islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4852
EURO
36,4080
ALTIN
2.960,47
BIST
9.359,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

Kur’an’a oryantalist gözüyle bakmak

Kur’an’a oryantalist gözüyle bakmak

Kur’an’a oryantalist gözüyle bakan tefsir profesörüne çağrımız 

Bir tefsir profesörü kalkıyor hâşâ yüz bin defa hâşâ Kur’an’a “Bu Allah dili olabilir mi? İnsanî dil olamaz mı? Olabilir.” Diyor. Kur’an’ın Allah sözü değil de, insan sözü olduğunu iddia ediyor. Bu yeni bir iddia değil. 14 asır önce de aynı şeyleri  müşrikler söylemişlerdi. O devrin Kur’an ve Hz. Muhammed (sav) düşmanları: “Bu (Kur’an) insan sözünden başka bir şey değildir.”[1][1] Bu kitap, hâşâ hâşâ Muhammed’in uydurup Allah’a mal ettiği bir kitaptır.” demişlerdi.

Dr. Vehbi KARAKAŞ 

Bu gün acı olan, garip olan bu sözleri, bir tefsir profesörünün söylemiş olmasıdır. Bu sözleri İslâm, Kur’an düşmanları söyleyebilir, söylemişlerdir;  ama bir Müslüman’ın, hele bir tefsir hocasının bunu söyleme hakkı yoktur. Söylerse yalan söylemiş olur, hem Allah’a ve ham de Hz. Muhammed’e (sav) iftira atmış olur. Çünkü Kur’an, lafzıyla da, manasıyla da Allah’ın kelamıdır. Biraz sonra, Kur’an’ın Allah kelamı olduğuna dair delilleri hem de Kur’an ayetlerinden arz edeceğim. 

Bir insan, hem Kur’an tefsir profesörü olacak, hem 14 asır önceki cahillerin, müşriklerin ve Avrupa müsteşriklerinin söylediğini söyleyecek. Olacak şey mi bu Allah aşkına? Allah’ı tenzih etmeye çalışırken, herkesin “emin” dediği ve “güvenilir insan” olarak tanıdığı bir Peygamberi hâşâ hâşâ yalancı ve sahtekâr konumuna düşürmek cürümlerin ve cinayetlerin, küfürlerin ve küfranların en büyüğüdür. Böyle bir cürmü, cinayeti, küfür ve küfranı savunmak ta, müsamaha ile karşılamak ta cürümdür, cinayettir, küfürdür ve küfrandır. Ben bu ifadelerimle “Hakkın hatırı alidir, hiç bir hatıra feda edilmez.”[2][2] kuralının gereğini yapıyorum. Hz. Peygamber’e (sav) itaat, Allah’a itaattir.[3][3] Hz. Peygambere hakaret Allah’a hakarettir. Sayın profesörün bunları da çok iyi bileceğinden şüphem yoktur. Böyle iken nasıl bu mayınlı alana girmiştir, akıl alacak gibi değil. Allah nedamet ve hidayet nasip eylesin. 

Şimdi gelin, Kur’an’ın hem lafzının ve hem de manasının Allah’tan olduğunu söyleyen bir kaç ayeti hep beraber ibadet aşkıyla okuyalım. Allah buyuruyor: 

وَاِذَا تُتْلٰى عَلَيْهِمْ اٰيَاتُنَا بَيِّنَاتٍۙ قَالَ الَّذ۪ينَ لَا يَرْجُونَ لِقَٓاءَنَا ائْتِ بِقُرْاٰنٍ غَيْرِ هٰذَٓا اَوْ بَدِّلْهُۜ قُلْ مَا يَكُونُ ل۪ٓي اَنْ اُبَدِّلَهُ مِنْ تِلْقَٓائِ۬ نَفْس۪يۚ اِنْ اَتَّبِعُ اِلَّا مَا يُوحٰٓى اِلَيَّۚ اِنّ۪ٓي اَخَافُ اِنْ عَصَيْتُ رَبّ۪ي عَذَابَ يَوْمٍ عَظ۪يمٍ  

