Sahaya indiğiniz zaman kuraklığın en yoğun yaşandığı Tuz Gölü’nün olduğu bölgede bırakın damla sulamayı, vahşi tarımsal sulama yapıldığını görüyorsunuz. Bu da planlı bir yaklaşımın hâlâ hayata geçirilemediğinin, çiftçinin bu konuda yeterince bir sağduyuya sahip olmadığının somut bir göstergesi aslında. Görünen köy kılavuz istemiyor” diye konuştu.

Susuz tarıma doğru geçişin kaçınılmaz bir son olduğuna dikkat çeken Dr. Bozoğlu, “Bunu eğer şimdi başarırsak daha az zararla atlatırız. Ancak geç kalırsak işte o zaman çok daha büyük problemlerle karşılaşırız” dedi. Dr. Bozoğlu, ilerde en kötü senaryoda kentlerimizde su bulamayacak hale gelebileceğimize ve çok daha sağlıksız bir suyla karşılaşabileceğimize işaret etti.

‘KARADENİZ VE AKDENİZ’E DE DİKKAT EDİLMELİ’

Türkiye’de İç Anadolu Bölgesi haricinde Karadeniz ve Akdeniz bölgelerine de dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Baran Bozoğlu, “Karadeniz Bölgesi’ndeki yağış rejiminde yağışın şiddeti ve sıklığı artmaya başlayacak. Dolayısıyla orada da bir tarımsal dönüşüme ihtiyaç olacak” diye konuştu. Akdeniz’de özellikle Adana bölgesindeki kuraklık riskinin daha da yükseleceğine işaret eden Dr. Bozoğlu, bu bölgedeki üretim skalasında da bir değişikliğin yaşanabileceğini söyledi.

İklim değişikliğinin etkisiyle Ekvator bölgesinde üretilen ürünlerin de artık Türkiye’de üretilmeye başlanabileceğini söyleyen Dr. Baran Bozoğlu, Türkiye’de artık üretimden uzaklaşmaya başlanacak tarımsal ürünler kadar yeni üretilecek tarımsal ürünlerin de olacağını belirtti. Dr. Bozoğlu, “Bunlar avantaj olarak görülebilir. Ancak ekonomik, toplumsal ve tarımsal değerlendirmesinin incelenmesi, buna dair ilgili kurumların raporlarını şimdiden hazırlaması gerekiyor” dedi.

‘KENTLERDE YÜZDE 40’LARA VARAN O KAYBI…’

Türkiye’de son dönemde pek çok kişinin sadece yağış rejimine odaklandığını söyleyen Dr. Baran Bozoğlu, “Haberlerde sık sık ‘Şu tarihte yağış olacak’, ‘Şu kadar kar yağacak’ gibi ifadeler kullanılıyor ve sıklıkla yağış miktarına dikkat çekiliyor. Tabii ki gelen su miktarı önemli ama daha da önemlisi o suyu nasıl yöneteceğimiz” diye konuştu. Suyun doğru yönetiminin sağlanması gerektiğini belirten Dr. Bozoğlu, ciddi önlemler alındığı takdirde iklim krizinin tarıma etkilerini çok daha az zararla atlatabileceğimizi söyledi.

“Mazot, tohum, iş gücü gibi başlıkları çok önemli girdiler olarak ifade ediyoruz doğru ama su olmadan bunların hiçbirisini hayata geçiremezsiniz” diyen Dr. Bozoğlu, sulu tarımın yapılacağı yerlerde suyu az tüketecek yöntemlerin çiftçiye aktarılıp onların bu konuda teşvik edilmesini gerektiğini söyledi ve ekledi: “Ancak bu şekilde çözüm üretebiliriz. Sıkıntı uygulamada. İlçe tarım müdürlüklerini mutlaka sahada görmemiz lazım.”

Son olarak iklim değişikliğine uyum için arıtılmış atık suların tarımda kullanımının önünün açılması gerektiğini vurgulayan Dr. Bozoğlu, “Ne yazık ki vahşi sulama hâlâ yaygın. Onu damla sulamaya çevirmemiz gerekiyor. Kentlerde yüzde 40’lara varan şebekede su kaybının azaltılması da önemli” diye konuştu.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.