Lübnan başbakanı Hariri’nin Suudi Arabistan’da rehin alınması ve ölüm tehdini içeren bir içerikle televizyonda konuşturulması, ardından da beyaz camdan istifa ettiğini bildirmesi İslam Dünyasındaki en büyük gelişme olmuştur. Bu korkutucu gelişme, hemen ardından gerçekleşen Suudi Arabistan’daki kanlı darbeden de ötede öneme sahiptir.
Suudi Arabistan gündemden inmiyor. Önce yıl içinde Trump ziyaret etti, Katar’a ambargo ve işgal tehdidi yapıldı, veliaht prens koltuğundan alınıp Yemen savaşının mimari kral oğlu veliaht ilan edildi.
Ama son 15 gün içinde bunları bile gölgede bırakan müthiş gelişmeler oldu.
İsrail merkezli megakent
Önce Veliaht prens Muhammed, İsrail Eliat şehri ortada olacak şekilde, dört ülkenin birleştiği noktada Dubai’ye hatta İstanbul’a bile rakip olacak Neum adlı bir uluslararası megakent yapılacağını ilan etti. Bu Suud parasıyla İsrail’e bir İstanbul kazandırma projesiydi. Fakat Mısır ve Ürdün’den yorum gelmemesi onlara sorulmadığını İsrail-Suud planı olduğunu ortaya çıkardı.
Ilımlı İslam
Yine Veliaht Prens Suudi Arabistan’ın artık geleneksel dini sistemi olan Vahhabiliği bırakıp bir tür’Ilımlı İslam’a’ dönüleceğini açıkladı. Yok edilen Mekke’de de İstanbul’daki gibi eşcinsel barları kurulmasına kadar ucu açık bu yorum, kuvvetli bir ABD-İngiliz-İsrail müttefiğinden gelince içte ve dışta tepki topladı.
Batı dünyasıysa bunlara tam destek verdi, medyada prens övüldü.
Tutsak alınan Lübnan başbakanı
Bunun ardından Cuma öğleden sonra hem Lübnan başbakanı hem de Suud müttefiği işadamı Hariri acil olarak Kral önemli bir şey görüşecek diye bakanlar kurulu toplantısı sırasında Suudi Arabistan’a çağırıldı. Toplantıyı kesen Hariri apar topar Riyad’a uçtu. Sahibi oldugu ve Türk Telekom’un da ana ortağı Oger şirketinin Suud ailesinden 9 milyar dolar alacağı var. Acaba bunu nihayet ödüyorlar mıydı?
Kardeşi ve onun ailesinin yanısıra kendi karısı ve çocukları da Suudi Arabistan’da tutulan Hariri, iner inmez Suud televizyonundan korka korka, hayatım tehlike altında dediği, İran aleyhinde bir açıklamayla ekran istifası verdi. Oysa Pazartesi gününe günlük randevular almıştı, istifa falan gündemde yoktu.
“Hariri tutsak alındı” yorumları gelince Kral’la göstermelik bir görüşme, ardından da kuvvetli Suud müttefiği olan Abu Dabi emiriyle oraya uçarak, adeta uluslararası uçuş özgürlüğü varmış izlenimi vermek için tuhaf bir toplantı yaptı. Fakat günler geçmesine rağmen ülkesine dönüp resmi istifasını veremedi. Ayrılsa da bütün ailesi ve kardeşinin Suud’da rehin tutulması sonucu ne denirse yapacak yorumları izledi.
Batı dünyası buna da tam destek verdi, medyada işler olması gibi oluyor diye övüldü. ABD Dışişleri bakanı Rex Tillerson aferin dedi.
Füze
Suudların iki yıldır bombaladıkları ve yok ettikleri Yemen’e yönelik yeni bir saldırı başladı. İlk kez Riyad’a Yemen’den tek bir güdümlü füze fırlatıldı; havaalanı yakınlarında, füze savunma sistemleri tarafından durduruldu.
Darbe
Bunun ardından Suudi Arabistan’da veliaht prensin yönettiği kanlı bir darbe başladı. Pratikte kral olan 30 yaşındaki Muhammed bin Salman’ı adam yerine koymayan en önde gelen Suud prensleri, eski kralların çocukları tutuklandı, direnen veya kaçanlar da öldürüldü. İşkence ve gözaltında ölüm haberleri gelmeye başladı.
Darbenin devam edeceği Muhammed bin Selman’a tam itaat etmeyen şüpheli herkesin görevden alınacağı bildirildi. Bunlara yoksuzlukla mücadele adı verildi.
Başta İsrail’li yazarlar, dünya medyası bunlara da tam destek verdi, işte özlediğimiz çağdaş Suud diye övüldü. Hemen tutuklananlar aleyhinde haberler yapılmaya başlandı.
Yemen bombardımanı tırmandırıldı, İran’la savaş tehditleri artırıldı.
Bütün bunlar, yüzde yüz İngiltere, Amerika, İsrail dostu veliaht prens Muhammed bin Salman’ın İslam Dünyası’nın kalbini elinde tutan bu ülkeyi tamamen hakimiyet altına alma operasyonudur.
Yemen’deki korkunç savaş, dost bir ülkeyi işgal planı, ölüm tehdidiyle yabancı ülke başbakanını istifa ettirme ve kendi akrabalarını tutuklamak hatta öldürtmek, genç kral adayının mevcut yasa, teamül ve örfleri tanımadığı, gerektiğinde şiddete de başvurmaktan çekinmediğini göstermektedir.
İç işleri ve Suud ailesinin birbirine davranışından daha önemlisi bir İslam ülkesinin bağımsız bir başka İslam ülkesinin başbakanını bir tuzak yoluyla tutsak alıp tehdit altında konuşturmasıdır. Bu uluslararası sistemi tehdit etmektedir.
Sayın veliahd prensten öncelikli isteğimiz, Başbakan Hariri’nin bütün aile üyeleriyle birlikte serbest bırakılıp ülkesine gönderilmesidir.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi