(Sehven yanlış giren eski bir yazımdan dolayı özür diliyor, yeni yazımı takdim ediyorum.)
Siyonizm’in kayıtsız-şartsız destekçisi ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü “İsrail’in başkenti” olarak tanıma kararından sonra şimdi de, işgalci Siyonist rejimin Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan ettiği 14 Mayıs 1948 tarihinin yetmişinci yıldönümünde kışkırtıcı biçimde Tel Aviv’deki ABD Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıması üzerine Filistin’de başlayan protestolarda 60 Filistinli kardeşimiz şehid oldu, binlercesi de yaralandı.
Trump’ın video bağlantısıyla yaptığı konuşma ve kızı Ivanka Trump ile damadı ve danışmanı Jared Kushner’ın katılımıyla yapılan açılışın, İşgalci İsrail’in 14 Mayıs’ta kuruluşunu ilan edişinin ertesinde Filistinlilerin evlerini terk etmeye zorlandıkları 15 Mayıs Nakba (Felaket) Günü’nü anmak amacıyla her yıl düzenlenmekte olan gösterilere denk getirilmesi, bölgeyi yeniden kan gölüne çevirdi. Trump, dünyanın gözü önünde küstahça “Orta Doğu’da kalıcı barışa olan bağlılıklarının sürdüğünü”ifade etti.
30 Mart Toprak Günü’nden beri Gazze’de haftalardır süren “Büyük Geri Dönüş Yürüyüşü”ne katılan yüz bini aşkın Filistinli protestocuların sayısının 1 milyona ulaşması bekleniyor…
Bu barışçı eylemlerin amacı ise, “Filistinlilerin 70 yıldır mülteci olmaya ve zorlu koşullara adapte olmadığının ve olmayacağının”mesajını vermek.
Ancak, 14 Mayıs’taki barışçı protestolara Siyonist işgal rejimi askerlerinin ateş açması sonucu, altısı çocuk 60 Filistinli hayatını kaybetti, binlercesi de yaralandı.
Bilindiği üzere, Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’nda yenilmesi üzerine 1917’de Filistin’e giren İngilizlerin bölgeye sistematik olarak yerleştirip silahlandırdıkları Siyonistler 14 Mayıs 1948’de Birleşik Krallık’tan ‘bağımsızlığını’ ilan etmişlerdi. Bunun üzerine Mısır, Suriye, Lübnan, Ürdün ve Irak 14 Mayıs’ı 15 Mayıs’a bağlayan gece işgalci İsrail’e savaş açmışlarsa da, emperyalist güçlerin desteği ile savaştan galip çıkan Siyonist rejim Filistin coğrafyasını büyük bölümünüişgal etmişti.
İşte bu savaş sırasında topraklarını terk etmek zorunda kalan Filistinli mültecilerin “eve geri dönüşlerine”izin verilmemesi ile Filistinliler için felaket başlamıştı.
İşgalci İsrail’in Filistin’de gerçekleştirdiği ihlal ve katliamlar, 15 Mayıs 1948’den beri tam 70 yıldıraralıksız sürüyor. Hakları, toprakları, vatanları, canları, malları gasp edilen Filistinliler, işte o günü büyük felaket anlamına gelen “en-Nakba”olarak adlandırdılar.
İlk etapta 800.000 Filistinlinin kitlesel göçü ile sonuçlanan Nakba, Filistinli mülteciler sorununun da başlangıcını oluşturdu. Halen 10 milyonu aşkın Filistinli nüfusun yaklaşık 6 milyonu kendi yurtlarından uzakta mülteciolarak yaşamakta ve işgal edilen evlerine dönecekleri günü beklemektedir…
Siyonizmin hâmisi Trump’ın Kudüs’ü “İsrail’in başkenti” ilan edip ABD büyükelçiliğini Kudüs’e taşıması ile başlayan olaylar, İslâm coğrafyasında ve dünyada yeni gelişmelerin fitilini ateşlemiş görünmektedir. Dünyanın ve ABD işbirlikçisi rejimlerin suskunluğuna rağmen Müslüman halkların kalpleri Kudüs ve Filistin davası etrafında kenetlenmektedir. Zira bütün Müslümanlar bilir ki, Rabbimizin “çevresi mübarek kıldığı”(İsra 17/1) Kudüs ve Mescid-i Aksâ; “İsrâ”nın durağı ve “Mîrac”ın basamağı, peygamberler yatağı, yeryüzünde Kabe’den sonra kurulan ikinci mabet, Efendimizin ibadet amacıyla ziyaret edilmesini teşvik buyurduğu üç mescidin üçüncüsüdür…
Biz inanıyoruz ki, Kudüs davasını bir “Arap sorunu”veya bir “tarih”ya da “coğrafya sorunu”olarak değil de bir “İman sorunu”olarak gören Müslümanlar mübarek Kudüs ve Mescid-i Aksâ sayesinde tekrarbirleşecekve yeniden dirileceklerdir.
Rasulüllah Efendimizin (s.a); “Orası mahşer (bir araya geliş) ve menşer (yeniden diriliş) yeridir. Oraya gidin ve içinde namaz kılın. Çünkü orada kılınan bir namaz başka yerdeki bin namaza bedeldir.”(İbn Mâce, İkâmetü’s-Salât 196; Ebû Dâvûd, Salât 14) hadis-i şerifini, Müslümanların bu dünyada da Kudüs sayesinde bir araya gelerek dirileceklerinin müjdesiolarak okumalı ve gereğini yapmalıyız.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi