Son dönemin popüler söylemlerinden birisi “İslam’ın Güncelleştirilmesi”.
İslam’ın güncelleştirilmesinden kasıt, İslam’ın bugüne uydurulması değil,ilkeler ve prensipler bazında günümüzün ihtiyaçlarına alternatif çözümler üretilmesidir.
Kur’an ve sahih hadis birlikteliği içerisinde ilke, amaç ve hedefleri tespite önem vererek çağdaş bir terminoloji ile yorumlar geliştirmek suretiyle hayatın her alanını kuşatan kapsamlı bir çalışmanın yapılması bir ihtiyaçtır. Bu tür bir çalışmanın temel amacı insan yaşamını kuşatan her alanda olduğu gibi ekonomi alanında da İslam’ın insanlığa nasıl bir model sunduğunu ortaya koymak olmalıdır.
Doktorun üzerine düşen vazife hastasının rahatsızlığını tespit edip tedavi yöntemini ortaya koymaktır. Tedavi olmak isteyen hastanın üzerine düşen ise önce rahatsızlığını kabul etmek sonra doktorunun ortaya koyduğu tedavi yöntemini titizlikle uygulamaktır.Önerilen tedavi modern tıbbın yöntemidir deyip uygulamamak hasta için telafi edilmesi zor olabilecek bir sürecide beraberinde getirir.
Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik koşullarda mevcut olan sıkıntılar tespit edilip bu sıkıntıların çözüm yolları ortaya konulmaya çalışıldığı zaman bu çözüm yolları mevcut ekonomik düzenin iflas etmiş öğretileridir. Öğretilmiş çaresizlik olan mevcut ekonomi biliminin öğretileri ile bu sorunlar çözülemez demek ve ardından somut ve uygulanabilir hiç bir çözüm yolu önerisi ortaya koyamamak bir hastanın modern tıp yöntemleri ile benim rahatsızlığım çözülemez deyip tedaviyi ret etmesi ile aynı sonuçları doğurur.
Yapılması gereken öncelikle yaşanan sıkıntının sebeplerini tespit etmek ve bu sebepleri ortadan kaldırabilmek için nelerin yapılması gerektiğinin yollarını aramaktır. Bu arayışta rehberimiz her konuda olduğu gibi Kur’an olmalıdır. Yaşanan sıkıntıya işaret eden ayetleri ve bu ayetlerde gösterilen çözüm yollarını çağdaş ve uygulanılabilir bir şekilde ortaya koymaya çalışmak hepimizin üzerine düşen vazifedir.
Hastanın modern tıp yöntemleri ile tedavi olmayı ret edip yeni ve hayali bir yöntem ortaya çıkana kadar tedavi olmamayı seçmesi hastalığın ilerlemesine hatta hastanın ölmesine sebep olur.
Gerek ülkemizde gerekse dünyada yaşanan ekonomik sıkıntıların sebeplerinin başında faizli borca dayalı ekonomik sistem gelmektedir.
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koç şirketler,bankalar ve kamunun gelecek 12 ayda yaklaşık 175 milyar dolarlık dış borcu ödemesi ile karşı karşıya olduğunu aktararak 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan ekonomik düzenin tehdit altında olduğunu ve yeni bir dünya düzeninin kurulduğunu belirtti.Bu yeni düzen içinde ülkemizin yüksek katma değer yaratan bir üretim yapısına geçmesi ve yeni dijital çağda ülkemizi rekabetçi kılacak ortamı hazırlaması gerektiğini sözlerine ekledi.
Sonuç olarak geldiğimiz noktada küresel borç:230 trilyon Dolar iken küresel GSYH 80 trilyon Dolar.
ABD’li ünlü yatırımcı Jim Rogers, önümüzdeki global ekonomik krizin, hayatında gördüklerinin en ağırı olacağını vurguladı ve ekledi:
“2008’de büyük bir problem yaşadık. Çünkü her yerde çok fazla borç vardı. Ama o zamandan beri borçlar, her alanda çok çok daha yükseldi. Sadece ABD Merkez Bankası son 10 yılda, bastığı para miktarını yüzde 500 artırdı. Bu yüzden bir sonraki çöküş benim hayatımdaki en kötü kriz olacak.”
Paradan bahsederek ekonomik krizlerin çözülemeyeceği bir gerçek. Mevcut ekonomik sıkıntıların çözülmesinin yolu daha çok üretmek,daha çok üretmek ve daha çok üretmekten geçiyor.
Büyük resimdeki problemi üretim ile çözmeye yolunda ilerlerken küçük resmi görmemezlikten gelemeyiz.Küçük resimdeki birçok sorunun en önemlisi borç sorunu.Borç sorununu da kendi içinde küçük parçalara ayırmak mümkün.
Allah, devletin başı olan Nebi’mize vergi almasını şöyle emretmiştir:
Mallarından sadaka al; böylece onları arındırmış ve geliştirmiş olursun. Onlara sürekli destek ol, senin desteğin onları rahatlatır. Her şeyi dinleyen ve bilen Allah’tır. (Tevbe 9/103)
Vatandaşların ödeyeceği sadaka onların çatısı altında yaşadığı devlete olan sadakatlerinin göstergesidir.Müslümanlardan alınan sadaka ise,Allah’a sadakatin göstergesi olacağı için “zekat” diye adlandırılır. Sonuç olarak bu ayette sözü edilen sadaka,devletin aldığı vergidir.
Ayrıca sadakaların yani devletin aldığı vergilerin harcama kalemleri yine Kur’an’da gösterilmiştir.
Zekatlar (Sadakalar) sadece fakirler, çaresizler, bu işte çalışanlar ve kalpleri ısındırılanlar içindir. Bir de esirler, borçlular, Allah yolunda çalışanlar ve yolda kalanlar uğrunda harcanır. Bunlar Allah tarafından farz kılınmıştır. Allah bilir, doğru kararlar verir. (Tevbe 9/60)
Görüldüğü gibi devletin topladığı vergilerin harcama kalemlerinden birisi de borçlulardır.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi