Kur’an ile Kalplerimiz Sükûnet ve Aşk Bulur

“De ki: “Şüphesiz benim namazım da ibâdetlerim de hayâtım ve ölümüm de âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.” (En’am 162)

Müslüman kişi İslam’ı “taklidi iman” seviyesinden “tahkiki iman” seviyesine çıkaracak akli ve kalbi olgunluğa ulaştığında hayatı nizamı olarak yaşamaya karar verir.
Neticede vahiy ve peygamber as tahkiki bir göz ile anlaşılmaya çalışıldığında tek bir sonuca ulaşılır: “Din hayattır.”

İman ve inancımızın doğal sonucu olarak Kur’an rehber, efendimiz rahmet peygamberi, önder ve güzide sahabeler; yıldızlar gibi dost ve arkadaş olurlar bize.

Kur’an ile kalplerimiz sükûnet ve aşk bulur. Efendimiz’in as hayatını araştırıp anladıkça sonsuz aşkın somutlaşan hâline şahitlik eden ruhumuz şahlanır.

Bu süreç devam eder ve din hayat olarak ömrümüzde can bulurken “Anam babam sana feda olsun Ya Resulallah!” diyen sahabelere hayran oluruz. Kendimize o sahabeler misali bir sevda köprüsü kurarak emniyetle yolda yürümek tek hayalimiz olur. Artık biz de İslam’ı mustakim bir Müslüman olarak ashabi kiram misali fedakar, cefakar, kalbi duruluk ve ameli güzellik ile yaşayabiliriz diye seviniriz.

Bu sevinç ve heyecan ile hayatı yaşarken imanımızın kaybolma riskini veyahut zaafa uğrama ihtimalinin olduğunu düşünmek bile istemeyiz.
Bu mustakim çizgiden saparak zaafa uğrayanlara da üzülerek hayret ederiz.

Her şeyi Allah için yapacak olmanın cesareti, nebevi bir yolda yürümenin kulağımıza bile hoş gelen hali bize altın tepside sunulacak gibi zannederiz.

Hayat içerisindeki sorumluluk ve vazifelerimiz değişim gösterdikçe o güne dek imtihan olmadığımız insani yaşam zorlukları ile yüzleşince imanı kaybetmenin, hatta koruyabilmenin ne kadar zor olduğunu anlamaya başlarız.

Göğsümüzde bir darlık, ruhumuzda bir ağırlık ve karamsarlık oluşuverir.
O zaman başımızı iki elimizin arasına koyar bu işin nasıl kemal bulacağı endişesi ile acı çekmeye başlarız.

İşte tam da o vakit: “…Allah’a firar edin, kaçın” (Zariyat 50) ayeti celilesini hatırlamak ne güzeldir.
Bu dünyada hayat gemimiz alabora olmadan o muhteşem Rabbi liman bilip sığınmak…
Evrensel bir gerçektir ki mutluluk, ödenen bedeller ve o bedeller uğruna sabır ve şükür gösterilerek çekilen çileler ile mayalanır.

“Bana bir mutluluk söyleyin ki acı karşılığında elde edilmiş olmasın.” der Margaret Oliphant.
Dünyada mutluluğun ve huzurun gerçek bedeli işte budur.
Bu bedelin gerçek olduğu evrensel bir kabul iken insanlık tarihi boyunca tecrübe de edilmişken sonsuz mutluluk ve ebedi cennet nasıl elde edilir? Elbette bu ciddiyetle düşünmeli ve bedeli ne ise ödenmelidir.
Kolay değil elbet fakat bu konuda Rahman olan Allah buyur ki:

Bismillahirrahmanirrahim
“Siz geçici dünya malını İstiyorsunuz hâlbuki Allah Ahiret’i kazanmanızı diliyor. (Enfal 67)
O vakit berrak bir zihin, iman dolu kalpler, sürekli revize ettiğimiz ilmi ve ameli faaliyetler ile kendimize ilahi sevdanın kabul ettiği fıtri yazılıma uygun format atarak emin bir şekilde istikamet tutmalıyız.

Mahatba Gandhi’ nin şu sözleri ne kadar güzeldir:

“Düşüncelerinize dikkat edin davranşlarınız olabilir. Davranışlarınıza dikkat edin alışkanlıklarınız olabilir. Alışkanlıklarınıza dikkat edin karakteriniz olabilir. Karakterinize dikkat edin KADERİNİZ olabilir.”

Yine yeniden başlayanların Rabbi olan Allah’a kaçarak onun tüm esmaları ile yine yeniden bismillah demek ne büyük fırsattır. Rabbimin müjdesi ve kurtuluş sebebi işte o vakit insana ikram edilir.

“Yaptıkları amellerle güzel şeyler içinde olanlara ALLAH karşılığını verir ve onların faziletleri artar ve hiçbir beklenti olmadan ALLAH ‘ı anlamak isteyen kimse rızıklandırılır.” (Nur suresi 38) diye söyler ve gönlümüzü şerh eder Rabbimiz bu güzel ayette.

O vakit kaybedecek zaman yok diyerek kollar sıvanmalı.
“Herkes ölecek yaştadır.” sözü gereği kalan ömrümüzün, giden ömrümüzden daha bereketli ve hayırlı olmasına bütün varlığımızı koyarak çabalamalı.
Hani kader gayrete aşıktır ya…

Cevherimiz nerede parlayacak ise çiçeklerimiz nerede açacak nerede cennet kokuları saçacak ise en muhteşem ve selim haller ile oralarda var olmak üzere Selam ve dua ile kalın.