“Kendilerine âyetlerimiz açıkça okunup anlatılınca bir gün bizimle karşılaşacaklarını ummayanlar, “Bundan başka bir Kur’an getir veya bunu değiştir” dediler. Onlara şöyle de: “Onu kendiliğimden değiştirmeye hak ve yetkim yoktur, ben ancak bana vahyedilene uyuyorum. Eğer rabbime itaatsizlik edersem şüphesiz dehşetli bir günün azabından korkarım.”[4][4] 

أَمْ يَقُولُونَ افْتَرَاهُ قُلْ فَأْتُوا بِعَشْرِ سُوَرٍ مِثْلِهِ مُفْتَرَيَاتٍ وَادْعُوا مَنِ اسْتَطَعْتُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ  

“Yoksa Kurân’ı “Peygamber uydurdu” mu diyorlar? Onlara de ki: “O halde, eğer iddianızda samimi iseniz, uydurma olarak, siz de onun (sûreleri) gibi on sûre getirin ve gücünüzün yettiği Allah’tan başka kimseleri de yardıma çağırın”.[5][5] 

اَمْ يَقُولُونَ افْتَرٰيهُۜ قُلْ فَأْتُوا بِسُورَةٍ مِثْلِه۪ وَادْعُوا مَنِ اسْتَطَعْتُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ  

“Yoksa “Onu Muhammed uydurdu” mu diyorlar? De ki: “Eğer iddianızda doğru iseniz, o zaman onun benzeri bir sûre de siz getirin bakalım; Allah’tan başka çağırabildiklerinizi de yardımınıza çağırın!”[6][6] 

وَلَوْ تَقَوَّلَ عَلَيْنَا بَعْضَ الْاَقَاو۪يلِۙ  

لَاَخَذْنَا مِنْهُ بِالْيَم۪ينِۙ  

ثُمَّ لَقَطَعْنَا مِنْهُ الْوَت۪ينَۘ  

فَمَا مِنْكُمْ مِنْ اَحَدٍ عَنْهُ حَاجِز۪ينَ  

“Eğer peygamber bize atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı, Elbette onu kıskıvrak yakalardık. Sonra onun can damarını koparırdık. Hiçbiriniz buna mâni olamazdınız.[7][7] 

لَا تُحَرِّكْ بِه۪ لِسَانَكَ لِتَعْجَلَ بِه۪ۜ  

اِنَّ عَلَيْنَا جَمْعَهُ وَقُرْاٰنَهُۚ  

فَاِذَا قَرَأْنَاهُ فَاتَّبِعْ قُرْاٰنَهُۚ  

ثُمَّ اِنَّ عَلَيْنَا بَيَانَهُۜ  

 Vahyi tam alma telâşı yüzünden dilini kımıldatma. Onu zihninde toplayıp okumanı sağlama işi bize aittir. O halde onu okuduğumuz zaman sen onun okunuşunu takip et. Sonra onu anlatmak, açıklamak elbette bize aittir.[8][8] 


( قُلْ لَئِنِ اجْتَمَعَتِ الْأِنْسُ وَالْجِنُّ عَلَى أَنْ يَأْتُوا بِمِثْلِ هَذَا الْقُرْآنِ لا يَأْتُونَ بِمِثْلِهِ وَلَوْ كَانَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ ظَهِيرا 

“De ki: “İnsanlar ve cinler, bu Kurân’ın bir benzerini getirmek üzere bir araya gelseler, birbirlerine de yardım etseler, onun bir benzerini yine getiremezler”.[9][9]   

وَإِنْ كُنْتُمْ فِي رَيْبٍ مِمَّا نَزَّلْنَا عَلَى عَبْدِنَا فَأْتُوا بِسُورَةٍ مِّنْ مِثْلِهِ وَادْعُوا شُهَدَاءَكُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ 

“Eğer kulumuz Muhammed’e indirdiğimiz Kurân’dan şüphe içindeyseniz, haydi onun (sûrelerinden birisi) gibi bir sûre getirin, bunun için Allah’tan başka şâhidlerinizi de (yardıma) çağırın; eğer sözünüzde doğru kimseler iseniz.”[10][10]  

ولو كان من عند غير الله لوجدوا فيه اختلافا كثيرا  

“Onlar Kurân’ı hiç düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah’tan başka birisinden gelmiş olsaydı, onun içinde pek çok çelişki bulurlardı.”[11][11]  

Allah Azze ve Celle’nin buyurduğu gibi: 

(إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا بِالذِّكْرِ لَمَّا جَاءَهُمْ وَإِنَّهُ لَكِتَابٌ عَزِيز . لا يَأْتِيهِ الْبَاطِلُ مِنْ بَيْنِ يَدَيْهِ وَلا مِنْ خَلْفِهِ تَنْزِيلٌ مِنْ حَكِيمٍ حَمِيدٍ  

“Kitap kendilerine geldiği zaman, o yorumcular onu inkâr etmişlerdir. Oysa o, eşsiz bir kitaptır. Ona ne önünden ve ne de ardından hiçbir bâtıl girmez. O, hikmet sahibi ve hamde lâyık olan Allah tarafından indirilmiştir.”[12][12]  

إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ   

Kurân’ı biz, evet biz indirdik; onu muhafaza edecek olan da elbette biziz.”[13][13]  

Hz. Peygamber (sav) şayet Kurân’dan bir şey gizleyecek olsaydı, kendisi için yapmaması daha evla olan bazı uyarılarda bulunan âyetleri gizlerdi. Buna en güzel misal Abese suresinin ilk ayetleriyle, Ahzab suresinin 37. Ayetidir.[14][14] 

SAYIN PROFESÖR VE BENZERLERİNE ÇAĞRIMIZ 

Eğer bu tür iddialarınızda ısrarlı olursanız, küfür ve işrak mastarlarının ismi failleriyle sizi damgalarlar. Yazık olur size. Kendinize kıymayın, gelin, şimdiye kadar söylediklerinizden dolayı tevbe ediniz ve tevbenizi ilan ediniz. Siz bir değersiniz. Lütfen kendinize yazık etmeyiniz. Tevbeyi ilan da Kur’anî bir taleptir.[15][15] Şerre alet olmayınız. Bir çok kimsenin deist, ateist ve kâfir olmasına veya böylelerinin kendilerin haklı yolda olduklarını sanmalarına imkân vermeyiniz. Bunun vebalı çok büyük, çok ağırdır. Saptırdıklarınızın hesabı da sizden sorulacaktır. Allah’ın size verdiği nimet ve kabiliyetleri, insanların imanına kuvvet vermekte, onların imanını kurtarmakta harcayınız. Bu kabiliyetleri, insanların imanını yıkmakta ve yok etmekte harcarsanız, iki dünyanızı da cehennemleştirirsiniz. Bizim size duamız şudur: Allah size nedamet ve hidayet nasip eylesin ve tevbe fırsatı versin. 

Yazarın diğer yazılarını aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:

https://www.mirathaber.com/author/drvehbikarakas/

[16][1] Müddessir, 74/25 

[17][2] Münazârât, 49  

[18][3] Bkz. Al-i İmran, 3/31-32; Nisa, 4/80 

[19][4] Yunus, 10/15-16 

[20][5] Hud, 11/13 

[21][6] Yunus, 10/38. Kur’an’ın böyle meydan okuyan çok ayetleri vardır. Onlardan bir kısmı için Bkz. Bakara 2/23-24; Hûd 11/13; Kasas 28/49; Tûr 52/34. 

[22][7] Hakka, 69/44-47 

[23][8] Kıyame, 75/16-19 

[24][9] İsra, 17/88 

[25][10] Bakara, 2/23 

[26][11] Nisa, 4/82 

[27][12] Fussılet, 41/41-42 

[28][13] Hicr, 15/9 

[29][14] Bu anlamdaki ayetler için bkz. https://www.huzurdini.com/dini-bilgiler/hz-peygambere-yonelik-uyarilar-ile-ilgili-ayetler.html. 

[30][15] Bkz. Bakara, 2/160 


Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.