Kur’ân’da Cennet’in Büyüklüğü Âl-i İmran 133:
وَسَارِعُٓوا اِلٰى مَغْفِرَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا السَّمٰوَاتُ وَالْاَرْضُۙ اُعِدَّتْ لِلْمُتَّق۪ينَۙ
Hadid 21:
a- Cennet’e ilişkin olarak Kur’ân’da yer alan genişliği göklerle yer arası büyüklük ve Sünnet’te geçen, yüz yılda aşılamayacak uzunlukta gölgelik ve benzeri tahayyül sınırlarını aşan ifadeler, Cennet’in büyüklüğünü göstermektedir.81
Cennet’in büyüklüğü ve nimetlerinini sonsuzluğu dünya hayatında karşılanamayan sınırsız isteklerin karşılanması için olsa gerektir.
Yukarıda mânaları sunulan âyetlerde büyüklüğü konu edilen Cennet, îmanları ve salih amelleriyle Cennet’e gireceklerin her birine mi, yoksa bütün Cennetliklere mi verilecektir? Bunu bilmiyoruz.
Bildiğimiz evrenin fizik boyutunda yedi kat semayı, yeri ve milyarlarca gezegeni halk eden Allah’ın, fizik ötesi boyutta dilediği büyüklükte ve sayıda Cennetler yaratabileceği hakikatidir. Çünkü Mülk O’nundur.
b- Cennet için yaratılarak böylesi büyük bir âlemde yaşatılacağımıza göre ışık hızı benzeri hareket kabiliyetimizin, son derece gelişmiş iletişim imkânlarımızın ve dilimizi ve bakışlarımızı anla- yacak çevremizin olacağı açıktır. Bu konuda ileride bilgi verilecektir. Unutulmamalıdır ki Cennet, düşünülebilenlerin çok üstünde ve ötesindedir.
Ebû Saîd El- Hüdrî’den…
“Allah’ın Resûlü Cennet hayatını anlatırken şöyle buyurdu:
– Cennet sakinleri, aralarındaki (amel ve ihlâs) farklılıkları sebebiyle kendilerinden bir üst derecedeki Cennet yurtlarında oturan Cennet’likleri doğu ve batı ufkunda akıp giden parlak yıldızları gör- dükleri gibi göreceklerdir.
Sahâbiler de şöyle dediler:
– Ya Resûlellah! Cennet’in bu yüksek yurtları, şüphesiz Peygamberlerin mevkileridir. Elbette onlardan başkaları oralara ulaşamaz.
Onların bu sözleri üzerine Peygamberimiz şöyle buyurdular:
– Evet, (Peygamberlerin dereceleri yüksektir.)
Ancak canım kudret ve tasarrufu altında bulunan Allah’a yemin ederim ki, (sizlere açıkladığım Cennet sahipleri) Allah’a îman eden ve peygamberlere inanan mü’min kişilerdir.”82
Kapılarının veya kapıları konumundaki giriş yerlerinin ihtişamı ve sanatsal görkemi, girilecek sarayların, kentlerin ve ülkelerin muhteşemliğini gösterir. Genişliği gökle yer arası olan Cennetlerin ve bir o kadar büyüklükteki Cennet derecelerinin kapıları da onların büyüklüğü ve yüceliğini gösterir nitelikte olacaktır. Cennet’in kapılarının açılışı da büyük bir merasimle gerçekleştirilecektir.
Kur’ân ve Sünnet değinilen bu gerçeklere işaret etmektedir.
“Bu bir hatırlatmadır. Müttakîler için elbette güzel bir gelecek vardır; kapıları ardına kadar açılacak Adn Cennetleri vardır. Orada tahtlarına kurulmuş olarak her bir tür meyve ve içecekten isterler.”
“Rableri olan Allah’ın emirleri ve yasaklarına aykırılıktan korunanlar da bölük bölük Cennet’e sevk edilecekler; oraya vardıkları ve kapıları (merasimle) kendilerine açıldığında Cennet’in bekçileri olan Melekler onlara şöyle diyecek:
“Cennetin Kapıları” ile ilgili olarak Peygamberimiz de şöyle buyurmuşlardır:
Namaz kılan kişi namaz kapısından (Cennet’e) çağırılacaktır. Zekât / sadaka veren kişi sadaka kapısından davet olunacaktır. Cihâd eden kişi de cihâd kapısından buyur edilecektir. Oruç tutan kişi için ise Reyyan kapısı açılacaktır.
Allah’ın Resûlü’nün bu açıklaması üzerine Hz. Ebu Bekir sordu:
– (Anam-babam sana feda olsun) Ya Resûlellah! Cennet’e çağrılacak kişinin bu kapılardan her hangi birinden çağırılması kuralı var mıdır? Bir kişi bu kapıların her birinden Cennet’e çağırılamaz mı?
Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
– Evet çağrılabilir, (Ya Eba Bekir!) Senin onlardan olacağını ümit ediyorum.”84
Allah’ın Resûlü bu hadîsi ile Kur’ân’ın gerçekliğine yer verdiği Cennet kapılarına açıklık getirirken, mecâzî anlatımlı olarak yorumlanabilecek bir diğer hadîsleriyle de Cennet’in kapılarının kanatları arasındaki uzaklığın kırk yıllık mesafeli olacağına işaret etmektedir.
Peygamberimiz ayrıca Cennet kapılarının sekiz olduğunu, Cennet’in açılışının, meleklerin de katılacağı bir merasimle kendisi tarafından yapılacağını ümit ettiğini ve kendisini, hayatlarını yetîmlerine adamış anaların tâkib edeceğini de açıklamaktadır.
Kur’ân’da Cennet’in Dereceleri
Kur’ân, Cennet’liklerin derecelerine işaret ederken dolaylı olarak Cennet’in derecelerine de değinmektedir. Enfal 4 ve İsra 21 de bunun açık örneklerini görüyoruz. Bu konu ilgili bölümünde Kur’ân ayetleriyle genişçe açıklanacaktır. Burada Tevbe sûresinin 20-21. âyetlerinin meâllerini vermekle yetiniyoruz.
“Allah katında en büyük dereceler, îman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerin olacaktır. İşte, kurtuluşa / mutluluğa erecekler de bunlardır. Rableri onlara, katından rahmetini, hoşnutluğunu ve kalıcı nimetlerle dolu Cennetleri müjdeler.”
Ebû Saîd (r.a.) anlatıyor:
“Allah’ın Resulü bir açıklamalarında şu müjdeyi verdi:
– Allah’ı ibâdet olunacak Rab, İslâm’ı emirleri ve yasakları uygulanacak dîn, Muhammedi izinden gidilecek Peygamber olarak kabul eden, yürekten inanıp benimseyen kişi mutlaka Cennet’e girecektir.
Bu müjdenin etkisiyle (sevincinden) hayretler içinde kalan Ebû Saîd şöylece ricada bulundu:
– (Aman) Ya Resûlellah! Bu müjdeyi bana tekrarlasanız.
Allah’ın Resulü müjdesini ona tekrar edip, sözlerine devamla şöyle buyurdu:
– (Size derecelerinizi artıracak) bir amelin müjdesini daha vereyim mi? Allah, bu amel sebebiyle kulunu Cennet’te yüz derece yükseltir. Cennet’te iki derece arasındaki mesafe ise gökler ile yer arası gibidir.
(Bu ikinci müjde üzerine) Ebû Saîd sordu:
– Bu sözünü ettiğiniz amel nedir? (Ya Resûlellah!)
– Allah yolunda cihad etmektir. Allah yolunda cihad etmektir.
Allah yolunda cihad etmektir.”85
Cennetlerin her birinde yüz derece olursa, birbirinden bağımsız Cennet’lerdeki derecelerin toplamının ne kadar çok olduğu / ola- cağı anlaşılır. Firdevs, Cennetlerin en yükseğidir. En yüksek Cennet dereceleri de ondadır.86
İlgili bölümünde meâllerini vereceğimiz âyetlerde görüleceği üzere Kur’ân sayı vermeksizin Cennetliklerin, dolayısıyla da Cennet’in derecelerine işaret buyurmaktadır. Bu derecelere konu yerler, farklı olacağına göre onlar, Cennetliklerin özel Cennet’leri olacaktır.
Cennetin Yapı Maddeleri
Şanlı Peygamberimiz Cennet’le ilgili bir hadîslerinde şöyle buyurdular:
Kur’ân, Firdevs ile irtibatlandırmaksızın Rahman sûresinde toplamı dört olan birbirinden farklı iki ayrı Cennet’in varlığını bildirmektedir.
Ebû Hüreyre anlatıyor:
“(Allah’ın Resûlü’ne bizlerde oluşan rûhî değişikliklerden söz ederek şöylece) içimizi döktük:
– Ya Resûlellah! Sizleri gördüğümüz (ve öğütlerinizi dinlediğimiz) zaman kalplerimiz yumuşuyor; duygularımız inceliyor. Âhiret özlemi ile dolup taşan insanlardan oluyoruz. Fakat huzûrunuzdan
ayrılınca dünya sevgisi bizi kuşatıyor, kadınlarımızla (oynaşıyor) çocuklarımızla koklaşıyoruz. (Ne olacak bizim bu halimiz?)
Hz. Peygamber bu rûhî değişikliklerin tabîi olduğunu açıklamak için- şöyle buyurdu:
Eğer sizler hiç günah işlemeyen insanlar olsaydınız Allah sizin canlarınızı alır, affetmek için günah işleyen insanlar yaratır yerlerinize onları yerleştirirdi.
Ebû Hüreyre anlatımını şöyle sürdürüyor:
(Allah’ın Resûlü daha sonra da şu öğütleri verdi:)
Adaletli idareciler, Orucunu açıncaya kadar oruçlular ve (zulme uğramış kişiler.)
Mazlumun duâsı bulutlara yükseltilir; bu duâya göklerin kapıları açılır. Yüce Allah da şöyle buyurur:
– “Yüceliğime and veririm ki bir süre sonra da olsa sana mutlaka yardım edeceğim.”88
Ebû Hüreyre’nin anlatımına göre Allah’ın Resûlü şöyle buyurdu:
“(Mü’minlerden bir toplulukla birlikte) Hz. Peygamber’le beraberdim. Allah’ın Resûlü Cennet’i anlatırken bize şöyle buyurdu:
-Cennet’te, Yâkût’tan sütunlar üzerinde kurulmuş olup parlak yıldızlar gibi ışıklar saçan, kapıları (sahiplerine) açılmış Zeberced’den (özel) daireler vardır.
Dinlemekte olan sahâbîler sordular:
-Ya Resûlellah! Bu daireler kimlere verilecektir?
Kur’ân, Cennet nimetleri / eşyasının bir kısmının altın, gümüş ve inciden yapıldığına ilişkin bilgi vermekte ise de yapı maddeleri ile alakalı doğrudan bilgi vermemektedir. Sunulan hadîsler bu konuya açıklık getirmektedir.
Peygamberimiz konu ile ilgili diğer hadîslerinde “İçindekilerle birlikte altından ve iç eşyaları ile birlikte gümüşten Cennetler olduğunu” bildirmektedir. Götürüldüğü “Adn Cennet’lerinde bir tuğlası altından ve bir tuğlası gümüşten şehir gördüğünü” açıklamaktadır.89
Zeyd Oğlu Üsame (r.a.) anlatıyor:
“Allah’ın Resûlü (r.a.) bir gün sahâbilerine şöyle buyurdu:
– Haydi, söyleyin bakalım! Cennet’e girmek için kolları çekip paçaları sıvazlayarak (büyük bir gayretle ileri atılacak yiğit) var mı?
Cennet… evet onun bir eşi-benzeri yoktur.
Kâbe’nin Rabbi olan Allah’a yemîn ederim ki Cennet, parıldayan nurlar, yayılan hoş kokular, yüksek köşkler, sürekli akan nehirler, olgunlaşmış bol bol meyveler, pek güzel eşler, çok çok giysilerdir.
(Evet, Cennet hayatı) eksiksiz, yüksek ve güzel yurtlarda nimetler ve güzellikler içinde ebedî bir yerleşmedir.
Sahâbiler büyük bir coşku ile ileri atılarak cevap verdiler:
-Biz ne güne duruyoruz. Biziz, Cennet’e girmek için kolları çe- kip paçaları sıvazlayacak biziz (Ya Resûlellah!)
Bu ifadeleri üzerine Allah’ın Resûlü şöyle buyurdu:
-“İnşaallah” Sahâbîler de inşaallah, dediler.
Hz. Peygamber daha sonra cihad’dan söz edip ona teşvik etti.”90
Bu hadîsin Cennetin tasviri olan kısımları, örnekleri verilen ilgili âyetlerin açıklaması gibidir.
Hadîsimizde Cennet’in parıldayan nûrlarına değinilmektedir.
Kur’ân’da Cennet’te güneşin ve dondurucu soğuğun görülmeyeceği, gecenin istirahat için yaratıldığı, Cennet’te yorgunluk olmayacağı, Cennetliklerin yüzlerinin bembeyaz olup parıldayacağı ve kendilerini tâkib edecek nûrlarının olacağı bildirilmektedir.91
Bu Kur’ânî gerçeklere, Peygamberimizin Cennetliklerin yüzlerinin dolunay gibi parlak olacağı, Cennet’te uyku olmayacağı şeklindeki açıklamalarını ve Cennet’i Nûr olarak nitelemesini da ilave edersek Cennet’in apaydınlık olacağı, orada kapkaranlık gecelerin bulunmayacağı söylenebilir.
Bütün bu açıklamalar Gökler’in ve Yer’in Nûr’u olan ve Kıyâmet sonrasında Yer’i, Nûr’u ile aydınlatacak olan Rabbimizin, Cennetin ışık enerjisini kendi özgün yapısı içinde oluşturacağını göstermek- tedir.92
Burada Cennet’in renklerine de değinebiliriz. Sevgili Peygamberimiz, girdiği Cennet’te kendisine gösterilen renklerin çokluğuna işaret etmektedir, böyle olması da tabîidir. Ancak anlamları verilen ve verilecek olan âyetler ve hadîslere dayanarak hâkim renklerin altın ve gümüş renkleri ile yeşil olacağını söyleyebiliriz. Doğruları en iyi bilen Allah’tır.93
İnsanların rağbet ettiği estetik değerlerden biri de güzel koku- dur. Devleşen kozmetik sanayi ve ürünleri bunun kanıtıdır.
Bazı Kur’ân alimlerince Muhammed sûresinin 6. âyetiyle ilişki kurulmak isteniyorsa da Kur’ân’da Cennet’in kokusuna yer verilmemektedir.
Peygamberimiz açıkladığımız bu hadîsimizde Cennet’in yayılan hoş kokularına değinirken, diğer hadislerinde Cennetliklerin ve özellikle de Cennet kadınlarının saçacakları güzel kokulara dikkat- lerimizi çekmişlerdir.94 Cennet’in güzel kokularının çok çok uzaklardan algılanabilecek şekilde yoğun ve etkili olacağını da beyan eden Peygamberimiz, Cennetliklerin vücutlarından posa değil misk gibi terler çıkacağını bildirmişlerdir.
-Salât üzerine olsun O, antlaşma yapıp güven verdikleri kişileri öldürenlerin; şeffaf giysileri sebebiyle giyinik oldukları halde çıplak gibi görünen ve cinsel câzibe odağı olmak için alımlı yürüyen vesebep olmaksızın boşanmak isteyen kadınların; Cennet’e götürücü amelleri insanları sömürmek için yapan riyakâr kişilerin çok çok uzun mesafelerden duyulabilecek Cennet’in kokusunu alamayacaklarını da açıklamışlardır.95
Bütün bu hadîsler, bize, Cennet’in ve Cennetliklerin idrak edemeyeceğimiz pek güzel kokuları olacağını göstermektedir.
İnsan idrakini aşan Metafizik âlemin bütünüyle kavrayamayacağımız devâsa bir bölümü de Cennetlerdir. Cennetlerin sayıları gibi, Müttakî insanların ve cinlerin oluşturacağı Cennetliklere hiz- met üretecek vazifeli meleklerin sayılarını da yalnızca Allah bilir. Kur’ân bu “Genel Cennet Görevlileri”nin yapacakları karşılama, dostluklar sunma ve verilecek görevleri üstlenme gibi hizmetlerine açıklık getirmektedir.
“Rableri olan Allah’ın emirleri ve yasaklarına aykırılıktan korunanlar da bölük bölük Cennet’e sevk edilecekler; oraya vardıkları ve kapıları (merasimle) kendilerine açıldığında Cennet’in görevlileri olan Melekler onlara şöyle diyecek:
– Selâm ve saygılarımızı sunarız size! Mutlu geldiniz. Ebedîyen mutlu olarak yaşamak üzere giriniz Cennet’e.”
“Melekler, Rabbimiz Allah’tır diyenlerin ve sonra da dosdoğru olanların üzerlerine inerler ve onlara şöyle derler:
(DEVAM EDECEK)
DİP NOTLAR:
81-Vakıa, 30, Buhârî, Rikak 114, 2841-2, Buhârî, B. Halk, 8, Hn. 3253
82-Müslim, Cennet 11, Buhârî, Rikak 51
83-Cennet kapıları ile ilgili olarak kitabımızın “Sünnet’te Cennet’in yapısı ve maddî nimetleri” bölümündeki 7 nolu kısma bakınız.
84-Nesâî, Zekât Buhârî bu kapıların sekiz (8) adet olduğunu kayd eder: Bedül-Halk, 9.
85-Müslim, İmare 31 / 116; Nesâî, Cihad Cihad için bak. s. 138-139.
86-Tirmizi, Cennet
87-Dârimî Rikâk Az farklı rivayetler için bak. Buhârî, Tefsirul-Kur’ân Rahman 1, Tirmizî, Cennet 3.
88- Tirmizi, Cennet 2528; Müsned 2 / 304; Dârimî, Rikak 100
89-Buhârî, Tefsîr Rahman 1-2, Tevbe, 15 Kurân ve Sünnet Cennet’in Arzı (yeri) ve Göğü olduğunu da bildirmektedir. (Bak. Zümer 113, Darimi Rikak 101
90- İ. Mace, Hn. 4332.
91 İnsan, 13; En’am, 96; Fatır, 35; Hadîd, 12-13, ; Abese 38; Kıyâme 22.
92-Nûr 35; Zümer 69; Buhârî, Bedül-Halk 8, Enbiya, 1; Zevâid, 10 / 415. Kur’ân’ın (Meryem 62) açıklamasına göre Cennet’te sabah akşam rızıklandırılacağız. Buradan harekeketle Cennett’e gecelerin değil, karanlık gecelerin olmayacağı da söylenebilir.
93- Rahman 64, Darimî Rikak 101
94-Kaynağı ve anlam için sayfaya bakınız.
95- Buhârî, Enbiya, 1, İbn Mace Diyat, 32, Talak, 21, Müslim, Libas 125
MİRATHABER.COM