Tüm insanlara barış, huzur ve saadet vadeden Kur’an-ı Kerim, Fatiha Suresinde özet olarak anlatılmaktadır. Üzerinde duracağımız Fatiha Suresi, Kur’an-ı Kerim’in girişi, özeti ve hülasası durumundadır.
الْحَمْدُ للّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ الرَّحْمـنِ الرَّحِيمِ مَالِكِ يَوْمِ الدِّينِ إِيَّاكَ نَعْبُدُ وإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ اهدِنَــــا الصِّرَاطَ المُستَقِيمَ صِرَاطَ الَّذِينَ أَنعَمتَ عَلَيهِمْ غَيرِ المَغضُوبِ عَلَيهِمْ وَلاَ الضَّالِّينَ
“Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’adır. O, Rahman ve Rahimdir, din/ahiret gününün sahibidir. Biz, sadece Sana ibadet eder ve sadece Sen’den yardım dileriz. Bizi doğru yola yönlendir. Kendilerine nimet vermiş olduğun kişilerin yoluna. Gazaba uğramış ve sapıtmış kişilerin yoluna değil.”[1]
Kur’an-ı Kerim’in geniş bir şekilde anlattığı üç konu, Fatiha Suresinde özet bir şekilde anlatılmaktadır. Bu üç konuyu şöyle sıralamak istiyorum:
1 – İman
2 – İbadet
3 – Ahlak ve muamelatta dürüstlük
Bu üç maddeyi tek tek ele alarak fazla detaya dalmadan izah etmek istiyorum.
Kur’an-ı Kerim’de iman ve esasları hakkında çok geniş bilgi verilmektedir. Hapsinin başı, ALLAH bilincine vakıf olmaktır. Kalpten Allah’a iman etmek, iman esaslarının başıdır. Bu husus, Fatiha Suresinin başında şöyle anlatılmaktadır: “Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’adır. O, Rahman ve Rahimdir, din/ahiret gününün sahibidir.”
Ben Allah’a inanıyorum, ona karşı şükür görevimi yerine getiriyorum. Benim inandığım Allah, tüm âlemlerin Rabbidir, herkese rahmandır, rahimdir, şefkat ve merhamet sahibidir. O, aynı zamanda ahiret gününün de sahibidir.
ALLAH, TÜM ÂLEMLERİN RABBİDİR. O, yaratmış olduğu tüm varlıkların rabbidir, haliyle tüm insanların Rabbidir, herkese karşı şefkat ve merhamet sahibidir.
Allah, hem erkeğin hem de kadının Rabbidir, cinsiyet ayırımını yapmaz. Kadın erkek arasında ayırım yapan, Allah bilincine varmamış, Allah’a inanmamış ve iman etmemiştir.
Allah, Türk, Kürt, Arap ve tüm kavimlerin Rabbidir. Irklarına göre ayırım yapmaz. Türk, Kürt, Arap diye insanlar arasında milliyetlerine göre ayırım yapan, Allah bilincine varmamış, Allah’a inanmamış ve iman etmemiştir.
Allah, Müslüman gayrı Müslim arasında ayırım yapmaz. O, her inanç mensubunun Rabbidir. İnsanlar arasında Sünni, Şii, Alevi, Ezidi, Süryani vesaire şeklinde inançlarına göre ayırım yapanlar, Allah bilincine varmamış, Allah’a inanmamış ve iman etmemiştir.
Her şeyden önce Allah bilincinin kalbimizde, beynimizde yaşanması gerekir. Aksi takdirde, lafla Allah’a inanıyorum demek, yeterli değildir.
“Biz, sadece Sana ibadet eder ve sadece Sen’den yardım dileriz.”
Bu bilinçle Allah’a inanıp iman eden her kişinin, ibadetini yerine getirmesi gerekir. Müslüman, ibadetsiz olmaz, olamaz. Gerçek anlamda Allah’a iman eden kişinin namaz, oruç, zekât, hac ve benzeri ibadetlerini yerine getirmesi gerekir. İbadetsiz bir Müslümanın imanı, Allah bilincine dayanan sağlam bir iman değildir.
Kul dua ederken, sadece Allah’tan dilekte bulunur. El açıp dua ederken, Allah’ın dışında ağaçtan, duvardan, mezardan talepte bulunmak, Asla Kur’an’la bağdaşmamaktadır.
“Bizi doğru yola yönlendir. Kendilerine nimet vermiş olduğun kişilerin yoluna. Gazaba uğramış ve sapıtmış kişilerin yoluna değil.”
Sağlam bir Allah inancına sahip ibadet ehli Müslüman dua ederken, sadece Allah’tan dilekte bulunur. Müslüman, Allah’tan Sıratı Müstakim’i/dosdoğru yolu ister ve bu yol üzerinde bulunur. Sıratı Müstakim/dosdoğru yol, Kur’an’dır. Bu yol, Allah yolu, peygamber yolu ve tüm iyilerin yoludur. Bu yoldan ayrılan, haktan sapmış ve bu nedenle Allah’ın gazabına uğramış olur. Müslümanın her türlü muamelesinde ve ahlaki davranışlarında Kur’an’ın ilkelerine uygun hareket etmesi gerekir.
SONUÇ
Allah, Kur’an-ı Kerim’de ve özet olarak Fatiha Suresinde sağlam bir Allah inancını/bilincini, ihlaslı bir ibadeti ve her türlü muamelede dürüstlüğü emretmektedir.
Kadın erkek diye cinsiyet ayırımını yapanlar, bu yoldan uzaktır, beridir.
Türk, Kürt, Arap vesaire kavmiyet ayırımını yapanlar, bu yoldan uzaktır, beridir.
Müslüman gayrı Müslim, Sünni, Alevi, Ezidi, Süryani vesaire inanç ayırımını yapanlar, bu yoldan uzaktır, beridir.
Bu inanç ve imana sahip olan Müslüman, ibadetsiz olamaz, kulluk görevlerini yerine getirmelidir.
Bu inanç ve imana sahip olan insanın yolu dürüstlüktür, haktır, hukuktur ve adalettir.
Ne kadar Müslüman geçinseler de, bu ilkelere uygun hareket etmeyenlerin başarılı olup muvaffakiyeti elde etmeleri, sünnetullah’a/Allah’ın yasasına uygun düşmemektedir. İşte, Müslümanların bugün İsrail’in karşısındaki hallerini seyredin!
Umarım, Kur’an-ı Kerim’in ne dediğini size izah etmeye çalışmış oldum.
Selam, saygı ve hürmetler!
NURETTİN TURGAY
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-
YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYIN
[1] el-Fatiha 1/1-7.