Kur’an İslamına “sapıklık” diyen Kurnaz ölmüş!
Meğer yıllarca İslam diye kendi dinini anlatmış sevdalılarına… Kendi inandığı dini İslam diye yutturmak en büyük kurnazlık değilde nedir!
İnşallah müntesibleri bu Büyücünün en kısa zamanda etkisinden kurtulurlar.
Bu büyülerin kamuoyu nezdinde oluşturduğu bazı kavramların da halk nezdinde yanlış algılanmasının açtığı yaraların zamanla düzeleceğini düşünenlerdenim. Bu kavramlardan birisinin de Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın henüz 15 Temmuz yaşanmadan önce ki süreci kastederek Fetö ile ilgili olarak “aldandım” söyleminin doğru bir şekilde okunması ve algılanması gerektiğini düşünüyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımızın aldanmasına neden olan bu teşkilatın yapılanmasında ki gizlilik gelecekte bilimsel ve akademik çalışmalara konu olacaktır.
15 Temmuz kalkışması, 17-25 aralık sürecindeki maksadın üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olduğunu açıkça ispatlamıştır. İşte bu yüzden devletin önemli mevkilerinde görevli fetö elemanlarının başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere Mit müsteşarı ve bazı bakanlara karşı kendilerince “yolsuzluk” iddiasıyla operasyona girişmelerinin bu milletin desteğini almış siyasi otoriteye yapılan bürokratik bir darbe olduğu geçen zaman zarfında daha da anlaşılır olmuştur.
Devlet içerisinde organize olan bu yapının “yolsuzluk ve rüşvet” iddialarıyla böyle bir operasyon yapma haklarını kendilerinde görmelerinin altında yatan baş nedenin cemaat liderinin talimatı gereği olduğu açıkça ortadadır. Halbuki bu insanların uhdelerinde bulunan devlete ait yetki kaynağının, manen bağlı oldukları cemaat lideri değil, devleti yöneten siyasi iktidar olması gerekirdi. O siyasi iktidar ki; Bu cemaatin maneviyatını kendi maneviyatı bilmiştir. Asla halel gelmeyeceği,milletin ve devletin lehine fedakarlık yapacakları düşüncesiyle devlet içerisinde ki icraatlarına destek vermiştir.
Sayın Erdoğan’ın iktidara geldiği ilk yıllarda mesela emniyet teşkilatı içerisinde yönetmelik değişiklikleri ile üst düzey yönetici kadrolar bypass edilerek alt kademe yöneticilerin amirine bilgi vermeksizin operasyon yapabilme yetkisi dahi vermişti.
Balyoz, ergenekon ve benzeri operasyonlarda siyasetçiye verdikleri güven ve Sayın Erdoğan’a olan yakınlıkları nedeniyle devlet otoritesini istedikleri gibi kullanmışlardır.
Siyasilerin destek ve himâyeleri sayesinde referans oldukları kişileri memur, amir yapmaları millet üzerinde ki nüfuzlarını da artırmıştır.
Referansını dine dayandıran bu yapı Müslüman halk üzerinde kabul görmüştür. Halbuki bu yapı elde ettiği siyasi ve bürokratik gücü ülkenin idari ve hukuki yapısını, insan hakları ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde tesis edilmesi için kullanabilirdi. Elde ettikleri güç sebebiyle kolaycılığı tercih ederek yaptıkları operasyonlarda bırakınız insan haklarına ve evrensel hukuk kurallarına riayet etmeyi baştan sona ihlal bile etmişlerdi. Süreç içerisinde devletteki paralel yapılanmaları üst seviyeye çıkmış, yargı asker emniyet ayakları tamamlanmıştı. Sonraki yıllarda elde ettikleri bu gücü onlara sağlayan siyasi lidere ve ekibine ihanet pahasına küresel emperyal güçlerin emrine vermeleri bu millete yapılacak en büyük ihanet olmuştur. Bu ülkenin istikbalini ve istiklalini batı emperyalizminden kurtarma mücadelesi veren kaynaktan beslenip de elde ettiği gücü dönüp beslendiği kaynağın imhası için kullanması millet nezdinde vatan hainliği olarak değerlendirilmiştir. Bu durum, elde ettikleri güç ve kudrete güvenen müntesiplerini de ters köşe yapmıştır.
Siyasi iktidarın desteğini aldıkları zamanlarda; güçlerini, konumlarını,
Günümüz dünya ekonomisinin kuralları küresel kapitalist sermaye güçleri tarafından konulmaktadır. Kendi menfaatlerine istedikleri zaman kuralları değiştirebilmektedirler. Hangi paranın “kara para” “yolsuzluk parası” “kayıt dışı para” olduğuna kendileri karar vermektedir.
R.Tayyip Erdoğan’ın kendi ülkesinin çıkarı için kişisel risk alarak bu küresel Karun’ların belirlediği usul ve yöntemlerin bazen haricine çıkma cesareti göstermelerini topluma yolsuzluk gibi algılatma çabaları en büyük hataları olmuştur. Halbuki günümüzün küresel kapitalist güçlerinin “kara para” dedikleri küresel iktisadi kaynaklar ülkemiz için anamızın ak sütü gibi helal olacağını düşünemediler.
Söz konusu süreçte üç beş kişinin yolsuzluk iddialarını siyasi otorite er geç aydınlatırdı. Veya dosya muhteviyatı olaylar, muhalefet partilerine sızdırılır siyasi alanda millet nezdinde mücadelesi verilirdi. Maalesef gelinen noktada Fetö’nün, küresel para babaları tarafından kullanıldıkları ortaya çıkmıştır.
Hizmet, himmet ve dernek işlerinde yerel halkı kullanan bu teşkilat idari işlerde başka şehirli insanlar kullanarak hiyerarşik yapısını devletten gizlemişlerdir. Bu yüzden de devletin bu yapıyla verdiği mücadelede ister istemez mağduriyetler yaşanmaktadır.
Bir çoğumuzun eş dost yakınlarının da bu mağdurlar arasında yer almasına rağmen Ülkemizin geleceğinin aydınlık olmasına vesile olacağına inananlardanım.
Fehmi YAĞLI
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-