Aziz Kitabımız Kur’ân-ı Kerim’in İsveç’te yönetimin bilgisi ve izni ile yakılması kelimelerle ifade edilemeyecek derecede tam bir aşağılık ve iğrençliktir; İslam dünyası ve de milletimize saldırıdır.
Kur’ân’ın Allah’ın kitabı olduğuna ve O’nun mesajlarını içerdiğine inanmayan kültür Müslümanlarının bile öfke duyması gereken bu pislik ve piçliğe şeklen gereken cevaplar verildi, veriliyor.
Ama gerçekten cevap verebilir konumda mıyız?
Hepimiz biliyoruz. Aslında yakılan bir tomar kağıt değildir. Kur’ân’ın temsil ettiği inançlarımız ve yaşam ölçülerimizdir; O’nun insanlığın muhtaç olduğu evrensel mesajlarıdır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında görülen ve azımsanamayacak olan fiziksel yırtma, çiğneme ve yakmaları geçelim. Geçelim de manevi yakmalar üzerinde duralım.
Biz de Kur’ân’ı kişisel, ailevi ve toplumsal hayatımızdan dışlayarak manen yakmadık mı?
Kur’ân’ın dışlanarak yakılmadık nesi kaldı? Eğitime ilişkin kuralları yakılmadı mı, ekonomiye ilişkin ilkeleri ateşe verilmedi mi, hukuki prensipleri, alevlendirilen yangına terk edilmedi mi?
Hulâsa, kendi medeniyetimizi inkârla BATI’nın yasalarını tercih ve tercüme ile Kur’ân ilkelerini ateşe vermedik mi?
Osmanlı’nın son döneminde tutuşturulan ve sonrasında harlandırılan ateşin alevleri ruhumuzu yakmaya devam etmiyor mu?
Bu yangına direnç göstermek isteyenlerin canlarına ve özgürlüklerine kıyılmadı mı? İstiklal mahkemesi mazlumları ve mülga 163. madde mağdurları unutulabilir mi?
Bizim payımıza da yedi defa yargılanmak düştü.
Ne var ki kendi özgün ifadesiyle bağlılarınca yani bizlerce Mehcur kılınan/terkedilen Kur’ân’ın ne getirdiği ve neleri içerdiği bilinmediği için yanan nesiller yangının farkında ve bilincinde değil.
Diyanet’te, ilahiyatlarda ve milli eğitimde görevli 250 bin maaşlı personelin ! duyarsızlığında millet olarak biz de bu yangını yanarak, üstelik onaylayarak izliyoruz.
22 Ocak 2023 yani bu pazar sabahı camilerimizde “Kur’ân’a uzanan eller kırılsın/kahr u perişan olsun “ diye beddualar edildi. Bu beddualar Rabbimiz katında kabul edilirse Kur’an’ın ‘ hayatımızı yönlendirecek hükümlerini teklif etmenin ‘ bile anayasal suç haline getirilişini onaylamakta olan milletimizin vay haline ki vay haline !
Dileriz İsveç’teki yakma vahşeti, Kur’ân’a karşı işlemekte olduğumuz manen yakma suçunun/günahının farkına varmamıza sebep olur. Olur da Kur’ân’ın önündeki engelleri kaldırırız. Kaldırabilir miyiz? Ümitsizlik haramdır. Biz sonuçla değil atılımla yükümlüyüz. Bu yazı da bir eylemdir.
“Bu yakıcı gerçeklere değinmenin şimdi sırası mıydı,” diyecek bizden görülen hayasızlara deriz ki, tam da sırasıydı, size göre zaten yangın yok ki sırası gelsin.
Peygamberimiz “Utanma İmandandır” buyurarak ne doğru söylemiş…
Sözü, yasaları Kıyamet Günü’ne kadar devam edecek olan Kur’ân’a bırakalım:
“ Bu Kur’ân, bütün insanlara apaçık bir çağrı, Allah’a karşı sorumluluklarının bilincinde olanlar için bir rehber ve bir öğüttür.“ (Al-i İmran 3/138)
Ali Rıza Demircan
Anahtar Kelimeler.: Kur’ân yakma, Batı, tercüme yasalar, diyanet
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…
View Comments
Saçma Sapan konuşmayın, biz Kur' an-ı yakmadık, siz yaktı iseniz bilmem. Kelam ilmi vardır; ağzınızdan çıkan yazılır. Biz Kur' an yolunda Şehid olacağız İnşallah. Evvela Haramı terkedeceğiz. Vakit geldi.