Koronavirüs Mümin İle Kâfiri Renk Değişimi İle Birbirinden Ayıran Bir Emare midir?

Koronavirüs’ü Yenen Çin Doktorların Ten Rengi Karardı

Çin’in Vuhan kentinde yeni tip Koronavirüs’e (Covid-19) yakalanan ve 2 ay tedavinin ardından hastalığı yenen Kardiyolog Dr. Yi Fan ve Ürolog Dr. Hu Weifeng‘in ten renginin değiştiği görüldü. Çinli uzmanlar, söz konusu doktorların ten renginin değişmesini, virüsün karaciğerde oluşturduğu hasara bağladı.

Koronavirüs Mümin İle Kâfiri Renk Değişimi İle Birbirinden Ayıran Bir Emare midir?

Muhterem Okuyucularım;

Hayatımda ilk defa yaşadığım, gördüğüm üzerinde tefekkür etmeye değer, çok tuhaf, bir o kadar ilginç, aynı zamanda ibret sahneleriyle dolu bir dönemden geçiyoruz. Ne oluyor böyle? Yoksa ahir zaman Müslümanları olarak ahiret yolculuğumuzun son merhalelerine mi ulaştık? Bu süreç, bir çoğumuza korkunç geliyor, ama bazıları da hiç aldırmıyor, hayat akışını aynen eskisi gibi devam etmek istiyor, bazılarımız da ha bire alış veriş yapıp aç kalmaktan korkuyor, evini yiyeceklerle dolduruyor. Koronavirüsten ölenler, manevî ihtar anlamında bize ne gibi mesaj veriyor düşüncesine dalarken, bu sefer de Koronavirüsü yenmiş iki Çinli doktoran yüzlerinde kararmayı görünce iyice şaşkına döndüm. Ne oluyor böyle?

Ten Renginin Değişime Uğramasının Bilimsel İzahı

Söz konusu iki doktorun 18 Ocak’ta Koronavirüs’e yakalandığı ve iki ay süren yoğun tedavinin ardından iyileştiği halde neden tanınmayacak kadar yüzleri ve bedenleri karardı böyle? Hayata hep maddî, bilimsel yönüyle bakan hekimlerin buna da cevabı hazır: Çinli uzmanlar iki doktordaki ten rengi değişimini virüsün karaciğere hasar vermesine bağlıyor. Bir bulaşıcı hastalıklar uzmanı ise doktorların organlarının, tedavileri sırasında hasar gördüğünü iddia ediyor. Karaciğerlerinde depolanması gereken demirin, organlar düzgün çalışmadığı için, kan damarlarına dolduğu tezini savunuyor. Bir ürolog ise doktorların ten renginin zamanla normale dönmesinin beklendiğini söylüyor. Bekleyip göreceğiz tabiî ki.

Yale Üniversitesi’nden Kardiyolog Dr. Harlan Krumholz ise “Covid-19 sadece bir solunum yolu hastalığı değildir. Bu hastalık, kalbi, karaciğeri, böbrekleri, beyni, endokrin sistemini ve kan sistemini etkileyebilir diyor. Yani: Koronavirüsü yenen hastaların hayatî organlarında ciddî hasarların meydana gelebileceği ve Travma Sonrası Stres Bozukluğu’nun ortaya çıkacağı kesin gibi. Özellikle bu hastalığa manevî boyutuyla bakamayanlar için, anksiyete, korku ve psikolojik sapkınlıklar herhalde söz konusu olacaktır. Peki, Müslümanlar olarak bu bilgilerle şimdi yetinelim mi? Hadiseye biraz da mana-yı harfî olarak bakalım mı?

Ten Renginin Değişime Uğramasının Manevî/Dinî İzahı

Hayatın her türlü akışına, değişimine bir anlam vermek istediğimizde ilk önce Kur’an-ı Kerim’in gizli açık mesajlarına bakmakta fayda vardır. Allahü âlem, şu Koronavirüs ve onun türleri, genel bir anlamda “dabbe” olarak ifade edilen gizemli bir varlıkla ilgili olmasın? İlgili âyeti mealen bir okuyalım:

“O (va’ad edilen) söz başlarına gelip sabit olacağı (gerçekleşip yaşanacağı) zaman (yani kıyamet öncesinde), onlar için yerden (yeryüzünden) bir (Dabbe) canlı çıkarırız. O da insanlara, Bizim âyetlerimize (ve hikmetlerimize) yakinen inanmadıklarını (ve kalben mutmain olup kavrayamadıklarını) söyleyecektir.” (El Neml: 82)

C. Hak, bu âyetinde kıyametin yaklaştığı dönemlerde, tevhide inanan ve inanmayan dünya insanları için, bir yerlerden bir “dabbe”, yani uyarıcı, hasta edici, hastalık sonrası iyileşilse bile bazı (inanmayan) insanların organlarında, bedeninde, teninde ve zihnî, dünyasında bazı kalıcı olumlu/olumsuz işaretler bırakacağını ifade ediyor. İnatçı kâfirler ve belki de zalimler, âyet hükmünde olan bu Koronavirüs hakikatini ve vermek istediği ilahî mesajı görmek istemeyecek ve böylece Koronavirüs, Hak ve Bâtıla inananları tefrik edecek. Tefrik etmekle birlikte Kahhar ismini taşıyan Allah, kâfirleri daha dünyada iken şu veya bu şekilde cezalandıracaktır.

Bu düşüncemizi teyit eden hadis-i şerifler de mevcuttur. Onlardan mezkûr haberimizle yakın olduğu için, Peygamberimizin (sav), Hz. Ömer’in oğlu Abdullah’a söylediği “Beş şey vardır ki, onlara müptelâ olduğunuzda size çeşitli azaplar gelir. Sizlerin, aşağıdaki şu beş şeye yetişmenizden Allah’a sığınırım” sözünden sonra verdiği şu bilgiler benim dikkatimi çekti: “Herhangi bir topluma, fuhuş fiilleri yaygınlaşırsa onların arasında veba salgını veya geçmişteki dedelerinde bulunmayan bir takım yeni hastalıklar ortaya çıkar.” (İmam-ı Şarâni, Ölüm-Kıyamet-Âhiret: 412)

Veba hastalığına sebep olabilecek unsur ise büyük bir ihtimalle “dabbe” denilen o canlı varlıktır, günümüzün ifadesiyle Korona virüstür. Peygamberimiz (sav) mezkûr âyeti açıklarcasına bu hususta bize şu bilgileri veriyor:

“Dabbe, mümine rastlayacak, müminin yüzünü damgaladığında, onun yüzü pırıl pırıl olacak. Kâfiri damgalayınca, simsiyah kesilecek”

Demek ki, Korona virüs, tevhit inancına sahip bir Müslümanı bulduğunda onu da elbette canını alabilir. Ama o Müslüman, hükmen şehitlik mertebesiyle ruhunu teslim eder. Eğer bir Müslüman, virüsü tevekkül, teslimiyet ve sabır şuuruyla yenerse onun yüzü manen pırıl pırıl yani nurlu olacaktır. Ne var ki hadisin ikinci cümlesinde, bu virüs, kâfire bulaştığında onun yüzü simsiyah kesilecektir.

Velhâsıl-ı Kelâm

Şimdi o Çinli iki hekimin bir yüzüne bakın. Şimdi “dabbe” ile ilgili âyeti ve bunu açıklayan Peygamberimizin (sav) mübarek sözlerini, Allah’a ve O’nun tek kudret sahibi olduğuna iman etmeyen o iki Çinli hekime ve bunun yanında bilimsel tıbbî açıklamalarda bulunan pozitivist hekimlere anlatsak, sizce bunlar imana gelir gelmez mi? Biz yine de tebliğimize yapalım, kalpleri evirip çeviren Allah’tır.

Ama bana öyle geliyor ki bu “dabbe” ve bunun belki de bir eşanlamlısı olan “Koronavirüs”, Hak ve bâtıl arasındaki çizgiyi daha da pekiştirecek, nasipsiz ve inatçı kâfirlerin küfrünü daha artıracaktır. Ama bu bizi hiç üzmemelidir. Bu süreç, müminlerin imanını daha da ziyadeleştirecektir. Hem kalplerimiz, nurla aydınlanacak, hem de yüzlerimiz nurla parlayacaktır.

Prof. Dr. Ali SEYYAR