Göz en hassas organlarımız arasında bulunuyor. Birçok göz hastalığı ise körlüğe yol açabiliyor. Bu sorun, milyonlarca insanı etkiliyor. En yaygın olanları için bilinen bir tedavi ise henüz bulunmuş değil. Ancak uzayda yapılan bir deney körlük tedavisi için devrim niteliğinde olabilir.
Dünyada birçok insan göz hastalıkları ile savaşıyor. Birçok göz hastalığı ise fotoreseptörlere zarar vererek görme sorunlarına ve hatta körlüğe yol açıyor. Bu durum milyonlarca insanı olumsuz bir şekilde etkiliyor ve en yaygın olanları için bilinen bir tedavi bulunmuyor. Ancak Uluslararası Uzay İstasyonu’nda yapılan bir deney, önde gelen körlük nedenlerinden birinin tedavisinin, yarının ticari uzay istasyonlarında üretilen ilk ürünlerden biri olabileceğini düşündürdü.
NASIL GÖRÜYORUZ?
FreeThink’in aktardığına göre, ışık göze girdikten sonra, fotoreseptörler adı verilen ışığa duyarlı hücrelerin onu elektrik sinyallerine dönüştürdüğü organın arkasındaki ince bir tabaka olan retinaya gidiyor. Sinyaller daha sonra yorumlanmak üzere beyne gönderiliyor. Böylece görme işi gerçekleşiyor.
Connecticut merkezli LambdaVision, yapay retinalar oluşturmak için “bakteriorhodopsin” adı verilen ışıkla aktive olan bir protein kullanıyor. Yapay retinaların bir gün hasarlı fotoreseptörleri doldurarak retina dejenerasyonu olan kişilerde görüşün geri kazanılması umuluyor.
Yapay retinaların her biri, bir ağ zarı üzerinde 200 protein katmanı içeriyor. Bu katmanlar ne kadar düzgün olursa, implant o kadar iyi çalışıyor, ancak üretim sırasında yerçekimi kadar hafif bir kuvvet bile kusurlara neden olabiliyor. İşte bu noktada uzay devreye giriyor.
MİKRO YERÇEKİMİ DAHA İYİ BİR ÜRÜN ORTAYA ÇIKARTABİLİR
Kusursuz protein katmanlarının peşinde olan LambdaVision, uydulardaki mikro yerçekimi ortamının daha iyi bir ürün ortaya çıkartacağını umarak yapay retinalarını uzayda üretmenin fizibilitesini araştırmaya karar verdi.
Şirket , Dünya’dan neredeyse gerçek zamanlı girdilerle deneyler yapmak için gereken tüm otomatik sistemlerle dolu CubeLabs’larından birini kullanarak bir deney tasarlamak için uzay tabanlı bir araştırma firması olan Space Tango ile bir araya geldi.
NASA’dan 5 milyon dolarlık bir ticarileştirme hibesi ile desteklenen ilk CubeLab’ını 2018’de Uluslararası Uzay İstasyonu’na (ISS) gönderdi ve onu dört CubeLab daha izledi.
İŞTE SONUÇ!
Beşinci CubeLab şimdi Dünya’ya döndü ve yapılan analiz şirketin umudunu yükseltti. Çünkü LambdaVision’ın ilk analizine göre, içindeki 200 katmanlı retinalar, Dünya’da oluşturduklarından daha düzenliydi.
Bu beşinci deney aynı zamanda şimdiye kadarki en bağımsız deneydi. LambdaVision’ın araştırmacıları başlardaki CubeLabs’a sık sık müdahale etmek zorunda kalırken, bunun içindeki bu teknoloji retinaları neredeyse tamamen kendi başına üretti.
Her mikro yerçekimi deneyi, LambdaVision’a FDA’nın yapay retinaları için 2023’ün sonuna kadar üretim standartlarını karşılama hedefinde yardımcı oldu ve önümüzdeki yıl içinde ISS’ye ulaşması planlanan üç CubeLabs daha var.
“BÜYÜK BİR KİLOMETRE TAŞI”
LambdaVision CEO’su Nicole Wagner, “Çok ilerleme kaydettik, ancak hala yapılacak işler var. Parametrelere bakmaya devam ediyoruz, bu testleri geliştirmeye devam ediyoruz. Ancak 200 katmanlı retinayı mikro yerçekiminde yapmak büyük bir kilometre taşı.” dedi.
LambaVision, yapay retinalarını 2024’te ileri retinitis pigmentosa hastalarını içeren deneylere hazır hale getirmeyi umuyor. Bu deneylerde işler yolunda giderse, yaşa bağlı makula dejenerasyonunu tedavi etmeye yönelik denemeler de yapılacak. (mynet.com)