İsrail, Mescid-i Aksa’da terör estiriyor. Bir taraftan İsrail polisi, fanatik Yahudilerin olası baskınına karşı Mescid-i Aksa’da nöbet tutan Filistinlilere müdahale ederken, diğer yandan Yahudi yerleşimcilerin tahrikleri ve saldırıları sürüyor.
Bu hain saldırılara bir tepki de Muş Kardeşlik Platform’undan geldi…
Son bir asırdır zulmün, gözyaşının ve işgalin en şiddetlisinin yaşandığı aziz şehir Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksâ, terörizmi kendine resmi bir politika, bir yol haritası yapmış korsan devlet İsrail’in değil, tüm Müslümanların toprağıdır. Mescid-i Aksâ, İsra Sûresi’nin 1. âyetinde açıklandığı üzere “çevresi mübarek kılınan” kutlu bir mekan; Allah Rasûlü’nün ifadesiyle “yeryüzünde Allah için kurulan ikinci mescid” olarak tarihimize kaydedilmiştir.
İyi bilinmelidir ki Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa, ne sadece Filistinlilierin ne de sadece Arapların sorunudur. Kudüs insanlığın tarihi mirası, Mescid-i Aksa tüm dinlerin kutsal mabedi, Filistin halkı mazlum milletlerin ortak vicdanıdır.
Terör devleti İsrail her ramazan ayında Mescidi Aksa’ya baskınlar düzenlemekte ve hiçbir değer yargısına sığmayan tavırlarla Müslümanların onurunu çiğnemektedir. Son günlerde yapılan baskınlar sırasında birçok Filistinli kardeşimiz şehid olmuş, yüzlerce kardeşimiz yaralanmış ve bir o kadarı da göz altına alınmıştır. Mübarek ramazan ayında yapılan bu alçak saldırıları şiddetle kınıyor ve Siyonist İsrail’i bir kez daha lanetliyoruz. Korsan devlet İsrail’in bu tür uygulamalarını, vicdanını kaybetmemiş uluslararası camiayı ve Müslüman devletleri bir an önce önlem almaya ve seslerini yükseltmeye davet ediyoruz.
Çok iyi biliyoruz ki, İslam coğrafyasının parçalanmışlığı, Müslümanların sessizliği, Müslüman halkların başındaki liderlerin İslam ülkelerinde yapılanlara kayıtsız kalması ve demokrasi münafığı batı ülkelerinin sessizliği İsrail’i cesaretlendirmektedir.
Bölgeye barış ve huzurun gelmesinin tek yolu, Kudüs’ün tekrar Müslümanlarca idare edilmesinden geçmektedir. Hazreti Davut’un Kudüs’e hâkimiyeti insanlığa saadet getirmiştir. Hazreti Süleyman’ın Kudüs’e hâkimiyeti insanlığa huzur getirmiştir. Hazreti Ömer Kudüs’ü fethetmiş ve oradaki tüm insanların can ve mal emniyeti sağlamış, bölgeye huzur ve saadet getirmiştir. Selahaddin Eyyub-i Kudüs’ü yeniden fethetmiş ve aynı şekilde oradaki tüm insanların her türlü hakkını teminat altına almıştır.
Muş Kardeşlik Platformu olarak bu gün burada yaptığımız bu açıklama ile terör örgütü İsrail’e “çok yakında nasıl bir inkılâba uğrayıp devrileceğini” bir kez daha haykırmış oluyoruz. “Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! O sadece, onların işini, gözler dehşetten dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor.” (İbrahim14/42)
İnanıyoruz ve diyoruz ki “Zafer inananlarındır ve zafer yakındır.” Bütün dünya Müslümanları şunu artık anlamalıdır ki; İslam ümmetinin huzuru ve kurtuluşu ancak birlik ve beraberlikte yani kardeşlik ve vahdettedir.
Zaman, ümmetin özelde Ortadoğu’da ve dünyanın her tarafında çektiği çile ve ıstıraba “Artık yeter!” demek için haykırma zamanı. Zaman, Haçlı ve Siyonist zihniyetinin dünyalık menfaatleri için Müslümanlara çektirdiğine yeter demenin zamanı.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
MUŞ KARDEŞLİK PLATFORMU