Yaklaşık bir milyon adayın gireceği KPSS (Kamu Personeli Seçme Sınavı) bu hafta sonu yapılacak. Yoğun bir hazırlık dönemi geçiren adayların heyecanı ve kaygıları en üst seviyede. Bazıları bir yıl bazıları ise daha uzun süreden beri bu sınav için çalışmakta.
On yılı aşkındır KPSS’ye hazırlanan öğrencilere ders veriyorum. Bilmeyenler için açıklamak gerekirse bu sınav A grubu ve B grubu olmak üzere ikiye ayrılmış bir şekilde yapılıyor. A grubu için sınava hazırlanan öğrenciler devletin önemli kademelerinde bakanlıklarda bürokratik pozisyonlarda yer alırken; B grubu ise halk arasında düz memurluk olarak adlandırılıyor. Benim derslerine girdiğim sınıflar A grubu için hazırlanmakta. Her dönem ortalama 200 – 300 yeni öğrenci ile tanışıyor ve onları gözlemleme şansına sahip oluyorum.
Her grubun ilk dersinde tanışma aşamasında öğrencilere hedeflerinin ne olduğunu sorduğumda %10-20 aralığında bir grubun piyasada da iş yapabileceğini, kendi yolunu çizdiğini, bir planının olduğunu ve içten gelen bir motivasyona sahip olduğunu görebiliyorum. Dediğim grubun dışında kalanlar ise, bir yakınının yönlendirmesi, kuzeni/arkadaşı ile olan rekabeti, dershane kayıt kabul elemanın yüksek ikna kabiliyeti, yapacak daha iyi bir şeyinin olmaması ve özel sektörün yoğun çalışma temposunu gözünün kesmemesi gibi ana nedenlerden dolayı kendini KPSS sürecinin içinde buluyor. Söylemeliyim ki memur adaylarının büyük bir kısmı özel sektörün emeği hunharca sömürdüğünü ve devletteki çalışma koşulların daha katlanılır olduğunu vurguluyor.
Tahtadan onlara baktığımda rahatlıkla görebildiğim; verimsiz olmayı baştan kafasına koymuş bir memur adayı topluluğu. Bu topluluk kamu personeli ve yönetiminin verimsizliğinin ana nedenlerinden biri. Bu zihniyeti barındıranlar, devlete kapağı atalım, emekli olana kadar sistemin içinde kalalım havasındalar. İş bitirici, yoğun tempoda çalışmaktan keyif alacak olanlar ve bir şeyleri değiştirmek isteyenlerin ömrü ise bakanlıkların kapısından girene kadar. İçeri girdiklerinde kendilerinden önce kuruma yerleşmiş olanların kurduğu düzen içinde o idealist kafaları törpülenip sistemin yapısına uydurulduğunda artık onlarda mevcudu koruma ve rutini yaşama moduna geçiyor. Böylece kamu bürokrasisinin ruhunu oluşturan bu kitle verimsizliği daha adayken bir hak olarak görmeye başlıyor.
Umarım hafta sonu gerçekleşecek olan sınav ülkemiz ve adaylarımız için hayır getirir; yüce Allah (c.c.) memurlarımızı haksız kazançtan ülkemizi de kaynak israfından korur.
Tevbe Suresi, 105. ayet:De ki: “Çalışın, yapın. Yaptıklarınızı Allah da, Resûlü de, mü’minler de göreceklerdir. Sonra gaybı da, görülen âlemi de bilen Allah’ın huzuruna döndürüleceksiniz. O da size bütün yapmakta olduğunuz şeyleri haber verecektir.”
Tebessüm:
Köyün birinde günde 10 kilo süt veren bir keçi varmış. Keçinin ünü çevre köy ve kasabalara yayılınca her gün insanlar gelip keçiyi görmeye başlamış. Bu haber devlet görevlilerinin kulağına gitmiş. Hemen köye gidip keçiyi çiftçiden almışlar ve bir devlet üretme çiftliğine koymuşlar. Ertesi gün görevliler keçiyi sağmaya gitmişler ama ne görsünler? Keçi sadece 2 kilo süt vermiş. Hemen veterinere haber vermişler. Veteriner gelip keçiyi muayene etmiş ama herhangi bir hastalık belirtisi görememiş. Bunun üzerine çok şaşıran veteriner ve çiftlik görevlileri bunun sebebinin ne olabileceğini tartışmaya başlamışlar ama mantıklı bir açıklama bulamamışlar. Sonunda biri dayanamayıp keçiye bağırmış.
– Neden düne kadar 10 kilo süt verirken şimdi 2 kilo süt veriyorsun.
– Keçi cevap vermiş. Kardeşim, düne kadar özel sektörde çalışıyordum, bugün devlet memuru oldum. Memur olduğuma göre artık çok çalışmaya ne gerek var?
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi