Kripto bürokrasi
tam olarak ne demek?
Yabancıların içeride yetiştirip kendi kurumları içinde terbiye
ettiği insan kadrosu. Bunlar sizinle aynı safta namaz kılabilir. Sizinle aynı
şarkıyı söyleyebilir. Ancak alınan politik eylem ve kararlarının sonucuna
baktığınız zaman, bunlar millete zarar veren kararlardır. 170 milyar faizi,
yatırım kısıtlamasını onaylayan yapı nasıl bu milletin değerleriyle
örtüşebilir?
Son 17
yılı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu 17 yılda AK Parti hakikaten çok güzel adımlar
atmıştır, siyasî dönüşümler sağlamıştır. Ancak bunu papağan gibi tekrarlamanın
anlamı yok. Yapılması gereken hamle ise en kritik noktayı arz ediyor. Sadece
“faizin düşmanıyım” demekle olmaz. Sorun çözülmüyor. O zaman ortaya model
koyacaksınız. “Faiz haram ama kalkmaz” anlayışı sürdüğü müddetçe faiz kalkmaz.
“Taban
Ekonomisi Modeli”
Bahsettiğiniz
modelin adı nedir? Pratiğe dökülmeye hazır mı?
Biz 94 yılından bu yana faizsiz model üzerinde
çalışıyoruz. Bunu ciddi bir aşamaya getirdik, tamamladık. Buna “taban ekonomisi
modeli” diyoruz. Yeni, bağımsız üretime endeksli para teorisi olarak tanımlıyoruz.
Ana manifesto olarak doğal iktisat döngüsü-denkliği içerisinde sistemin
rahatlıkla mevcut yapıya bulaşmadan alternatif model olarak uygulanabileceğini
söylüyoruz.
Bu modeli sayın Cumhurbaşkanımıza takdim ettik.
Üst düzey yöneticilerimizden de bu modelin uygulanabilirliği noktasında detaylı
bilgi almak için teklif bekliyoruz. Sürekli borçlanmaya devam etmek zorunda
değiliz. Kendi iç dinamiklerimizi harekete geçirdiğimiz, üretim
kabiliyetlerimizi bağımsız bir para sistemi ile Doğal İktisat Döngüsü
Prensiplerinde artırdığımız zaman
halkımızın istihdam sorununu da çözeceğiz.
Buna
somut anlamda ne engel oluyor, açıklar mısınız?
Kripto bürokrasi. Bunların temizlenmesi
gerekiyor. Bu insanlar çok sistematik engel koyuyor. Diyelim ki, bir dosya
gönderiyorsunuz; hayati bir dosya. Dosyanın gittiği yer “ikinci adam”
pozisyonuna oynuyor. Bu engelin kırılması lazım.
Ben şuna kesinlikle inanıyorum;
sayın Cumhurbaşkanımız ciddi manada ‘hadi bismillah’ dediği takdirde, faiz
düzeninin değişimi mümkündür. 15 Temmuz sonrası oluşan pozitif atmosferi
arkasına alarak, devleti, orduyu nasıl yenilediyse ekonomiyi de yenilemesi
gerekiyor. Geçen gün bir fabrikatör arkadaşım, “10 milyon kredi aldım,
fabrikanın değeri 50 milyon. 10 milyon krediyi ödeyemediğim için 50 milyonluk
fabrikanın üretimi durduruldu” diyor. 3-4 yıl sonra aldığı kredinin faizi 100
milyona çıkmış. Bankalar şu an ne yapıyor. Faizi önce alıyor. Azalan borca eş
zamanlı yüksek almaya başlıyor. Zaten bankalar o insanın o parayı ne zaman
ödeyip ödeyemeyeceğini bilir. Piyasaya likiditeyi veremezse haciz yoluna
gider.
Tefecilikten
farkı yok gibi mi?
Bu resmi tefeciliktir. Hakimin önüne bu dosya
geldiği zaman nasıl karar versin? Yasalar bankaların lehinde. Savcı, polis ne
yapabilir? Değiştir bu yasayı kardeşim. Bankaların bu zulmüne yasal zemin
hazırlanmış.
Son
ekonomik programda öngörülen tasarruf için ne söyleyebilirsiniz?
78 milyar gibi bir rakam programda var. Kamuda
tasarruf. 280 bin aracın elden çıkarılması, kamunun kiraları. Ancak piyasalar
küresel finans çevrelerinin uyguladığı faizi besleyici olduktan sonra
tasarrufla oluşan sermaye de baskıdan kurtulamıyor. Mevcut sistemin işleyişi
içinde, tasarruf kurgusu da faizi besleyecek niteliktedir.
“Devlet
Denetimli Faizsiz Ekonomi”
Bu kısır
döngüyü aşmak nasıl mümkün?
Bu kısır döngüyü aşmak için paradigma yani
değersayım değişimine gidilmesi şart. Finans modelin teorik altyapısından
vazgeçilmeli. Karma ekonomiden serbest piyasaya geçişte uygulanagelen modeller
terkedilmeli. “Faizsiz ekonomi olmaz
anlayışı” terkedilmeli. Gelecek kırk yılı, doğmamış çocuklarımızı bile
borçlandıran bir sistem bu. Hukuki yapı çok önemli. BDK, SPK hukuki altyapısı
bankalara hizmet ediyor. Bu yasalar değiştirilmeli. Kendi inanç ve
değerlerimize göre tercih ve tespitte bulunacağız.
Doğal
İktisat Döngüsü dediğimiz bir
teori var modelimizde. Hane halkının, üretici firmaların, onların ürünlerini
arz ettiği bir pazar, bir de üretim faktörleri pazarı var. Halk, emeğini üretim
faktörleri pazarına arz eder. Üretici bu ürünleri satın alır. Pazardan ürünü
alan tüketicinin alım gücünün yüksek olması gerekir. Alım gücü eksikliği var
piyasada. Bu alım gücü eksikliğini bankalar gideriyor şu an.
Mevcut
modelin değiştirilmesi durumunda bankaların tepkisine nasıl karşılık
verilecek?
Parayı devletin kendisi basacağı için piyasanın
para ihtiyacı bankalara muhtaç olmaksızın karşılanacak. Bankalar zaten sistem
gereği olmayan bir paranın kredisini veriyor, satıyor. Merkez Bankasının
bastığı paranın 20 katına kadar bankalar basıyor. Bunu faizli ticarete sokuyor.
Her şey bankaya bağımlı hale getiriliyor. Bankalar adeta devletin kendisi
oluyor. Halka bu sistemle bankalar zulmediyor.
. Devletin denetimi, acil ve asıl para ihtiyacını karşılamaktır. Kan gibi, kılcal damarlara verilecek. Alım gücü eksikliği de böyle giderilecek. Doğal yaşama hakkı, faizin belli kurumlara verilmesi demek değildir.
Mizanın ve ölçünün korunmasıdır temel iki şey. Ölçü paradır. Mizan ise, mal ve hizmetin toplumun içerisinde bu ölçüyle denklik içinde döngüsünü temin amacındadır. Bozulan ölçü fiyat istikrarsızlığından anlaşılmıyor mu? O halde enflasyon, devalüasyon bu ölçüyü bozan tehditlerdir.
Devlet düzenlemesi ve denetlemesiyle, para piyasaya faizsiz sürülecek. İhtiyaçlar planlı bir bütçeye göre birden verip parasal enflasyon oluşturmayacaksınız.
Bu miktarı üretim süreci içinde belirleyeceksiniz. Paranın karşılığı olmuş olacak. Mizan da budur. Paranın gidip malın gelmesi, sanal finansa karşı reel ekonomiyi hayata geçirecek. Şu an bankaya gittiğinizde 10 bin lira olan paranızın tamamını alamıyorsunuz. Neden? Para yok, satılmış çünkü. Şu an bankalardaki toplam döviz dahil para 45 milyar para yok. Sanal kredi ile sanal para yaratılarak 2 trilyon 400 milyar üzerinde krediyi vermişler. Sanal para ile, reel 250 milyar faiz elde eden bir banka düzeneği.
Bankalar olmayan şey satılıyor. Hem de defalarca. Biz şimdi göz göre göre bu zulme müsaade mi edeceğiz?
Siyasilerin değişmesi hiçbir şey ifade etmiyor. Faizsiz yeni bir para sistemini kuracak ekip iş başına getirilmediği taktirde; halk açlıktan, sefaletten, adaletsizliklerden kurtulması mümkün değildir.
Selam ve dua le…
Yunus EKŞİ
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi